Taşıdığımız sendikal kimliğin iki boyutu var. Bu iki boyut bizim sendikal kimliğimize ve sendikal mücadelemize biçim vermektedir. Bu boyutlardan birincisi içsel boyuttur ki; sahip olduğumuz Müslüman kimliğimiz tarafından inşa edilmektedir. Müslüman kimliğimiz, bu boyutta Adalet ve Ortak İyiyi Hakim Kılma misyonu olarak sendikal kimliğimizi ve sendikal mücadelemizi yönlendirmektedir.
Sendikal kimliğimizin ve sendikal mücadelemizin bir de dışsal boyutu var. Bu boyutta; kapitalizm verili bir dünyada yaşayan bireyin/sendikacının emekçi kimliği tarafından inşa edilmektedir. Bu boyutun dışa vurumu emeğin hakları ve özgürlük mücadelesi olarak batılı bir formda yansımaktadır. İçsel boyut, Müslüman kimliğimizle adalet ve ortak iyinin iktidarı ekseninde bizi etkilerken, biçimlendirirken, dışsal boyut, emeğin hakları ve özgürlükler ekseninde etkilemektedir, biçimlendirmektedir.
Batılı, çağdaş bir kavram olan sendika ve dolayısı ile sendikal kimlik tarafından yönlendirilen emekçi kimliğimiz, kaçınılmaz olarak bizi sisteme muhalif ve sistemden talepkar bir biçimde konumlandırıyor. Sendikacıya düşen görev ise bu konumun güçlendirilmesi, sistemin ideolojik ve araçsal paradigmalarının sorgulanması, zorlanmasıdır.