Mustafa Yiğit
Söz ola…
Kelamın yeryüzündeki en etkili güç olduğuna her zaman inanmışımdır.
Toptan, tüfekten, her türlü servetten, her türlü iktidardan daha büyük etki yapar tek bir “kelime”.
Bu nedenledir ki, Yunus’un “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı “ sözünün kelamın ne denli önemli olduğunu anlatan en manalı cümle olduğunu düşünmüşümdür her zaman.
Evet sözün gücünü, etkisini, garip Yunus’un bu cümlesinden daha iyi başka hiçbir şey anlatamaz.
Yunus bu sözüyle tüm zamanlara hitap eder.
İnsanoğlunun bir sözüyle nelere kadir olabileceğini, neleri kaybedebileceğini gösterir…
Ortalığı kasıp kavuran, havalarda uçuşan kimi sözlerin, söylemlerin nerelere gidebileceği ya da gitmemesi için neler yapılması gerektiğini Yunus’un bu sözünü dikkate alarak değerlendirmeliyiz.
Evet konuşurken, yazarken sözlerimizin önüne arkasına bakmalıyız. Neyi nasıl söylüyoruz, kime söylüyoruz çok önemli.
İnsanlara ne anlatıyoruz, insanlar bizim söylediklerimizden ne anlıyor çok önemli.
Yeryüzünde var olan bütün büyük olaylar bir “söz” üzerine başlar, bir “söz” üzerine biter.
Savaş da barış da sözle gerçekleşir.
Savaşı bitirmek de dilimizdedir, savaşı körüklemek de…
Nefreti bitirmek de elimizdedir, kin ve nefretin tellallığını yapmak da…
Bu nedenle ağzından çıkanı kulağının duymasının çok büyük önemi vardır.
Kelam suları buza , ateşi köze çevirir…
Bu yüzden atasözleri , deyimler, meseller tarihin imbiğinden süzülerek gelirler.
Büyük tecrübelerin sonucunda oluşan, hikâyesi olan ve yüzlerce yıl sonrasında da her zaman geçerliliğini koruyan beylik ifadelerdir bunlar.
Bu sözler bizlerin kulağına küpe olması için söylenmiş sözlerdir.
Bu sözlere kulağımızı tıkarsak, tarihin en zorlu kavşağında köşeye toslamamız içten bile değildir.
Bu sözler dedelerden torunlara öğütlerdir.
Hayatımızın nirengi noktalarında bu sözler devreye girer “devam” ya da “tamam” deriz.
Kimi zaman bu sözlerle “kazanır” ya da “kaybederiz”.
Kelamı “huzur”a, Kelamı “iyiliğe” kullananlarsa hem bu dünyada hem öbür alemde mutluluğa erenlerden olur.