Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Şehid Cumhurbaşkanı: “Dr. Muhammed Mursî”

Mısır tarihinde ilk defa halkın seçimiyle iktidara gelen Dr. Muhammed Mursî olmuştu. Bu Mısır ve Ortadoğu halkları tarafından bir ilkti. Bu bir gerçeği daha gösteriyordu. Eğer Müslüman halklar özgür iradeleriyle kendi hallerine bırakılırlarsa, gidecekleri yönü tayin etme olgunluğuna sahiptiler. Mısır’da ve Gazze’de yapılan seçimler bir laboratuvar özelliği taşıyordu. Öteden beri Batı, İslam dünyasında ‘demokrasi’nin olmadığını bu sebeple demokrasi kültürünün geliştirilmesi gerektiğini iddia ediyordu. İslam ülkelerinde Müslüman halkların demokrasi ile imtihanı Batı’nın işine gelmedi. Mısır ve Gazze seçimleri, onların bir değil bin bir parça yüzlerinin olduğunu gösterdi.  Mısır’da derin devlet,  yönetilemez bir demokrasi olsun istedi ve Mursî’ye elinden gelen her türlü zorluğu çıkardı. Nihayetinde başta ABD olmak üzere Batı’nın desteğiyle sırf Siyonist İsrail’in çıkarları uğruna Dr. Mursî, kukla Sisi tarafından darbe yoluyla iktidardan uzaklaştırıldı.

Darbenin liderliğini yapan Abdülfettah Sisi, bir piyondu, taşerondu. Asıl olan kuklayı değil, kuklacıyı görmektir. Altı yıldır, tecrit edilmiş vaziyette hücrede tutulan mücahit Mursî, çakma bir mahkemede uydurulmuş gerekçelerle yargılanıyordu. En son Filistin’le ilgili haberleşme meselesinden ifade vermişti. Bir düşünelim. Kendisine “niçin Filistin’le ilgilendiği?” soruluyordu. Hani bu soru İsrail mahkemesinden gelse, doğal karşılanabilirdi ama Müslüman bir ülkenin mahkemesinde Müslüman olduğunu söyleyen yargıçlar tarafından soruluyordu. Bir duygudaşlık yapalım ve kendimizi şehit Mursî’nin yerine koyalım. Ne acı bir durum. Nihayetinde O, davasından taviz vermedi, her ortamda onurunu ve halkının hakkını savundu. Davası uğruna da şehadet şerbetini içti. Malik b. Nebi’nin dediği gibi, nesiller, birbirlerinden gizli mesajlar alırlar. Bu mesajlar her zaman, tek bir yolla anlaşılmaz. Zira tarihin her nesle verdiği mesajın rumuzları farklı farklıdır. Hem Mısır halkı ve hem de dünya Müslümanları, Firavun uşaklarının Rabia meydanında binlerce Müslümanın kanına girmesinden ve yapılan idamlardan mesajlarını almışlardır. Merhum Cumhurbaşkanı Mursî, asıl bundan sonra büyük işlev yapacaktır. Onun dolaşan ruhu, zalimlere rahat bir hayat yaşatmayacaktır.

Esas olan bizlere gelince.. Başta merhum Cumhurbaşkanı Mursî olmak üzere şu anda Mısır, Suriye, Irak, Libya, Yemen ve daha bilemediğimiz birçok ülke zindanlarında ağır hapishane koşullarında haksız yere tutulan Müslümanlar hakkında bir şey yapamamanın ezikliğini ve mahcubiyetini yaşıyoruz. Mursî en ağır koşullarda tutulurken, bir insanlık hakkı olan tedavi olma ve ilaç temini konusunda engeller çıkarılırken, bir kardeşi olarak ne yaptık? Başkaları dünyayı ayağa kaldırırken bizler sadece dua etmenin ötesinde fiili duaları terk ettik. Bu konuda da bizlerin sorumluluğu var. Haksızlıklar karşısında sadece Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sesi yükseliyor. Biraz da Katar’ı.. Onun dışında İslam halklarının sesi soluğu kesilmiş, bir İslam dünyası var mı yok mu? belli değil. Her şey dünyanın önünde cereyan ediyor. Yöneticiler, taziye mesajı yayınlamaktan korkuyorlar.

Şu unutulmasın ki, mazlumlarla Yüce Allah arasında perde yoktur. Er ve geç mazlumların duaları yerini bulacaktır. Zâlimler çok yakın bir zamanda nasıl bir inkılapla devrildiklerini göreceklerdir. Biz buna inanıyoruz. Fiili dualarımızla birlikte el-Muntakîm olan Rabb’imize yöneliyoruz. Firavunların değil, Musaların davası galip gelecektir. O halde Musalar nerede!...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.