Prof. Dr. Ali Akpınar
Seçkinlerin Kıymetini Bilmek
Bendeniz değerlerimizin belirli gün ve haftalarda anılarak geçiştirilmesine temelden karşıyımdır, lakin bu belirli gün ve haftaları bahane ederek bildiğim bazı şeyleri sizlerle paylaşmaktan da geri duramıyorum. İşte Yaşlılar Gün ve Haftası münasebetiyle kaleme aldığım aşağıdaki satırlarımı bu gözle okuyunuz lütfen
Kültürümüzde ileri yaşlı inanlarımızın adı ihtiyarlardır. İhtiyar, seçkin olmak anlamınadır. İhtiyar, tecrübe ve birikimleriyle toplumda seçkin bir yere sahip kimsedir. Yaşlı, daha çok gözü yaşlı, gözü sulu anlamlarını çağrıştırır. Yaşlı olanların da artık kalpleri incelmiş, gözyaşı damarları yumuşayıp açılmıştır. Elbette ağlayabilmek de önemli ve güzeldir. Anlayabilenlerdir, ağlayabilenler. Ama ihtiyarlarımız gözyaşlarını silemediğimiz, hep incitip ağlattıklarımız bugün ve bu yaşlı kelimesi daha çok bu olumsuzlukları çağrıştırıyor. Bu yüzden olsa gerek ki ihtiyarlarımız, kendilerine yaşlı denmesini ek kabul etmezler.
İhtiyar aynı zamanda hür iradesiyle hareket edebilmek anlamına gelir. İhtiyarı elinde tutmak bu anlamdadır. İhtiyar olan kişi, sahip olduğu maddî ve manevî imkânlarla, hayat tecrübesiyle istediği gibi hareket edebilecek, kendi ayakları üstünde durabilecek kimsedir. Elbette insan, başkalarına ihtiyacı olan, başkalarıyla beraber yaşamak zorunda olan kimsedir. Ama ihtiyar, bir çocuğa göre, o daha özgürdür.
Bir de ihtiyar, katlanmak, mecbur olmak anlamlarına gelir. İhtiyar, hayatın olumsuzluklarını, başına gelenleri, çektiklerini katlanan, katlanmasını bilen kimsedir. Öyle olmalıdır. Sızlanan kimse olmaktan çok, sabreden, yılmadan yıkılmadan direnen kimsedir ihtiyar.
Muhtâr kelimesi, aynı kökten ve seçilmiş kimse anlamınadır. Köylerde muhtarla birlikte çalışan ve seçilmiş kişilerden oluşan heyete de ihtiyar heyeti denir. Eskiden köy ve kırsal kesimlerde adliyeye olaylar intikal etmezdi. Ufak tefek problemler yerinde ihtiyar heyeti ve muhtarlar tarafından halledilir ve tatlıya bağlanırdı. İlçe ve illerde bile tecrübe ve birikim sahibi ileri gelenlerden (ekâbir) bir heyet, yönetimi hep olumlu ve güzel şeylerle yönlendirir, pek çok problemin hallinde yöneticilere yardımcı olurdu. Yani eskiden onlar daha aktiftiler. Bu hem o ihtiyarlarımızın gayretkeşliğinden, hem de gençlerin onlara sahip çıkmalarından kaynaklanmaktaydı. Onlar sorumluklarının her zaman bilincinde idiler. Bana ne, artık bizden geçti deyip boş vermiyorlardı. Gençler de onları bir değer kabul edip sahipleniyorlardı.
Çocuklar, gençler ve toplum olarak onların nasihatlerine her zaman ihtiyacımız vardır. Çünkü onlar pek çok şeyi hem kendileri için yaşamışlar, hem de bizler için yaşamışlardır. Bize düşen onların bu tecrübe ve birikimlerinden yararlanmaktır. İşte o zaman aynı yanlış şeyleri bir kere daha yaşamaktan kurtulmuş olacağız.
Tabiî ki ileriki aşımızda ihtiyar yani seçkinlerden olabilmek için, iyi bir gençlik ve olguluk çağı yaşamamız gerekir.
Yazımızı Peygamberimizin yönlendirici sözleri ve konu ile ilgili bazı önerilerimiz ile bitirelim:
“Ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında, bunlardan birine yahut ikisine yetişip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak Cennet’i hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün! (Bu ifadeyi üç kere tekrar etmişti.)” (Müslim, Ahmed)
“Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler yaratır. (Tirmizi)
“Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine değer ve saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed)
“Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman’a saygı gösterip ikram etmek Allah’a saygıdandır.” (Ebu Davud)
“Düşkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.” (Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed)
“Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydı başınıza büyük belalar gelirdi.” (Aclunî)
İşte şunlarda uzun deneyimler sonucu konu ile ilgili olarak söylenen güzel sözlerden bir demet:
Yaşlılık, her insanın hem çok istediği, hem de hiç istemediği bir dönemdir. Her insan, yaşlılığa doğru koşar.
Yaşlılık da sevgi gibidir, saklanmaz. (Thomas Dekker)
Yaşlılık, kimilerinde bilgelik, kimilerinde ise ölümü gözleme dönemidir.
Yaşlılık, geçmişin muhasebesinin yapıldığı, tecrübe ve birikimlerin yeni kuşaklara aktarıldığı, anılarla yaşanılan bereketli bir dönemdir.
