Prof. Dr. Ali Akpınar
Şehirlerin kalbi ve ruhu
Şehirlerin kalbi ve ruhu
Aslında her şeyin kalbi ve ruhu vardır. Cansız dediklerimizin bile. Bugün bilim, eşyanın dilinin olduğundan bahsetmektedir. Kullandığımız, eskittiğimiz, tükettiğimiz eşyaların bile bizlerin şahitleri olacağını hepimiz biliriz.
Bir hadislerinde Peygamberimiz, her şeyin bir kalbi vardır, Kur’ân’ın kalbi de Yasîn suresidir buyururlar. Kalp, bir sistemi canlı tutan merkezdir. Yasîn suresi de Allah ve Ahiret inancı başta olmak üzere tevhidi işlediğinden böyle nitelendirilmiştir. Zira tevhid, Kur’ân’ın temeli, kalbi ve ruhudur.
Şehirlerin de kalbi ve ruhu vardır. İslam şehirlerinin kalbi mescidler, ruhu ise âlimlerdir. Onları mescidler yönetir, mescidleri de ilim adamları diri tutar. Nitekim bir hadiste şöyle buyurulmuştur: "Şüphesiz Allah, ilmi insanların ellerinden çekerek almaz, ilmi, âlimleri almakla alır. Âlimlerden kimse kalmayınca, insanlar câhil başkanlar edinirler, onlara sorarlar, onlar da fetva verirler, hem kendileri saparlar, hem de onları saptırırlar." (Buharî)
Başka bir hadis ise, âlimin ölümünü âlemin ölümü olarak açıklar. Âlimin ölümü iki şekilde olabilir. Biri, âlimlerin ruhlarını teslim edip bu cihandan çekip gitmeleriyle olur. Gerçekten bu ilim ve insanlık için büyük kayıptır. İkinci olarak âlim sınıfındaki kimselerin yaşarken ölmeleridir. Bu ise, onların ilmî sorumluluklarını layığı ile yerine getir(e)memeleri ile olur. Dünyevî endişelerle ilminin gereğini yerine getirmeyen, bildiklerini gizleyen yahut eksik ve yanlış aktaran ilim adamları, yaşayan ölülerdir.
Geçenlerde Suriye’deki gelişmelerin içerisinde olan bir kardeşimiz şu tespiti yaptı: Suriye’deki olayların bu kadar uzaması ve sarpa sarmasından âlimler (!) sorumludurlar. Çünkü onlar vazifelerini hakkıyla yapmadılar. Bir kısmı insanları zalimlere karşı kıyama davet ederken, bir kısmı zâlimlere itaat etmeye hatta onlara destek olmaya çağırdılar. Sonuçta bu kadar kan döküldü ve dökülmeye de devam etmektedir…
Evet, şehirlerin ruhunu ve kalbini diri tutmak gerekir ki şehirdekiler izzet ve huzurlu bir hayat sürsünler. Bunun için ise, Saadet Çağını kendisine model alan fonksiyonel bir mescid ve sorumluluklarını yerine getiren ilim adamlarının diri, dinç ve dinamik olmasıyla mümkün olacaktır. Âlimleri diri ve dinamik tutacak olan ise ilmî derinlik, sağlam Allah ve Ahiret inancı ile onlara her konuda destek olacak çevredir.