Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Sınırsız Bir Özgürlük Olmaz
İslam dini, insanın hür iradesini kısıtlamaz. Sözlükte hürriyet; Arapça “hurr” kökünden türemiş olup köle olmayan insan anlamına gelir. Günlük hayatımızda bu kelime, zorlamanın yokluğu, tutuklu olmayan bir varlığın durumu, bir eylemde bulunma veya bulunmama iktidarı/gücü şeklinde kullanılır.
Asıl tevhid inancı insanı özgürleştirir. Allah’a boyun eğemeyen bir kimse, her şeye boyun eğici hale gelir. Allah’tan başkasına boyun eğiciliğin insan hayatındaki görüntüsü, müstağniliktir. İnsanın kendisini Allah’a ihtiyaç hissetmemesi ya da Allah’a rağmen bir hayat yaşama talebi tutkularının esiri olmakla başlar. Kur’an’da hevâsını/tutkularını ilah edinen kimse kınanır: “Kendi hevâsını ilâh edineni gördün mü?” (Furkan 25/43).
Hevâ, ben’in şehvete ve zevklere düşkünlüğüdür. Böyle bir meyil, sahibini dünya hayatında bütün belâlara, âhirette ise, cehenneme düşürür. Hevâya, yüce mertebeden aşağıya düşme denilir. Demek ki, insan hevâsına yenik düştüğü zaman zekâsını, sapkınlık yolunda da kullanabilmektedir. Heva, her türlü hayra engel olduğu gibi aklın doğru karar vermesine de engel olur. Aklı selim, insana, doğru yolu gösterir. Boş ve neticesiz arzulardan ibaret olan hevâ ise, her türlü kötülük kapılarını gösterir. İnsan, Allah’tan müstağni olduğu ve hevasını ilahlaştırdığı zaman birçok şeyin köleliğini de peşin ve gönüllü olarak kabullenmiş olur.
Bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. Sınırsız bir özgürlük olmaz. Sınırsız bir özgürlük kaos ve anarşizm getirir. Onun için dünyanın hiçbir yerinde sınırsız bir özgürlük yoktur, uyulması gereken kurallar ve hukuk sistemleri vardır. Sınırsız bir özgürlüğün olamayacağını “atlıkarınca örneği”yle açıklayabiliriz: “Faraza, lunaparkta insanların atlıkarıncaya bindiğini hayal edin. Sürekli dönen ve dönerken zevk alan insanları gözünüzün önüne getirin. Bu insanlar bu dönme halinden zevk alırlar, zevk çığlıkları atarlar. Ama bir şeyler ters gider ve atlıkarıncayı döndüren mekanizma/makine bozulur. Makinenin başındaki kişi atlıkarıncadakilere şöyle seslenir: “Makine bozuldu atlıkarıncayı durduramıyorum.” O kişiler için biraz önce zevk veren dönme hali o andan itibaren işkenceye dönüşür. Sınırsız özgürlük peşinde koşan insan, motoru bozulmuş atlıkarınca üzerindeki insan gibidir. Sınırsız özgürlük duygusu insana mutluluk değil, ıstırap veren bir hale dönüşebilir.”(Bkz. Ali Köse (ed), 21. Yüzyılda Dinin Geleceği Kutsalın Dönüşü, İstanbul: Timaş Yayınları, 2014, s. 237).
Velhâsılı, Allah’ın iradesine teslimiyet, insanı özgürleştirir. Seçme özgürlüğünün olması demek, insanın dilediğini yapması manasına gelmez. Nasıl ki insan bu dünyada dilediğini yapma özgürlüğüne sahip değilse, âhiretle ilgili konularda da dilediğini yapma özgürlüğüne sahip değildir. Eğer irademizi sorumluluğun idrakinde olarak ilahi kurallara uygun kullanırsak, neticede cennete, aykırı kullanırsak cehenneme gideriz. Bu bilgilendirme insana yapılmıştır. Bu açıdan sonuçlarına katlanmak suretiyle, insanın cenneti de cehennemi de seçme özgürlüğü vardır.