Fahri Kubilay
Seydişehir MÜSİAD ve İran Büyükelçisi
Kurulduğu gün itibari ile bendenizde önemli görevler üstleneceği kanaati oluşturan Seydişehir Müsiad’ın dün akşam büyük bir başarıya daha imza atarak uluslar arası diyebileceğimiz bir konferans tertip etti.
‘Türkiye-İran Ticari ve Ekonomik ilişkilerinde fırsatlar’ konulu konferansa İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Reza Bıkdeli katıldı.
Konferansta ilk olarak İran Ticaret Müsteşarı Hamit Zadbum ;Türkiye-İran arsında ortak fırsatlar ve ekonomik konuları ile ilgili kısa bir bilgi verdi. “
Daha sonra kürsüye gelen İran’ ın Ankara Büyük Elçisi Ali Reza Bıkdeli “Dost ve kardeş Türkiye ile yıllarca birlikte yaşamışızdır,13. yüzyıldan itibaren ortak tarihe sahibizdir. Ama neden, bir araya gelemedik? Bakış açınız neden hep Batı ya doğrudur? Kalıcı ve yakın işbirliği için neden birbirimizle kenetlenemiyoruz?
Bazıları İran ve Türkiye arasında ilişkilerin güçlenmesini istemiyor, İran ile Türkiye ilişkilerini para ile değerlendiremeyiz, biz kardeş ülkeyiz. Şu anda özel sektörlerin harekete geçmesi gerekiyor. Bugün bizim Türkiye deki çeşitli il ve ilçeler ile ilişkilerimiz vardır. Konya ve Seydişehir olarak ilişkilerimizi geliştirmeliyiz, İran samimi ve Türkiye nin dostu bir ülkedir. Sizlerin İran’ ı ziyaret etmesi gerekir. Ne zaman isterseniz İran’ a gelebilirsiniz, İran halkı Türk halkını çok sevmektedir. Bizim ilkokulda çocuklarımıza mesnevi okutulmaktadır.”
Farsça bana hep sempatik ve yumuşak bir dil olarak gelir. Büyük elçiyi de bu duygu ile çok dikkatli dinledim.
Büyük elçi Mevlana’nın Mesnevisinin ilk olarak farsça yazıldığını söylerken; Geçtiğimiz günlerde Seydişehir’de andığımız Kadester Mahmut Esat Efendinin eserlerinin Farsçaya tercüme edildiği ve Türkiye’den daha iyi tanındığını İran’a gidip gelen bir dostum söylemişti.
Ben lise çağında iken Merhum İmam Humeyni Tarafından 1400 yıllık İslam tarihinde bir halk tarafından devrim gerçekleştirilecek emperyalizmin sömürü düzeninin ayakları bir İslam coğrafyasından kesilecekti.
Bu büyük bir olaydı ve son yıllarda arap baharı diye insanları kandırdıkları çakma hareketlere hiç benzemiyordu. Milyonlarca insanını yüzlerce ilim ve bilim adamını bu yolda şehit vererek bir devrim gerçekleşti.
Devrimden hemen sonra emperyalizmin kara propoğandası ile İslam devrimi kendi kabuğuna hapsedilmek istendi ve bu konuda da son derece başarılı oldular. Hıristiyan , Yahudi, Avrupa, Amerika, İsrail , Batı; biz Müslümanlara sevimli gösterildi , Müslüman olan İslam Cumhuriyeti İran sırf mezhebinden dolayı bizlere hep tu –ka- ka olarak gösterildi. Tarihin karanlık dehlizlerindeki şeytanın ajandasında saklı olan fitne malzemelerini tedavüle sokarak sürekli olarak İran’ın ve Şii mezhebinin aleyhinde kara propaganda yaptılar..
Ama gördük ki Batıdan Amerika’dan İsrail’den Rusya’dan Müslüman’a dost olmaz…
Bizi Müslüman ülkeleri şimdiye kanının son damlasına kadar hep sömüren batı en sonda İslam coğrafyasının zayıf ülkelerini demokrasi adına işgal ederek kan gölüne çevirdi bizleri de bunlara düşman etti..
Şimdiye kadar bize sürekli ürün satarak ayakta kalan batı bizim hep paramızı aldı karşılığında bir zamanların süper devleti olan Osmanlıdan torunları bizler zaman geldi 1 sent için batıya muhtaç olduk İMF dediler süründürdüler AB dediler sömürdüler.. üretemedik hep tükettik.. Yüzyıldır gördük ki yüzümüzü batıya dönmekten bize bir fayda yok…
Bu konferans onun için çok önemliydi. Biz şimdiye kadar düşman olduğumuz kardeş ülkelerle barışalım yüzümüzü onlara bir dönelim inanın batının emperyalizmin gözüyle değil de kendi değerlerimizle bakarsak çok şey kazanacağız…
Seydişehir Müsiad bu konuda Seydişehir ve Konya için bir şimşek çaktı ve umarım arkası gelir somut ticari ilişkilere vesile olur…