Mustafa Yiğit
Türkmeneli, çaresiz, eli böğründe bırakılamaz!
Yaklaşık on yıldır burada her Ramazan ayında İslam dünyasının bir değerlendirmesini yapıyorum. Şöyle dönüp baktım her Ramazan neredeyse aynı şeyleri yazmışım. Bugün farklı bir şey mi yazacağım, maalesef hayır. Çünkü İslam dünyasında değişen bir şey yok. Yıllardır aynı şeyler yaşanıyor…
İslam dünyasında zulüm, gözyaşı, kan yine akmaya devam ediyor…
İslam dünyasının gözbebeği Filistin’de, Türk Dünyasının kalbi Doğu Türkistan’da yine zulüm devam ediyor…
Bugün Doğu Türkistan’a Uygurlara yönelik Çin mezalimi her Ramazan ayında olduğu gibi yine şiddetini artırdı. Oruç tuttuğu için insanlar dövülüyor. Oruç tutanlar işkenceye tabi tutuluyor, zindanlara atılıyor. İbadetlerini yaptıkları için türlü türlü işkencelerle karşılaşıyorlar. Doğu Türkistanlı Uygur kardeşlerimizin başları zorla açılıyor. Çin’de Türk varlığı, İslam varlığı her gün örselenmeye, yok edilmeye devam ediliyor. Bizler ancak dualarımızla soydaşlarımızın yanında yer alabilmeyi umut ediyoruz. Çin’e lanet okuyoruz. Bu Ramazan’da Doğu Türkistan kan ağlamaya devam ediyor.
İsrail Gazze’de zulmüne devam ediyor…
Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de Büyük Ortadoğu Projesinin başımıza sardığı belalar var..
BOP sonrası Suriye, Mısır, Libya, Yemen adeta tarumar oldu. Her gün buralarda Müslüman kanı akıyor…
İŞİD, EL Kaide gibi örgütler türedi… İslam’la yakından uzaktan alakası olmayan eylemlerle, uygulamalarla Müslüman’ları başta olmak üzere tüm Ortadoğu’yu canından bezdirmiş durumda…
İslam Dünyasını kana bulayan bu örgütler artık sınırımıza dayandı.
Evet sadece Doğu Türkistan değil, Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer, Musul emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi adı altında gerçekleştirilen yıkımlarla inim inim inliyor.
Tel Abyad’da Türkmenler İŞİD ve PYD zulmü altındadır. Türkistan, Türk yurtları ağlamaktadır…
Suriye Türkmenleri bundan on beş gün önce “Tel Abyad düştü düşecek, PYD güçleri Türkmen köylerini ele geçirdi, 7 km kaldı” dediğinde kimse inanmamıştı…
Bugün maalesef Tel Abyad düştü…
Türkiye kamuoyu bu konuda yeterince hassasiyet göstermelidir. Göstermelidir diyorum, çünkü yeterince hassasiyet göstermiyor. Bu Ramazan ayında yaşanan bu zulümlere kulaklarımızı tıkayamayız, gözlerimizi kapatamayız… Nasıl ki, Mısır’da, Suriye’de yaşanan zulümlere haklı tepkiler gösterilmişti, Türkmen kardeşlerimiz için de aynı tepki hem de fazlasıyla gösterilmelidir.
Türkmeneli eli böğründe, çaresiz, terör örgütlerinin, terörist devletlerin insafına bırakılırsa bunun vebali hepimizin olacaktır.
Bu bir iktidar ve ya muhalefet meselesi değildir. Bu Müslüman Türk varlığına dönük doğrudan doğruya bir soykırımdır.
Doğu Türkistan’da yaşanan budur. Tel Abyad ‘da yaşanan budur. Musul’da, Kerkük’ta Telafer’de yaşanan budur… Tam anlamıyla bir etnik temizlik yaşanmaktadır…
Türk Dünyasının, İslam Dünyasının ve mazlumların sesi olma iddiasındaysak bu iddiamızı ispatlayacak zaman şimdidir.
Sen kendi soydaşlarına sahip çıkamazsan, hiçbir mazluma sahip çıkamazsın. Sözlerin de boş bir kof kabadayılıktan öteye gitmez…
Bizler vatandaşlar olarak ne yapabiliriz diye sorabilirsiniz?
Mitinglerle, protestolarla, dualarla Türk İslam coğrafyasında yaşanan bu zulümlere “DUR” diyebiliriz, nitekim deniyor da. Bu Ramazan sadece oruç tutmakla yetinmeyelim... Çin mezalimiyle Oruç tutamayan Türkistan’a, PYD ve İŞİD zulmüyle yurtlarından edilen Suriye ve Irak Türkmenlerine gönlümüzü, kollarımızı açalım.
“En la’netullahi alez zalimin” (A’raf /44), “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun”…