Fahri Kubilay
Torosların Güzellikleri (3)
Tınaztepe -Gölcük - Ağaçtepesi ve yaylalar.
Tınaztepe
Tınaztepe, Seydişehir- Antalya istikameti 24. km’de solda, Antalya-Seydişehir İstikameti 190. Km’de sağda kalan bir mevkidedir.
Adından en çok söz ettiren, 1900 m. rakımlı ve üzerinde bulunan sanki biri diğerinin parçası gibi ama ayrı yerde duran, iki büyük taş kütlesi ile dikkati çeken bir bölgedir. Hititler döneminde yaşanmış bir medeniyetin hala bu bölgede kalıntılarını görmek mümkündür.
Tınaztepe,hakim bir bölgede bulunmakla birlikte, kuzeydoğusunda SuğlaGölü, batısında ise Gidengelmez Dağları bulunmaktadır.
Konya-Antalya yolundan girişi rahatlıkla görülebilen ve toplam uzunluğu 1580 metreye ulaşan olan Tınaztepe Mağarası ile meşhurdur.
1968 yılında keşfi yapılmış,1970 yılında Fasıl Boğazı ve Tınaztepe Mağaralarının irtibatları keşfedilmiş ve buranın yer altı göllerinin 22 km uzunluğu olduğu tespit edilmiştir.
Tınaztepe Mağarası, araştırmalara göre yaklaşık 230 milyon yıl gibi uzunca bir süreçte meydana gelmiştir. Mağaranın iç kısımlarında ayrıca taban –tavan arası yükseklik farkının 65 metreye kadar çıktığı yerler görülmektedir.
Bölgede, Akdeniz iklimi ile karasal iklim arası geçiş arz eden bir iklim hüküm sürmekte olup en yüksek sıcaklık 36,5 °C, en düşük sıcaklık ise –18,4 °C olarak ölçülmüştür.
Mağarada içerisindekireç taşları yer alır. Suların mağara içerisinde hareket ettikleri yerlerde kalker tüfleri, tavan ve yan taraflardaki çatlaklardan sızan sularla çok güzel travertenler, sarkıt ve dikitler oluşmuştur. Mağaranın son kısmındaki büyük alan bütünüyle ana faya bağlı olarak gelişmiş ve içerisinde bir göl mevcuttur.Özellikle ilkbahar aylarında kar ve yağmur sularıyla beslenen dere ve yatakları, en alt seviyedeki mağaraya ulaşmadan önce sular; şelale ve devkazanı tipi çok ilgi çekici görüntüler ortaya koyar. Mağara bir kerede olsa mutlaka görülmeye değer birdoğa harikasıdır
Yaylaların gözdesiGölcük...
Konumu ve bulunduğu bölge itibari ile Karadeniz Yaylalarını aratmayan bölgenin en gözde yaylasıdır. Gölcük Yaylası aslında yayla özelliğini kaybetmiş bir hale gelmiştir. Önünden geçen Bozkır-Antalya yolunun geçmesi, elektrikve suşebekesinin bulunması ve yapılaşması ile bir çok köyden ve mahalleden daha büyük bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Burası, Yalıhüyük halkının Avrupa ve büyükşehirlerde yaşayanlarının yaz aylarındaki tatil mekanı halindedir.
Gölcük Yaylasının güney doğusunda kuru çay köyü ve kuzeyinde Çatmakaya ve ÇatmakayaYaylası, güney batısında Karakışla Yaylası, Taş Kesiği Yaylası ve SülekYaylaları olarak adlandırabileceğimiz onlarca yayla vardırki hepsi soğuk suları temiz havası ile her zaman insanları kendileri çeken yerler olma özellikleriyle tanınmaktadırlar.
AgaçTepesi
İsmi ile müssemma, çam ağaçlarının çok olduğu yaz aylarında küfür küfür rüzgarı ile ve bu ağaçlarının sayesinde bölgenin en temiz havasına sahip diyebileceğimiz, batısında Şahap Yaylası ve GidengelmezDağlarının başlangıcının bulunduğu bir bölgedir.
Temiz havasından bahsetmişken, konu ile ilgili yaşanmış bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim.
“Antalya bölgesinde doğup büyüyen ve Zamanla İstanbul’a yerleşen bir vatandaşın hanımı rahatsızlanır ve doktora giderler. Doktor;“hastanın ciğerlerinde kötü hastalık olduğunu,bu nedenle fazla ömrünün kalmadığını”söyler beyine… Tabiki hayat moraller bozulur. Hanımına dönüp şöyle der: “gel hanım, doğup büyüdüğümüz memleketimizi gidelim, yaylalarını gezelim, gönlümüzce yaşayalım” diyerek ilk baharda köylerine gelirler.
Köylülerin yaylaya çıktığı bir zamandır. Çocukluğunun geçtiği, her zaman özlemi ile yanıp tutuştuğu Şahap Yaylasına giderler. Yaylacılarla birlikteyaklaşık iki aylık bir sürede yaylada kalır orada yaşarlar. İstanbul’a döndüklerinde kontrol için tekrar doktora giderler ve doktor yaptığı kontroller sonrası şaşırır ve derki: “Hastamızda beklenmedik bir şekilde iyileşmeler var. “Bu süre zarfında neler yaptınız?” diye sorar. Onlar da durumu anlatırlar. Doktor da;“bu olay hastamıza çok iyi gelmiş, mümkünse oraya dönün ve orada yaşayın” der.
Onlar da; yaylaya giderek muhkem bir ev yapar ve yazları üç beş ay yaylada yaşayarak bu fırsatı değerlendirirler ve ondan sonraki hayatlarını yayla zamanına göre ayarlarlar…
DEVAM EDECEK..