Haşim Akın
Sadece Postunun Rengi Farklı
Allah resulünün Medine’sinde İslam güçlendi. Bu şartlarda bükemeyecekleri bu güçlü bileği, sanki öpüyormuş gibi yaparak İslam’ın arasına fitne fesat tohumları ekmeye çalışan zümre hepimizin malumudur. Önce münafık Abdullah Bin Übey, daha sonra Yahudi dönmesi Abdullah bin Sebe ile görev devam etti.
Müslümanların kendini biraz daha zayıf hissettikleri her dönemde, kendi içlerinden kaynaklanan fitne ve fesatla onların başına yeni belaları ördüler. Son dönemde İslam dünyasının her yerinde akan kanlar, ipin ucunun nerede olduğunu kolayca gösteriyor. Her ne kadar asıl azmettiriciler dışarıda olsa da figüranların kelime-i şahadet getiriyor olmaları onları bizden yaptı. Suriye'deki onlarca muhalif grubun kendi aralarındaki mücadelesi, asıl kendilerine düşman oldukları kişi ve grupları unuttururdu ve güçlerini kendi iç çekişmelerine harcadılar.
Ülkemizde uzun yıllardır yaşadığımız terör olayları ve özellikle de son günlerde yaşadığımız arka arkaya gelen ağır intihar saldırıları maalesef yüreğimizi yakıyor. Şunu yakinen fark ettim ki yüreği yananlar, sadece bu topraklarda yaşayanlar değil. Burkina’da ki birçok dostum neredeyse benden daha önce konu hakkında haberdar olmuşlar ve samimi üzüntülerini bildirdiler. Çünkü onlar için Türkiye, sıradan bir ülke değil. Kardeşliğin bu güzel rayihası içinde olanlara ve etkilerine üzülmüşler. Zira dert, sadece bir yerin derdi değil…
Kayseri'de yapılan saldırı ve şehidimizle eş zamanlı olarak, Burkina Faso’nun Mali sınırında bir gece 12 asker öldürüldü. Nerede Müslüman yaşıyorsa, orada alevlendirilmek istenen bir ateş hep var. İşin en kötü yanı da bunların da faturalarının İslam'a ve Müslümanlara kesiliyor olmasıdır. Çünkü bu işleri kurgulayanların asıl hedefi, hem Müslümanları öldürmek, hem de kalanları İslam’dan ve Müslümanlardan uzaklaştırmak.
Bundan bir yıl önce Burkina Faso'nun başkenti Ouagaodougou’da (Vagadugu diye okunur) bir terör saldırısı olmuştu. Akşam namazını bir camide kılan üç delikanlı yaştaki kurban, bir oteli basmışlar ve 28 kişinin ölümüne neden olmuşlardı. Önce namaz, sonra katliam… İnsanlar, teröristlerin adını bilmezler. Lakin akıllarında kalan tek şey var, önce akşam namazı kıldıkları… Yani Müslümanlar ne kadar da terörist (!)
Geçen hafta düzenlenen bir mevlit programında konuşan Burkina Faso’lu Münevver bir dostum İdris Ouba, şöyle bir hatırası anlatmıştı: “Birkaç gün önce motorumla bir kırmızı ışıkta durdum ve bir arkadaşıma selam verdim. O da yüksek sesle benim selamımı alınca yanımızda olan birisi “Eyvah!” diyerek hızlıca kaçtı. Müslümanlar çevresine korku saldılar. Dünyanın en emin insanı olması gerekirken, onlardan uzaklaşılan bir dönemi yaşıyoruz. Kendileri adına İslam’la ve Müslümanlarla en kolay ve risksiz mücadele yöntemi olarak bunu buldular. Rahmet peygamberinin rahmet yayamayan ümmeti…”
Canımız yanmasına rağmen, sanırım bizler de yeterince ve gerekli şekilde bunların nemalanmasını engelleyecek tedbirleri alamadık. Ülkemizin son zamanlarda yaşadığı menfur terör olayları da bunlardandır. Aynı şekilde başka ülkeler için, “radikal görüntüde” terör örgütleri ürettiler. Bizim için de “ılımlı sıfatını” taşıyan bir başkasını hazırlamışlar. Veya kendi asabiyetlerini bayraklaştırarak sahaya sürülmüş, sözde ırki temeller için başlayan ama sonra gerçeği açığa çıkan örgütler yürek yakıyor.
Sabırla beraber dikkatle yetişecek yeni nesiller buna engel olabilir. Allah, ümmet-i Muhammed’e bu acıları tekrar yaşatmasın.