M. Ali Köseoğlu
Sövene dilsiz gerek!
Eksiğiyle yükseğiyle meclis şimdilik elinden geleni yaptı…
Seçimlerde bir sloganı vardı AK Parti’nin: Birlikte başardık, yarım bırakma!
Şimdi bu slogan gerçek manasını bir nebze de olsun bulmuş oldu…
Önceki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin büyük bir oy çokluğuyla kabul ettiği anayasa değişikliği paketi; bir hediye değil hakkın teslimiydi elbette…
AK Parti ve MHP’nin 411 oyu ile kabul edilen teklife, CHP, DSP ve DTP’li toplam 103 milletvekili karşı çıktılar…
Halkın inancına karşı saflarını belirginleştirdiler…
Olsun; bu da olacak…
Bu arada MHP’nin ‘hakkın teslimi’ noktasında aldığı duruşu, bir kez daha takdir ettiğimizi belirtelim…
MHP bu kez hayal kırıklığı yaşatmadı bize…
Başörtüsüne karşı çıkanların; CHP zihniyetinin ortaya attığı bir iddia var…
Bu iddiaya göre; “Başörtülülerin üniversitelere gitmelerinin yolu açılırsa, başörtüsüzler üniversitelere gidemeyecek”…
Olmayacak bir korku üretme çabasından başka bir şey değil bu!
Hâlbuki ortada olan bir gerçek; başörtülülerin üniversitelere gidememesi…
Öyle zannediyorum ki; bu yasağı düşünceleriyle besleyenler; TBMM’nin aldığı ‘özgürlük’ kararının ardından algılarını olumsuz hadiselerin üzerine çevirecekler.
Olumsuz şeyler olmasını bekleyip, isteyip; hatta provoke edip bundan beslenmeye çalışacaklar…
Belki de en çok Konya ve Selçuk Üniversitesi, bu noktada göz önünde duracak…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanmadan önce kendisiyle bu konuyu görüştüğüm Rektör Prof. Dr. Süleyman Okudan da özgürlüklerden yana…
Üniversitelerde bilimin tartışılması ve geliştirilmesi arzusunda…
Hatta açıkça, Meclisin aldığı kararı uygulayacaklarını da beyan etti…
Geçtiğimiz günlerde toplanan Üniversitelerarası Kurul’a da –hastalıkları dolayısıyla- katılmayarak bir nevi yerini belirginleştirdi…
Ben Süleyman Okudan’ın samimiyetine inanmak istiyorum; şimdi TBMM’nin aldığı bu karar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da onaylanacaktır.
Selçuk Üniversitesi’ne düşen de bu konuda tüm Türkiye’ye örnek olmaktır…
Konya İnanç Özgürlüğü Platformu’nun düzenlediği ‘özgürlük buluşması’nın sonuncusunda konuşan Musa Yılmaz’ın sözleri de bu manada önem taşıyor…
Musa Yılmaz, “Başörtülülerden korkmayınız, kimseye hakaret etmezler. Zira başörtüsünü emreden din, yumuşak söz söylemelerini de Müslümanlara emreder. Peygamberimize Kur’an, “Sen yumuşak kalpli olmasaydın, etrafında kimse kalmazdı” demektedir. Yumuşak kalpli bir peygamberin ümmetinin katı kalpli olması mümkün müdür?” diyerek, piyasaya düşen gereksiz korkuları bertaraf edecek cümleler kurmuştur.
İşin içyüzü de tamamıyla bu şekildedir…
Kendi kuruntularına delil aramak isteyenler tabi ki tahrik edici tavırlar içine girebilirler…
Bu konuda, geçilen hassas süreç içerisinde Allah’ın emri gereği örtünen kızlarımızın; bugüne kadar gösterdikleri sabrı bundan sonra da yanlarından ayırmamaları büyük önem taşıyor… Üniversitelere ekilmeye çalışılan ayrık otlarını temizlemek de bize düşebilir…
Zaten milletin hiç sorun olarak görmediği bu hadisenin üniversitelerde estireceği pozitif rüzgâr, diğer alanlardaki baskıların da gereksizliğini ortaya koyması açısından önem taşıyor…
Yani üniversitelerde oluşacak kardeşlik ortamı, özgürlüklerin kısıtlandığı diğer alanlardaki korkuları(!) da bertaraf edecektir…
Bugüne kadar sabrı ve itidali elden bırakmayan özgürlük yanlısı her birimizin bundan sonra da aynı yol üzerinde durmamızda büyük fayda var…
AK Parti’nin sloganını bir kez daha hatırlayalım:
Birlikte başardık, yarım bırakma!
Bir de Yunus gibi söyleyelim:
Dövene elsiz gerek
Sövene dilsiz gerek.