Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Söz estetiği
Estetik, insanda hoşlanma duygusu manasına gelir. Estetiğin konusu, güzelliktir. Yüce Allah güzellik duygusunu, insanla birlikte bütün bir varlığın özüne yerleştirmiştir. (Bkz. 32/Secde 7). Bakmasını bilenler varlıkta bu güzelliğin tezahürlerini müşahede edebilirler. (Krş. 67/Mülk 3-5;95/Tîn 4). İslam geleneğinde estetiğin ne anlama geldiğini en güzel bir şekilde Hz. Peygamber tanımlamıştır. Küçük yaşta vefat eden oğlu İbrahim’i kabre defnettikten sonra çevresinde bulunan sahabelere toprağın düzeltilmesi konusunda tavsiyelerde bulunur. Bunun üzerine sahabelerden birisi: “Ey Allah’ın Elçisi! Bu bir vahiy midir?” diye sorar. O da, “hayır, göze hoş gelsin” buyururlar. (İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, 1967, 1, 147). İşte İslam düşünce tarihinde bu “göze hoş gelsin” ifadesi, Müslümanların hayatında sözden davranışa, musikiden mimariye, şiirden hitabete hatta gündelik hayatta kullanılan eşyalara varıncaya kadar her şeyde güzelliği aramada bir ilke olmuştur.
İslam bireysel ve toplumsal hayatın her alanında estetik inceliğe önem verir. Velev ki bu, bir söz bile olsa. Söz söyleme, konuşma, bu konuşmayı açıklama ve düşünce üretme faaliyeti, insana mahsus bir özelliktir. Sözü ve insanda söz söyleme yeteneğini yaratan ise, Allah’tır. (Bkz. 55/Rahman 4). Söz iyiye de kötüye de alet edilebilir. Bu sebeple mü’minden istenen, bu sözü sadece edebi anlamda güzel söylemek değil, neticesi ma’ruf olan iyilik ve sevap kazandıracak şekilde söylemektir. Çünkü söz bir emanettir. Bu konuda temel ilkemiz: “Ya hayır söylemek ya da susmak olmalıdır.” (Bkz. Buhari “Edeb” 31, 85; “Rikâk” 23; Müslim “İman” 74; “Lukata” 14). Her şeyin bir estetiği olduğu gibi sözün de bir estetiği vardır. Bir ayette bu estetik inceliğe şöyle işaret edilir: “Onlar sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar” (39/Zümer 18).
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, sözün gücüne dikkatlerimizi çekmiş ve davet çalışmalarında söz estetiğine büyük önem vermemizi istemiştir. Bu söz, yerine göre konuşma, yerine göre şiir, yerine göre hitabet ve yerine göre edebi kalıba dökülmüş bir roman ya da öykü olabilir. Söz estetiğine örneklerden birisinde Yüce Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun peygamberlere: “Firavun’a gidin. Çünkü o, azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar” (20/Tâhâ 43-44) buyurmuştur. Bu ayette geçen “kavl-i leyyin”, yumuşak ve tatlı söz söyleme manalarına gelir. Hz. Peygamber (a.s) de: “Sözde sihir vardır” (Buhari “Tıb” 51) buyururken bu inceliğe dikkatlerimizi çekmişlerdir. Bizim kültürümüzde ‘tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır’ atasözü, kavl-i leyyin tabirini en güzel bir şekilde anlatır. İşte kavl-i leyin, tam bir söz estetiğidir.
Diğer yandan Hz. Peygambere hitaben bir ayette: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi” (3/Âl-i İmran 159) buyrulmuştur. Biz Hz. Peygamberin hayatında “yumuşak söz”ün gönülleri fethetmekte çok büyük yararlar sağladığını görüyoruz. Bu konuda onun hayatından kavl-i leyyinle ilgili birçok örnek vermek mümkündür. Sahabeden Hz. Enes anlatıyor: “Bir defasında Rasulullah’la birlikte yürüyorduk. Üzerinde kenarı sert Necran kumaşından dikilmiş bir elbise vardı. Ona bir bedevi arkadan yetişerek, hırkasından tutup şiddetle çekti. Boynuna baktığımda, hırkanın boynunu zedeleyip iz bıraktığını gördüm. Bir taraftan da bedevi: “Ey Muhammed! Yanındaki Allah’ın malından bana da verilmesini emret” diyordu. Peygamber Efendimiz bu adamın kabalığına rağmen ona baktı ve güldü. Sonra da yumuşak bir sözle ona ihsanda bulunulmasını emretti.” (Buharî, “Edeb”, 92) Hz. Peygamberin kendisine kabalık yapan bu adama gülmesi, güzel bir ifade ile ona ikram edilmesini emretmesi, söz estetiğinin insan kazanmadaki gücüne örnektir. Kaldı ki, yine bir başka ayette Yüce Allah, Hz. Peygambere öğüt verirken, etkili ve güzel konuşma tavsiyesinde bulunmuştur. (Bkz. 4/Nisa 63). Mademki en güzel söz Yüce Allah’a ve O’nun dinine çağrı ise, bu çağrıyı en güzel bir şekilde yerine getirmek gerekir. Bu güzel çağrı kadar, Kur’an’ın beyanına göre bu güzel çağrıyı yapan kimseden de daha güzel kimse yoktur. (Bkz. 41/Fussilet 35). Bu sebeple, bir Müslüman’ın kullandığı din dili, çatışmacı değil, birleştirici olmalıdır. Unutmayalım ki, insanların gönlüne giden yol, söz estetiğinden geçmektedir. Söz estetiği bir merdiven basamağı gibidir. Eğer gönüller söz estetiğiyle fethedilirse, bedenlerin fethi daha da kolaylaşacaktır.