Kasım Çakır
Tarihin tekerrürü ve Türkiye
Tarihçiler, ‘TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR’ derler. Hepimiz, ortaokul ve lise yıllarımızı hatırlarız. Tarih öğretmenlerimiz, yılın ilk tarih dersinde tarihin bir çok tarifini yaptıktan sonra; ‘Çocuklar! Tarih tekerrürden ibarettir’ der ve derse başlardı.
Anadolu tarihinin her dönemin kendi içerisinde, tarihin tekerrür ettiğini net ve açıkça görürüz. Örnek olarak 1960-2002 yılları arası Türkiye Cumhuriyeti tarihini ve siyesi tarihini örnek verelim:
Bu 42 yıl içerisinde, 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 28 şubat Postmodern darbesi yaşandı. Bu darbelerle, demokrasiye, siyasete, meclise, kurumlara, ekonomiye dokunuldu, darbe vuruldu, darbe yapıldı.
En çokta, siyasete müdahale edildi. Bu dönemde, koalisyon ve azınlık hükümetleriyle yönetildik. Kurulan koalisyon hükümetlerinin ortalama ömrü 1,5 yıldır. Verilen, para, makam, mevki vaatler ve yapılan şantajlarla milletvekillerine dokunuldu.
Sağ-sol olayları, çatışmalar, olağanüstü haller, yasaklar halkı canından bezdirmişti. STK lar, okullar, insanlar sağcı-solcu olarak ayrıştırıldı, Ülke kamplara bölünmüştü. Beş binde fazla gencimiz yaşamını yitirdi. Yüzbinlerce gencin istikbali söndü.
Siyasi istikrarsızlık, ekonomi başta olmak üzere her alanda istikrarsızlığa neden oldu. Beş defa para devalüe edildi, ekonomik kriz yaşandı. Seyreden yüksek enflasyon neticesinde her gün birden çok ürüne zam gelirdi. Babalar evine ekmek, anneler çocuklarına süt, mama almakta zorlanırdı.
Milli eğitimde, yeterli okul, derslik ve öğretmen yoktu. Okul olan yerlerde, öğretmen açığından dersler boş geçerdi. Bazı okulların, yeterli ödenek olmadığından elektriği kesilir, musluklardan sular akmaz, kaloriferler yanmadığından palto ile oturulurdu.
Sağlıkta durum içler açısı, her gün ülkede yüzlerce trajedi yaşanırdı. SSK hastanelerinde kuyruktan geçilmezdi. Sabah erken saatte muayene kuyruğuna girilir, muayeneden sonra tahlil-tetkik kuyruğuna, sonuçlar çıkınca tekrar doktor kuyruğuna, ilaç kuyruğuna girilirdi. Kısacası sağlam giren hasta çıkardı.
Bu dönemde, bir tarihi tekerrür edilen-ettirilenler, birde tekerrür eden-ettirenler vardı. Tarihi tekerrür edilenler, Anadolu’da yaşayan hepimizdik. Tekerrür eden-ettirenler, egemen güçler ve onlarla işbirliği yapan bizden birileriydi. Egemen güçler; para, makam, mevki vaadi, basın, şantaj silahı ile bizden birilerine yaptırdı.
Bir dönemin kendi içerisinde dahi aynı plan, senaryo, tezgah ve oyunların birden çok kez sahneye konulduğu, oynandığı net olarak görülmektedir.
Mehmet Akif, ne kadar güzel söylemiş:’ “Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ Bu coğrafya dışında olanlar, bu coğrafyanın çocuklarına bin yıldır kendi oyunlarını tekerrür ettirdi.
Çok kitap okuyan bir toplum değiliz. Bari, DİRİLİŞ ERTUĞRUL’u, FİLİNTA’yı , SEVDA KUŞUN KANADINDA, SEKSENLER vs. yapımları ailecek izleyerek okumadıklarımızı, öğrenmediklerimizi, bilmediklerimizi telafi edelim. Saygılarımla.
**Tarih değil, hatalar tekerrür eder. II. Abdülhamid
**Büyük ve tarihi olayları, ancak büyük uluslar yaşayabilir. Mustafa Kemal Atatürk
**Yenilenlerin tarihini, yenenler yazmıştır. Bertolt Brecht
**İnsan, tarihe her istediğini söyletebilir; çünkü ölüler itiraz edemezler. Cenap Şehabeddin
**Tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak zorunda kalırlar. George Santayan
**Tarihte ilk kez dram olan bir olay, bir kez daha tekrarlanırsa komedi olur. Kari Marx