Zeki Oğuz
Vefasız Şehir
Önce rahmetli Celaleddin Kişmir’in Yeni Konya Gazetesinin 8 Ekim 1953 tarihli sayısında yayınlanan “Konya’nın Nisyan Çukurları” başlıklı yazısından bir alıntı yapacağım.
“Bir gün bütün bu hayhuylar bitecek. Sırası gelen Namdarlar kadar, Hacı Ragıp Efendiler kadar olsun bir nam bırakamadan gidecekler. Onlara bir nisyan çukuru bile fazla gelecektir.
Gerçek ve samimi, kadir kıymet bilir Konya’ya ne vakit kavuşacağız acaba? Bizler bari ölmeden o mesut günleri görsek?”
Namdar Rahmi yüzakı aydınlarından biri. Ölünce Konya sessiz kalır. Ankara’da anma günleri yapılır. Konya yüz çevirir içinden yetişen aydına.
Ne yazık ki Celaleddin Kişmir de o mesut günleri göremeden gitti. O yazıyı yazdıktan günümüze elli altı sene geçmiş, değişen bir şey yok. İhsan Kayseri arkadaşımız örgütlemese yitirdiğimiz değerleri hatırlayan yok.
Yazarlar, şairler, ilim adamları ürettikleri eserlerle öldükten sonra da anılırlar. Diğerlerine ise rahmetli Kişmir’in dediği gibi nisyan çukurları bile fazla gelecek.
Bu şehir, içinden yetişen aydınına, yazarına, ilim adamına karşı eskiden de vefasızmış şimdi de vefasız.
TYB Konya Şubesi 15. yılına girdi. 15. yılında güzel bir vefa örneği göstererek 15 ilim adamı ve yazara onur ödülü verdi. Bu güzel insanlar gelecekte de adlarını saygıyla anacağımız insanlar. Lakin böyle bir törende bu şehrin valisi yoktu, Büyükşehir belediye başkanı yoktu. Kültür AŞ.’den kimse gelme zahmetine katlanmadı.
M. Çıpan kişilik olarak sevdiğim bir insan ama Settar Bey gittikten sonra İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü içine kapandı sanki. Eskiden il kültür müdürleri kültür-sanat adamlarını bir araya getirir, çay içer hasbihal ederlerdi. Birlikte neler üretilebilir, tartışmaları yapılırdı. Unutuldu bunlar.
Ders kitaplarının içeriğini kimler doldurur? Yazarlar, şairler değil mi? Merak ediyorum bu şehrin Milli Eğitim Müdürü Konyalı bir yazar tanıyor mu? İzmir gezilerim sırasında yakından tanık oldum. Okul müdürleri, milli eğitim müdürünün de desteği ile yazarları çağırıyor, öğrencilerin yazarla tanışmalarını sağlıyor, karşılıklı sohbet ortamları yaratıyorlar. Ben birkaç okulda saydam gösterisi yaptım ama o da öğretmen arkadaşların özverisi sayesinde oldu. Okul müdürleri ile tanışma şerefine erişemedim bile. Belki ben okuldan ayrıldıktan sonra müdürlerinden fırça bile yemişlerdir o öğretmen arkadaşlar. Oysa öğrenciler yazarlarla tanışabilseler farklı ufuklar açılacak önlerinde. Okumaya, yazmaya biraz daha heveslenecek gençler. Yoksa bundan mı korkuyor bizim Milli Eğitim Müdürü.
Bildiğim kadarıyla kültür-sanat işlerine bakan bir vali yardımcısı vardır. Daha doğrusu eskiden vardı. M. Fahri Can şehrimizde görevli iken hiçbir kültür-sanat olayını kaçırmazdı. Hiçbir serginin onsuz açıldığına tanık olmadım.
Bu şehir, bu şehrin insanı etliekmeğe gösterdiği kadar vefa göstermiyor aydınına, yazarına, ilim adamına.
Haksız olduğumu gösterecek bir örnek gösterin bana.