Yücel Kemendi
Suçlu kim?
Bu hafta sonu AK partinin Konya il başkanı seçilecek.
Tabiî ki, gündem gereği bende bu konuyu yazmam gerekirdi.
Ancak, ben bu konuyu yazmayacağım.
Çünkü ortada bir seçim yok.
Geçen hafta bir okurum gönderdiği elektronik postada,
“Bizim cemaate çok yükleniyorsun, zaman zaman hepimiz hata yapmadık mı? tek suçlu biz miyiz?” diye soruyordu.
Evet sevgili dostum, bu konuda hepimiz hata yaptık.
Malum gurubun üst kademesi daha önce yazdığım yanlışları yaparken, bu guruba gönül verenler, bu gurubun sohbetlerine katılanların, olanlardan zerre kadar haberleri yoktu.
Ama biz ne yaptık, herkesi suçlayacak şekilde ahkâm kestik, hedef gözetilmeden ateş ettik. Onu için bu konuda hepimiz hata yaptık.
Bu gurubun homojen bir yapıdan oluşmadığını bilmemiz gerekirdi. Maalesef ülkemizde bütün siyasi parti, dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşu hep böyle çalışıyor. Üst halka işleri götürürken, altta bulunan diğer halkaların olup bitenden en son haberi oluyor. Olsada bu haberi büyüklerimiz yaptıysa bunda bir hayır vardır diye yorumluyorlar.
Alt halkanın ne kadar bilgi sahibi olması gerektiğini de, üst halka kararlaştırıyor. Dolayısıyla üst halkanın tüm olumsuz faaliyetlerini, emniyette, yargıda, maliyede, çevrilen dolapları hiç ama hiç bilmiyor, bilse de bilgisi üst halkanın kendisine anlattıklarıyla sınırlı kalıyor.
Çünkü bu insanlar gerçekten samimi, gerçekten idealist ve fedakâr hareket ediyorlar, üstte olanlarında din ve devlet için çalıştıklarını düşünüyorlar.
Mesela hep beraber O Şahsın adamlarının bazı kritik devlet birimlerinde kadrolaşmasından bahsediyoruz ya!
Onlara göre durum kesinlikle anlattığımız gibi değil.
Bu durum uzun zaman boyunca dindar vatandaşlarını dışlayan bu devlet kurumlarına karşı meşru bir girişimdir. Hükümetle olan kavganın sebebi de iktidar çatışması değil, yolsuzluk yapan siyasetçilerle bürokratlarla mücadeledir. Buda duyarlı vatandaşlık görevidir.
Yine bu masum vatandaşlarımıza göre, Türk silahlı kuvvetlerine yapılan ordumuzu hırpalayan girişimler ordumuzdan darbeci ve vesayetçi yapıların tasfiyesinden başka bir şey değildir.
Doğrusu, o yıllarda partili partisiz birçoğumuz da, durumu öyle görmedik mi? Bu yapılanları malum şahsın değil muhafazakâr ve demokrat kesimlerin yaptığını savunmadık mı?
O yıllarda kurunun yanında yaşın da yakıldığını, devletin milli unsurlarının hedef alındığını, ordumuzun yıpratılmak istendiğini yazanları, o tarihte bu yapılanları savunan iktidar mensupları, bizleri dışlayıp muhalif yazar olarak değerlendirmedi mi?
Onun için 7 Şubat'ta veya 17 Aralık'ta bu gurubun gerçek maksatlarını fark ederek fikrini değiştirenlerde bu ülkeye en az onlar kadar zarar vermiştir bunlarında bilinmesini isterim.
Bu gurubun bir halkası olanların, bu gurubun okullarında yetişenlerin, yurtlarında yatıp kalkmış, onların verdiği burslarla eğitim hayatını sürdürenlerin, birçok kirli çamaşır ortaya çıkmış olsada, bunları kabul etmelerinin o kadar kolay olmadığını da çok iyi biliyorum.
Kısacası karşıt olan bizler, siyasi liderimizin yaptığı yanlışları nasıl hiç görmez onu körü körüne savunuyorsak, onlarda yıllar yılı inanarak içinde yer aldığı bir yapının kusurlarını görmesi o kadar zordur. Dönen dolapları sonradan öğrenmiş olsa bile bunların toplum tarafından tartışılmasını arzu etmez, bu yanlışları konuşmayı uygun bir zamana ertelerler.
Birde seçimlerde hep beraber koro halinde söylediğimiz bir söz vardı,
“Şehrimin başkan adayını sevmiyorum ancak liderim kavganın tam ortasındayken onun hatırına bu adaya oy vermem gerekir”
İşte onlarda tam ordalar.
Benim gurubuma herkes saldırırken benimde kendi gurubumu eleştirmek ihanet olur diye düşünüyorlar, bunları da anlamamız gerekir.
Geçen hafta gelen elektronik postada yazılanlar, gerçekten çok ama çok düşündürücüydü,
Yazımı gelen elektronik postanın son bölümüyle tamamlamak istiyorum.
“Tamam, bizde hata yapmış olabiliriz ancak linç edilmeyi bu kadar ağır cezalandırılmayı hedef gözetilmeden ateş edilmeyi hak etmiyoruz” ifadesini kullandıktan sonra “eğer biz o günler bu suçları işlediysek bizim iktidardan ortaklarımızın da olması gerekmez mi? bizim bu günlere gelmemize sebep olanların hiç mi suçu yok” demektedir.
Evet biz suçluyuz, ancak o günlerde bizimle kol kola gezen siyasiler, bizi göklere çıkartan çizen köşe yazarları, o günlerde bizden yararlanan, şimdi bizden olmadığını söyleyen bürokratlar, gerçekleştirdiğimiz Türkçe olimpiyatlarına para vermek için birbiriyle yarışan belediye başkanlarının hiç mi suçu yok
Belkide bu yazılanlarla ulaşılmak istenen “bizi suçladığınız konularda hükümet de günahsız değil” diyerek kendilerine yönelen tepkilerin hedefini saptırmak da olabilir.
Belkide bu yazılanlar psikolojik bir savunmadır.
Ancak bu gerçekleri de göz ardı etmemek lazım…