Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

Süper Konyaspor

Altay Alsancak Stadyumu… Bir tarih... Türk futbolunun tarihi. İzmir futbolunun tarihi. Ve İzmir’in köklü takımlarıyla tarihi boyunca hep karşı karşıya gelmiş Konyaspor’un tarihi. Bu stadyumda güzel anılar var. Önce LİGTV ardından da TRT tüm maçları yayınlamaya başlayınca deplasmanlara gitme zorunluluğu kalmadığı için Alsancak Stadyumu’nun basın tribününe girince o güzel hatıralar canlandı birden. Göztepe’ye 3-0 yenildiğimiz, Altay ile 3-3 berabere kaldığımız, İzmirspor’u ecel terleri döküp zor kötek 1-0 yendiğimiz maç geldi aklıma. 10 yıl önceydi. Birkaç bin kişinin mahşeri bir kalabalığın sesini çıkarabildiği Alsancak Stadyumu’nda bu kez Konyaspor’a hep “kardeş” olmuş bir rakip vardı sahada. Kaf Sin Kaf yani Karşıyaka, gerçekten Göztepe ve Altay’a nazaran hep yakın oldu Yeşil Beyazlılar’a. Onlar play of iddiasını sürdürmek için galibiyet, Konyapor da pek şans verilmese de ilk iki içinden süper lige dönmek için en azından puan istiyordu. Açıkçası Konyalı kime sorsanız da “beraberlik iyi sonuç” derdi.  

Sakatlık ya da ceza olmayınca takımı değiştirmeyen, sabır abidesi Osman Özdemir yine aynı kadroyu bozmadı. Haklarını yemeyelim, bozulacak bir kadro da değil gerçekten.

Maçın ilk 15 dakikasında Karşıyaka biraz daha istekli göründü ama Konyaspor rakibin tam bir baskı kurmasını engelledi. Gidişat, baskın tarafın İzmir ekibi olacağını düşündürse de Konyaspor’un, arkasına aldığı rüzgarı özellikle serbest vuruşlarda avantaja dönüştürmesini bekliyorduk. Öyle de oldu. Gökhan Emreciksin’in kullandığı ikinci serbest vuruşta, orta sahada varlığı hep tartışılan Alvaro Meija, stoper özelliğini kullanıp kafayla topu ağlara gönderdi. Konya’dan ve İzmir’den gelen Konyasporlular’ın üst kattan sesi gelmeyince derin bir sessizlik oldu. 23. dakikada gelen bu golden sonra da Konyaporlu futbolcularda sessizlik başladı. Her zaman olduğu gibi. “Zor atıp zor gol yiyen” ünvanını boşa elde etmemişlerdi.

Geçen yıl Zenke ile birlikte Samsunspor’u şampiyon yapan Agbetu, Konyaspor’u sahasına hapsetti. Gökhan Emreciksin tek başına sağ kanattan direnmeye çalıştı ama maalesef Ali Dere ne defansa ne de hücuma katkı sağlayınca daha ilk yarıda maç tek kaleye dönüştü.

İkinci yarıda da beklendiği gibi maç Konyaspor’un kalesinde oynandı. Karşıyaka taraftarı hakemi suçlasa da Konyaspor’dan kadro olarak daha iyi olan takımları doğru dürüst net pozisyon bile bulamadı.

Konyaspor “attı yattı” ama galibiyeti sonuna kadar hak etti.

Bu maçın kahramanı Karşıyaka ataklarını savuştururken defansı derli toplu tutan, tecrübesiyle takımı sakinleştiren Erdinç Yavuz’du. Bunu söylemek istemezdim ama sahanın kötüsü Ali Dere ile birlikte Recep Aydın oldu. Ali etkisiz futboluyla Recep ise centilmenlik gereği rakibe vermesi gereken topun peşinden koşup tribünleri ve rakip oyuncuları kışkırttığı için herkesten eksi not aldı.

Konyaspor’un ağırlıklı gençler ve Konyalılar’dan oluşan bu kadrosunun başarısı, en çok eski taraftarları sevindiriyor. Yaşı 65’in üzerinde olan bir Konyasporlu, maç sırasında beni arayıp aynen şunları söyledi: “şehir takımı dediğin böyle olur. Konya’nın başarısını en çok Konyalılar düşünür. Bu çocukların bir de maaşlarına dokunsalar, bakın o zaman neler yapıyorlar”.  

OYNAMAYAN KALECİYE 2 MİLYON LİRA

Konyaspor Başkanı Sayın Ahmet Şan ile geçtiğimiz hafta ÜNTV’de bir araya geldik. Son derece samimi bir sohbet oldu. Bir çok konuda net konuştu, özellikle Karapınar dönemiyle ilgili söylediği bir çok şeyi polemik olmaması için gazeteye taşımadık. Ama beni en fazla üzen Kuntoğlu’ndan sonra Karapınar döneminden de Konyaspor’un FİFA’lık olduğunu öğrenmem oldu. Sayın Şan’a göre Kaleci Vukoviç konusu kulübün başını çok ağrıtacağa benziyor. Ve Sayın Karapınar bizzat bana şunu söylemişti: “Benim dönemimde bir dosya bile FİFA’ya gitmeyecek”. Karapınar imzalı nur topu gibi 2 milyon lira ödemeli bir FİFA dosyası daha oldu. Hayırlı olsun.  

Önceki ve Sonraki Yazılar