"Türkiye, Hepatit B'de orta seviyede"

"Türkiye, Hepatit B'de orta seviyede"

HEPYAŞAM Derneği Başkanı Duda:- "Türkiye, Hepatit B virüsü görülme sıklığı açısından orta seviyede yer alan ülkeler arasında ve yaklaşık yüzde 3,5 oranında görülüyor. Doğu ve güneydoğu illerimizde bu oran daha yüksek"- "Bu veriler, özellikle hastalığın gö

BERLİN (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Uzmanlara göre, Türkiye, özellikle kan yoluyla bulaşan ve ciddi bir halk sağlığı sorunu olan Hepatit B virüsünün görülme sıklığı açısından, dünya genelinde orta seviyede yer alan ülkeler arasında bulunuyor.

Hepatitle Yaşam Derneği (HEPYAŞAM) Başkanı Hilal Ünalmış Duda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hepatitin, "Karaciğerde herhangi bir nedenle oluşan iltihap" olarak tanımlandığını belirterek, genellikle virüs kaynaklı hastalığın A, B, C, D ve E virüsleri ile meydana geldiğini söyledi.

Tüm dünyada yaygın görülen hastalığın, Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunu olduğunu dile getiren Duda, dünyada yeni hepatit etkenlerinin bulunması ve klinik önemi konusunda çalışmalar yapıldığını ifade etti.

Birçok insanın, hayatı boyunca değişik hepatit virüsleriyle karşılaştığına dikkati çeken Duda, A ve E tipi viral hepatitlerin nadiren karaciğer yetmezliğine yol açabildiğini ancak genellikle tedaviyle hastalığın kronikleşmesinin önlenebildiğini vurguladı. Duda, "B, C ve D tip viral hepatitler ise değişik oranlarda kronikleşerek siroz ve karaciğer kanseri gibi arzu edilmeyen hastalıklara yol açar." dedi.

Duda, hepatit A, B ve C'nin, insandan insana bulaşan virüsler aracılığıyla ortaya çıkan sarılık olduğunu dile getirerek, en önemli bulaşın kan yoluyla gerçekleştiğine dikkati çekti. Görülme sıklığı en yüksek olan Hepatit B virüsünü taşıyan birinin sağlıklı bir kişiye kan vermesiyle hastalığın bulaştığını anlatan Duda, şöyle devam etti:

"Hastalıklı kişilerin kanı veya kan ürünleriyle temas yolu da bulaş nedenidir. Hepatit B'li bir hastanın aynı evde yanlışlıkla diş fırçasını kullanmak, jilet bıçağını kullanmak, tırnak makası, manikür, pedikür malzemelerini kullanmak, iyi sterilize edilmeyen diş tedavi cihazları, ameliyat malzemeleri, endoskoplar, tıraş makasları gibi virüs barındıran cihazların ya da malzemelerin kullanılması yoluyla bulaşma olabilir.

Hepatit B taşıyan hastaya kullanılan iğnelerin kazayla sağlıklı kişilere batması, hepatit B virüsü taşıyan kişilerle korumasız ilişki, hepatit B virüsüyle enfekte olmuş enjektörlerin kullanılması, hızma, tatuaj, piercing gibi girişimlerin iyi dezenfekte edilmemiş cihazlarla yapılması virüsün bulaşmasına yol açabilir. Yüksek oranda hepatit B virüsü taşıyanların idrarı, tükürüğü, teri ve diğer vücut sıvılarıyla da bulaşma söz konusu olabilir."

Sağlık çalışanlarının birinci derecede risk taşıdığını dile getiren Duda, ailesinde hepatit B hastası bulunanların mutlaka aşılanması gerektiğinin altını çizdi. Duda, "Bunun dışında diyaliz hastaları, sürekli sağlık kontrolü nedeniyle hastaneye sık gidenler, genel seks işçileri ve Hepatit B virüsü taşıyan anneden doğan bebekler yüksek risk grubundadır." uyarısında bulundu.

Duda, hastalığın daha çok 20-45 yaşlarında görüldüğünü vurgulayarak, bu rahatsızlık ile erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 2 kat daha fazla karşılaşıldığını söyledi. Bu oranın erkeklerde yüzde 65, kadınlarda ise yüzde 35 olduğunu ifade eden Duda, bunun, erkeklerin çok daha fazla aktif hayatın içinde olmasından kaynaklandığı değerlendirmesini yaptı.

Hepatit B sıklığının ülkelere göre değişiklik gösterdiğini aktaran Duda, hijyen koşullarının yetersiz olması, gıdaların açıkta satılması ve anneden bebeğe geçişin yaygın olması gibi nedenlerle özellikle Çin, Tayvan, Hindistan ve Pakistan gibi uzak doğu ülkelerinde görülme sıklığının yüksek olduğunu söyledi.

Duda, "Türkiye'de hepatit B virüsü görülme sıklığı açısından orta seviyede yer alan ülkeler arasında bulunuyor ve yaklaşık yüzde 3,5 oranında görülüyor. Bu oran, doğu ve güneydoğu illerimizde daha yüksek. Bu veriler, özellikle hastalığın görülme sıklığı yüksek olan bölgelerde, tedbirlerin, toplumsal farkındalığın ve hijyen koşullarının yetersiz olduğunu göstermektedir." diye konuştu.

- Tedavide yeni ilaçlar yolda

Gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Necati Örmeci de hepatit B virüsü bulaşan hastaların yüzde 80'inde, virüsün vücuttan temizlenebildiğini ancak yüzde 20'sinde ve bağışıklık sistemi yetersiz olan kişilerde bunun kronik bir hastalık haline dönüştüğünü anlattı.

Kronikleşen hastaların yarıya yakınında siroz olarak bilinen karaciğer büyümesinin söz konusu olduğunu belirten Örmeci, "Siroz gelişen hastaların her yıl yüzde 2-5'inde karaciğer kanseri gelişme riski mevcuttur." dedi. Örmeci, bu nedenle hepatit B virüsü taşıyıcıları veya hastalarının mutlaka doktor kontrolü altında olması gerektiği uyarısında bulundu.

Hastalığın tedavisinde bağışıklık sistemini düzenleyip virüsün çoğalmasını durduran ilaçların kullanıldığını bildiren Örmeci, şu bilgileri aktardı:

"Hepatit B virüsünün aşısı vardır ve Sağlık Bakanlığının kontrolü altında yeni doğan her bebek aşılanmaktadır. Bugün için hepatit B virüsünün vücuttan tamamen uzaklaştırılmasına yönelik çok sayıda araştırmalar yapılmakta ve olası ilaçlar 5 sene içerisinde uygulamaya girecek gibi görünmektedir."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı