yazar-28
Terörle Aynı Dil….
Ne gariptir ki ülke terör örgütü ile aynı dili kullanmaya başladı. AKP sisteme hakim olmaya başlayınca, basın gerekli şekilde kontrol altına alınınca bu kaçınılmaz.
Amerika’da Ekim ayında yayınlanan raporda örgüt için af tavsiye ediliyordu. Okuduğumda bu kadarı da olmaz derken bakın neler olmaya başladı. Başbakan terörü bitirmek için “gel ananın yanında yat” kampanyasına başladı. Aynı başbakanın askerlik yan gelip yatma yeri değildir demişti. Bunu anlamak mümkün değil. Anlaşılamayan bir çok konu gibi.
Barışı kuvvetlendirmek için gereken adımları atıyoruz deniyor. Sormak lazım “hangi barış ve neden ”. barış iki hasmane güç arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için kullanılan bir söz. Demek ki DTP liler doğru söylüyor. Barış yapıp, sorunları bitirmeliyiz. İşte bu noktada AKP nin DTPden ne farkı kalıyor.
Aynı mekanizma bu kararların terörle mücadele eden güçlerle beraber alındığını söylüyor. Kimlerle, askerle. Asker artık yalanlamaktan bıktı. Başbakan ne zamna askerle beraber dese hemen arkasından başka bir açıklama geliyor. Biz teröristlerle konuşmaz, el sıkışmayız. Bu tarzdaki beyanatlar, terörle mücadelede şevkimizi kırıyor. Yan anlamıyorlar, ya da anlamamazlıktan gelerek askeri rencide ettiklerini sanıyorlar. İki durumda tehlikeli.
Sonra popülist söylemlerde neyin nesi. "Yaradılanların tümünü yaradandan ötürü severiz" diyenlerin dikkatli olması lazım. Ben düşmanlarımı sevmiyorum. Ben yalancıları, insanları kandıranları sevmiyorum. Hatta onlardan nefret ediyorum. PKK lıları ve onların devlete yönelik söylemlerini de hiç sevmiyorum. Eğer seveceksem, mutlaka bulunduğum makamı bırakır ve sonra içimdekileri anlatırım. Tavsiyem giderek daha az hak ettiği makamı bırakarak konuşması.
Eve dönüş yayası rezaletinden kaç teröristin faydalandığı tam belli değil. Sekizyüz civarında bir rakamdan bahsediliyor. Bunun kaçı dağdan indi, kaçı tutukluyken bu haktan faydalandı, topluma anlatmak gerek. Kaçı tutukluyken bu haktan faydalandı ve sonra dağa çıktı. Sonra ne demek, eli kana bulaşmamış. Turnusol kağıdıyla mı anlayacaksın, elinini kana bulaşıp, bulaşmadığını. Ne ucuz laflar Ya Rabbi…
Dikkat ediyor musunuz. Eve dönüş, gel ananın babanın yanına gibi kampanyalar. Başbakan sürekli olarak sınır ötesine yapılması gereken hareketi sabote diyor. Uygulayıcılarının moralini bozuyor ve daha kötüsü dağdakine cesaret veriyor. Buna hakkı var mı? Hiç düşünüyor mu acaba?
Başbakan böyle de, muhalefet nasıl. Terazi ve dirhem hikayesi. Sadece hamaset edebiyatı. Yapamazsın , yaptırmam. Başka laf yok. Onlarında kendilerine biraz çekidüzen vermeleri ve çözüm sunan laflar söylemeleri gerekmez mi?. Başbakan pişmanlık yasalarını bunlar çıkardı diyip suçluyor, ama aynı yasadan faydalanmak için şimdi kendisi çabalıyor buna bile cevap veremiyorlar.
AKP iktidarının "Gel ananın babanın yanına" yasası ile PKK lıları Türkiye'ye davet etmesine aldanırsak, Cudi Gabar'da şehit olan ana kuzuları ne diyeceğiz.? PKK nın iki numaralı adı olarak tanınan Cemil Bayık'ı babası evlâtlıktan reddederken, Başbakan PKK lıları eve çağırıyor, üstelik siyaset yapmak için. Muhtemeldir ki "Hamdolsun PKK ile barış yapıyoruz" düşüncesinde.
Fesuphanallah mı diyelim, hasbinallah mı diyelim. Yoksa ya sabır mı dileyelim.? Belli değil.
Yeni bir yılın, yeni umtlar yeşertmesi dileğiyle....