"Türkiye'de yaklaşık 70-80 bin inflamatuvar bağırsak hastası var"
Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Törüner:- "İnflamatuvar bağırsak hastalıkları, ülseratif kolit ve crohn hastalıklarının temelinde tetikleyici etkenler arasında gıda içerisinde alınan çeşitli maddeler, bakteri, bakteri to
İSTANBUL (AA) - Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Törüner, inflamatuvar bağırsak hastalıklarının (İBH), ülseratif kolit ve crohn hastalıklarının temelinde tetikleyici etkenler arasında gıda içerisinde alınan çeşitli maddeler, bakteri, bakteri toksinleri, virüsler, stres ve sigara/tütün ürünleri kullanımının sayılabildiğini ancak kesinleşmiş tek bir sebep gösterilemediğini belirterek, Türkiye'de yaklaşık 70-80 bin inflamatuvar bağırsak hastası bulunduğunun tahmin edildiğini ifade etti.
Törüner, "19 Mayıs Dünya İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Günü" dolayısıyla yaptığı açıklamada, sindirim sistemi veya bağırsak duvarının ve iç tabakasının kronik iltihaplanması sonucu oluşan inflamatuvar bağırsak hastalıklarının yaygın olarak 20'li ve 30'lu yaşlarda olmakla beraber erken dönemlerde ve ileri yaşlarda da görülebildiğini aktardı.
Herhangi bir bulaşıcı mikrop olmadan bağırsakların iltihaplanmasıyla meydana gelen hastalığın, birbirine benzer bir grup hastalığı içerdiğine değinen Törüner, "bağışıklık sistemi, genetik yatkınlık ve çeşitli çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan crohn hastalığı" ve "ülseratif kolit"i, bu hastalıkların başlıca ikisi olarak sıraladı.
Törüner, İBH'nin hastalar, hasta yakınları ve doktorlar açısından oldukça zorlu hastalıklar olabildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Hem hastaların hem de hasta yakınlarının hayat kaliteleri, iş/okul verimlilikleri hastalığın şiddeti ile orantılı bir şekilde kötü etkilenebilmektedir. İBH isimleri bir olsa da her hastada farklı seyretmektedir. Hastalık, önemli bir bölüm hastada oldukça ılımlı seyredebilirken, bir grup hastada oldukça ciddi seyredebilmektedir. İBH tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle bağışıklık sistemini baskılayan veya modifiye eden ilaçlarla sağlanabilmektedir. Son yıllarda giderek artan tedavi seçenekleri bu hastalıkların tedavisinde bir umut olmuştur. Çok sayıda hastada uygun tedavi seçenekleri kullanıldığında hastalık uyku dönemine sokulabilmekte, ek olarak, hastanın günlük ev ve iş yaşamına dönmesi sağlanabilmektedir."
Araştırmalara göre hastalığın en fazla görüldüğü Kuzey Avrupa'da her bin kişiden 5'inin ülseratif kolit, 3’ünün ise crohn hastası olduğunu aktaran Törüner, Türkiye'de yaklaşık 70-80 bin inflamatuvar bağırsak hastası bulunduğunun tahmin edildiğini kaydetti.
- "İnflamatuvar bağırsak hastalıkları bulaşıcı değildir"
Prof. Dr. Murat Törüner, inflamatuvar bağırsak hastalıklarının, dünyanın genellikle sanayileşmiş bölgelerinde görüldüğünü, görülme sıklığının, güneye kıyasla kuzey enlemlerde ve kırsala oranla şehirlerde daha yüksek olduğunu ve her ırktan insanı etkileyebildiğini anlattı.
Gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere taşınan insanlar bir süre sonra İBH geliştirmede nüfusun geri kalanı ile aynı riski taşıdığına değinen Törüner, şu bilgileri verdi:
"İnflamatuvar bağırsak hastalıkları bulaşıcı değildir. Hasta, hastalığını çevresindeki insanlara bulaştırmaz/bulaştıramaz. İnflamatuvar bağırsak hastalıkları, ülseratif kolit ve crohn hastalıklarının temelinde tetikleyici etkenler arasında gıda içerisinde alınan çeşitli maddeler, bakteri, bakteri toksinleri, virüsler, stres ve sigara/tütün ürünleri kullanımı sayılabilir ancak günümüze kadar kesinleşmiş tek bir sebep gösterilememiştir. Alevlenmeler arasında kendini iyi hisseden ve semptomları ortadan kalkan kişiler, doktorlarının önerdiği idame tedavisini uygulamayı ve kontroller için gastroenteroloji kliniklerine gitmeyi ihmal etmekte, tedavilerini kendi kendilerine kesmektedir. Yeni bulgular, hastaların doktorlarının tavsiye ettiği şekilde tedavilerine devam etmelerinin, uzun süreli faydalarının olduğunu ve kolon ve/veya rektum kanseri geliştirme risklerini azalttığını göstermektedir. İBH olan kişiler, özellikle İBH konusunda deneyimli gastroenteroloji uzmanları tarafından takip edilmeli ve tedavileri düzenlenmelidir."
AA
Kaynak: