yazar-45
Ya Türk Baklavası…
Geçen hafta bu satırlarda Avrupa Türk Telekom sahibi Ali Yavuz’un Hollanda’daki bazı Türk fırınlarının ucuz un kullandıkları, işi ehline yaptırmadıklarından dolayı Türk ekmeğinin kalitesinin düştüğünü yazmıştık. Ve bu gidişatın Ali Yavuz’un gururuna dokunmasından dolayı Türk ekmeği almamakla olayı protesto ettiğini söylemiştik. Yavuz protestoyla kalmayıp ayrıca Fas ekmeğinin propagandasını yaptığını da iletmiştik.
Bu doğrultudaki yazıya beklenmedik tepkiler geldi. Bir çok okuyucumuz olayın üzücü olduğunu ve bir an önce birilerinin bir şeyler yaparak Hollanda’da Türk ekmeğinin kalitesinin düzeltilmesini arzu etmekteydi. Bazı okurlarımız ise, bu işin yani kalitesizliğin sadece fırınlarda değil bir çok sektörde yaşandığını ifade ederek, Hollanda’da yapılan Türk baklavalarından örnek vermişler. Doğru söz karşısında ne söylenir.
Gerçekten bu kalitesizlik, bu işin kolayına kaçma, ucuz adam çalıştırma, işe ehillerin el atmaması sadece ekmek yapımında değil maalesef Türk baklavalarının üretiminde de yaşanmakta. Geçen haftaki yazımızda da ifade ettim. Adam ömründe bir ay bile bir baklavacıda çalışmamış. Ancak gelmiş Amsterdam’ın veya Rotterdam’ın bir köşesine baklava ve pasta salonu açmış. Bu adamın yaptığı veya yapacağı baklava nasıl olur?
Özellikle bayram arifelerinde yapılan ve adeta şıradan yenmez halde olan baklavalar sadece Türk damak zevkine değil aynı zamanda Türk mutfağına zarar verirken, Türklerle özdeşleşmiş olan baklava hakkında da olumsuz bir değerlendirmeye sebep olmaktadır.
Peki hiç mi iyi baklava yapan yok bu Hollanda’da?
Var elbette. Tüm baklavacıları kalitesizlikle suçlamamız mümkün değildir. Mesela Türkevi’nde verilen kahvaltılara getirilen ve Amsterdam Oost- bölgesinde yeri bulunan ‘Gazioğlu Gaziantep’ baklavaları yukarıda ifade ettiğimiz baklava cinslerinden değildir. Gazioğlu baklavalarını zevkle yitebilir, dostlarınıza tavsiye edebilir hatta ziyarete gittiğinizde bir kilo Gazioğlu baklavası ikram edebilirsiniz.
Yıllardır Amsterdam’da baklavacılık yapan bu insanlar kalitelerinden hiç ödün vermediler. Aynı kaliteyi ve tadı uzun bir süre tutturdular. Adeta marka oldular. Durum böyle olunca ağzının tadını bilenler, kaliteyi arayanlar Gazioğlu baklavasını arayıp buluyorlar.
Uzun bir süredir yemediğim Harrison pastanesi baklavaları da kaliteliydi. Şimdi aynı kaliteyi muhafaza ediyorlar mı bilmiyorum.
Evet Türk ekmeği, Türk baklavası derken bu sektörde yaşananları anlatmaya çalıştık. Diğer sektörlerin farklı olacağı kanaatinde değilim.
Sorun herhalde işini yapan insanların o işe inanmamaları, işini ehline vermemelerinde. Uzun vadeli düşünmemelerinde. Her insan her işi yapacak diye bir kural yoktur. O zaman her insan meşrebine uygun, hakkını verebileceği işleri seçmesi gerekmez mi?
Sadece günlük para kazanmak, hırs ve iş yeri sahibi olmak için bilinmeyen işler yapılmamalıdır. Böyle bir mantık uzun vadede sadece kişilere zarar vermemekte. O kişinin ait olduğu kültüre, millete ve gruba zarar vermekte. İnsanlar değerlendirme yaparken, o kişilerin işin ehli olup olmadıklarına bakmazlar. Kim ve hangi kültüre ait olduklarına bakarlar. Dolayısiyle iş yapan ve yapmak isteyen insanımızın çok iyi düşünmesi ve bir işe başladıktan sonra da işin en iyisini yapması gerekmektedir.
Zira işin boyutları şahsı aşmakta ve adeta milli ve kültürel bir sorumluluk olmaktadır. Öyleyse bu sorumluluğun şuurunda olmak gerekmektedir. Günü kurtarmak değil.