Gençler bile bilse, yaşlılar yapabilse..
Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar hayal ve hatıralarıyla yaşarlar..
Yüzü ışığa/gerçeğe yönelmiş olan insan her zaman gençtir ve yaşar. İnsanın yaşı ruhunun gençliğine yahut ihtiyarlığına bağlıdır.
Hayatı dünya ve ahiret olarak görürsek, ihtiyarlık hayatın sonu değildir. Yaşadığımız her an kendi hakkını ister.
Rüyaların yerini pişmanlık doldurduğu zaman yaşlılık başlar.
Yaşlılar bize kanlarından kan veren, canlarından can katanlardır.
Yaşlılık manen yükselme çağıdır.
Hiç kimse bir yıl daha fazla yaşayacağını düşünmeyecek kadar yaşlı değildir. (Çiçero)
Üç başlık halinde sunduğumuz önerilerimiz de şöyle:
1. İhtiyarlara Yönelik Öneriler
İhtiyarlarımız, yaşlılığı kabullenmeli, onu bir nimet olarak görüp en güzel şekilde değerlendirmelidirler. Eli kalem tutanlar anılarını yazmalıdırlar. Birikimlerini mezara gömmemelidirler.
Yaşlılığı, her şeyin bittiği dönem olarak görmemeli, topluma yapabileceği çok şeyin olduğunun bilincinde aktif olarak hayatın içerisinde yer almalıdırlar. Hayattan emekli olunmaz. Kur’ân “Bir işten kurtulunca, başka bir işe davran” (94/7) buyurur.
İhtiyarlar, gençleri iyiye, güzele yönlendirerek onların önünü açmalıdırlar.
İhtiyarlar, aile ve toplum içerisinde denetim görevini layıkıyla yerine getirmelidirler.
Lüzumsuz konuşmalardan, etliye sütlüye gereksiz yere karışmaktan ısrarla kaçınmalıdırlar. Onlar hep hayır söyleyen, ağzı dualı kimseler olarak gençlere örnek olmalıdırlar.
2. Gençlere Yönelik Öneriler
Gençlerimiz, gençliklerini en güzel bir şekilde değerlendirip yapacakları güzelliklerle kendilerini yaşlılığa hazırlamalıdırlar.
Kendilerinin de bir gün ihtiyarlayacağını, güçten kuvvetten düşeceğini düşünüp ihtiyarlarımıza sevgi, saygı ve ilgiyi eksik etmemelidirler.
İhtiyarlarımızın bilgi, görgü, tecrübe ve birikimlerinden her zaman yararlanmasını bilmelidirler. Onları yalnızca işleri düşünce ya da belirli günlerde hatırlamamalıdırlar.
İhtiyarlarımızdan duyup gördükleri olumsuz söz ve davranışları, hayra yormalıdırlar. Kim bilir belki de onlar, gençlerin sahip olmadıkları bilgi, görgü ve birikimleri nedeniyle olaylara müdahil olmak istiyorlardır.
İhtiyarların düştükleri duruma bakıp ibret almalıdırlar. İnsanın da tıpkı bir ağaç gibi fani olduğunu, bir gün sona yaklaşacağını hiç unutmamalıdırlar.
Yaşlılar, evimizdeki cansız-antika süs eşyalarından çok daha değerli, canlı, dua ve bereket kaynağı olan değerlerimizdir.
Yaşlılar, evimizdeki cansız-antika süs eşyalarından çok daha değerli, canlı, dua ve bereket kaynağı olan değerlerimizdir.
Yaşlılar evimizdeki cansız antika süs eşyalarından çok daha değerli, canlı bereket kaynaklarımızdır. Onların duaları biz gençlere haz ve hız verecektir.
3. Topluma ve Yetkililere Yönelik Öneriler
Yaşlı insanlarımızın ailelerinin yanında sevgi-ilgi ve saygı ile hayatlarını sürdürebilmeleri için insanları yönlendirmeli, teşvik etmeli ve bu konuda güzel örnek olunmalıdır.
Yaşlılarla birlikte yaşayanların bakımını üstlendikleri yaşlılardan dolayı karşılaştıkları problemlerin çözümünde yardımcı olunmalı.
Onlar takdir edilmeli ve ödüllendirilmelidir.
İletişim organlarında bu konuda yönlendirici programlar yapılmalıdır.
Tüm bu önerilere işlerlik kazandırabilmek için dini söylem ve motiflerden yararlanılmalıdır. Yaşlı insanlara daha mutlu ve huzur dolu bir hayatı sağlayabilmede toplum olarak büyük ihmal, duyarsızlık ve eksiklikler içerisindeyiz. Bu boşluğun doldurulabilmesi için, camilerdeki hutbe-vaaz gibi etkinlikler başta olmak üzere, çeşitli vesilelerle iletişim organlarında düzenlenen dinî programlarda bu konulara daha fazla yer ayrılmalıdır. Bunun için de diğer konularda olduğu gibi bu konuda da dini iyi bilen ve onun mesajlarını doğru bir biçimde insanlığa sunacak olan liyakatli kimselere ve onların yapacakları kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Öyleyse insanımız muammer olsun, çok yaşasın, ihtiyar/seçkin olsun, hatta yaşlı olsun, ama gözü yaşlı olmasın.