M. Ali Köseoğlu
Ya bu aşk yüzünden
Ya bu aşk yüzünden yaşarım ya da öldürür bu aşk
Yine ciğerlerime bol miktarda karbon monoksit çekiyorum; oksijen veriyorum her adımımda…
Hava yine çok kirli…
Ölüme doğru yürüyorum…
O, yaşamın her daim kıyısında…
Vücudunun her yanı yara bere içinde; iş makineleriyle dokunuyorlar benim parmaklarımı değdirmeye kıyamadığım tenine…
İrin fışkırıyor… İğreniyorlar…
Yaralarını sarmak yine bana düşüyor.
-Bu yüzden kaldırımlarda Nurettin Durman şiirleri okuyarak yürüyorum:
“Haydi büyük bulutlarını çağır / Büyük rüzgârlarını / İçimde ateşi şehrin kuşanıyorum /
İçimde müthiş bir hüzün / Ey bakışları zehir olan serenat / Al azgınlıklarını artık / Git şehrimden / Telgrafın tellerine kuşlar konacak.”
-Onlar tükürüyor.
İçimde eski bir acı kaynıyor.
Bir yerlere eksem simsiyah büyüyecek.
Ağıtlar savruluyor volkan gibi…
Depremler, fırtınalar…
Raydan çıkmış bir vagon gibi elleri bırakılmış…
Bu denli çaresiz…
Bu denli hüzünlü…
Benden habersiz yaşıyor, onun için biriktirdiğim hüzünleri duysa kahkahalar atacak…
Yerlerine fahişelerin kartvizitleri saçılmış şehrin saçlarını taramaya çalışıyor turuncu giyinen adamlar…
Kulaklarımı toprağıma dayayıp dinliyorum gelen sesleri…
Gözümden yaşları emerek besleniyor…
Ben bu aşk yüzünden yaşıyorum.
Biliyorum…
Ölümüm bu aşk yüzünden olacak…
Temelli terk edemediği acılardan muzdarip, kronik bronşit…
Geniz akıntısı, mide bulantısı…
Öksürük…
Şiddetli ateş bazen, bazen boğaza çöreklenen gulyabanilere inat…
Bu aşk yüzünden yaşıyorum.
Havası kirli, suyu sert, toprağı çorak diyor birileri…
Ben uğruna Erciyes’i feda edip deli gibi…
Kirli havasından nefeslenip sert suyundan içiyorum…
Kalbimi dayıyorum çorak toprağına…
Onun için atıyor… kalbim… dayanmıyor.
Ve yaşıyorsam, bu aşk yüzünden yaşıyorum…
Meram’dan Alaaddin’e doğru yürürken, orta yerinde şehrin…
Ona âşık bir karınca…
Kışa arpa biriktirmeye mecalim yok…
Şiirler okuyarak geçi(ri)yorum tüm vakti…
yüzünde baharı görüyorum saçların mevsimsiz urgan / gizleyemiyor ayıplarımı içinde kaybolduğum şehir / bana doğru gelişin her seferinde rüya oluyor / her seferinde cehennemî bir aleve dokunuyor kelimelerim.
Şehrin şiirden anlayacağı yok, biliyorum…
Şehrin havalanmak için açacağı pencere de yok.
Bense…
Bütün pencereleri aralayıp sesleniyorum şehre:
Ya bu aşk yüzünden yaşarım / ya da öldürür bu aşk.