M. Ali Köseoğlu
Yakışanlar ve yapışanlar!
40 yılı aşkın süredir Konya Valiliği’nin yanında ayakkabı boyacılığı yapan Ömer Dede’yi oradan kaldırırsanız, dünya değişir. O kaldırım bambaşka bir kaldırım olur…
Ömer Dede’nin müdavimleri ya boyasız ayakkabılarla adımlarlar şehrin sokaklarını ya da bir başka boyacı edinip yollarını değiştirirler.
Ateş Amca’nın yokluğunu Kapu Camii etrafındaki çay ocaklarında hissetmemeye çalışsanız da nafile. Alışverişle işi olmayanların ne işi olacağı yere, sırf Ateş Amca’nın odun ateşiyle ısıttığı çayı yudumlayıp, Uzun Hikâye’yi yahut Çok Sesli Bir Ölüm’ün ilk sayfalarını içine çekenler uğrarlardı.
Şehri şehir yapan şeydir;
Oradaki adam… Oradaki ağaç… Oradaki bina… Oradaki köprü… Oradaki su… Oradaki çeşme…
Her ne ise; çekip attığınızda onun yerine ikame ettiğiniz şey, öncekinden daha başka bir şeyi doğurur…
***
Misal; Konya Valiliği’nin karşısında yapılan kültür havuzu…
British Council tarafından yürütülen ve AB Sivil Toplum Diyaloğu Kültür Köprüleri Programı çerçevesinde Polonyalı sanatçı Joanna Rajkowska’nın tasarladığı havuz…
Şehre yabancıysa bir şey, yabancı kalır…
Sırıtır; bugün gidin bakın, yetkililer bile bakımsızlığa terk etmişlerdir o havuzu.
Oysa her şeyin bir yeri vardır.
Yerini bulan şey, orada ne güzel oturur.
Havuzun varlığı değil, kondurulduğu yerdir bugün sorun olarak karşımızda duran…
Ama artık nedense, yapılacak bir şey de yoktur…
Her şey yerli yerinde güzel, yerli yerinde anlamlı…
***
Ömer Dede’yi yerinden çekerseniz dünya değişir, dedim ya…
Bir de, nereye çekerseniz çekin fark etmeyecek olanlar vardır…
Bugünkü makamlarına bakıp, kendilerini pek güzel yakıştırdıkları o yerden alıkoysanız, ne değişir?!
Yani sanki değişmez desem haksızlık olacak…
Belki o işin erbabına fırsat doğar da, hizmet çıkar…
O adamı o yerden çekseniz, ne iyi olur!
Bu yazıya muhatap olanlar, üzerine oturdukları koltuklara bir baksınlar…
O koltuklar, onları nerelere taşımış?
Onlar, koltuğa ne katmışlar?
Bunu yapmak çok zordur, biliyorum…
Özeleştiri, kibri tavan yapmış kimselerde bulunmaz…
Ona göre, ne güzel yakışmaktadır bu koltuğa…
Oysa… Ne kötü yapışmaktadır…
***
BÖYLE KEYFİYET OLUR MU?
Konya-Ankara Hızlı Tren Hattı’nın yapım işinin ihalesini Yapı Merkezi İnşaat ve Sanayi AŞ, ‘anahtar teslimi’ olarak kazanmıştı… Hızlı tren çok şükür faaliyete geçti.
Fakat doğru gitmeyen şeyler var…
7.7.2010 tarihinde İl Özel İdaresi Genel Sekreter Vekili Osman Günaydın’ın, hızlı tren hattı yapımında hasar gören köy yollarıyla ilgili DDY’ye gönderdiği yazıda şöyle deniliyor:
-Ankara-Konya hızlı tren projesinin uygulamasında tren yolu hat güzergâhının yapımında subbalast-balast yüklü kamyonların ekli yol haritasında işaretlenen yolları bozduğu ve kullanılamaz hale geldiği, köylülerin, idari kurumların ve jandarmanın bu konuda şikâyetlerinin önüne geçilmesi için söz konusu yolların bozulan kısımlarının yüklenici firma tarafından bir an önce yapılması önem arz etmektedir…
Bu yazıdan bir süre sonra -13.10.2010’da- 3. Demiryolu Yapım Grup Müdür Yardımcısı Abdülkadir Demirhan, Yapı Merkezi AŞ’ye gönderdiği yazıda şöyle diyor:
-Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren Altyapı-Üstyapı ve Elektromekanik İşleri kapsamında yükleniminiz dâhilinde subbalast ve balast malzemenin güzergaha taşınması esnasında Polatlı Yolu-Sarıkaya Köy Yolu’nu birbirine bağlayan asfalt yolun bozulduğu ve herhangi bir kazaya mahal verilmeden acilen tarafınızdan yapılması hususunda…
Yazışmalar böyleyken ne oluyor biliyor musunuz?
Hiçbir şey!
Bozulan yollar o günden bugüne yüklenici firma tarafından yapılmadı…
Ve bugün, İl Özel İdaresi ile DDY arasında bozulan yolların ‘idare’ tarafından yapılması için imzalar atılacak…
Yüklenici firmanın ihaleyle aldığı işi yapmamasının faturasını devlet ödeyecek?
Böyle keyfiyet olur mu, diye boş yere sormuyoruzdur inşallah…
Oluyor.
İlgili firmadan, Özel İdare’den ve DDY’den konuyla ilgili makul açıklamalar bekliyoruz. Bugün, şirketin yapması gereken işi devletin sırtına atacakları imzalarla yükleyecek olanlara da feraset tavsiye ediyoruz.
KÜLTÜRÜMÜZ KİMLİĞİMİZDİR
Dün Dedeman Otel’de Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’i kültürel projelerin takdimini yaparken dinledim…
Bugüne kadarki sessizliği yutkunduracak çeşitlilikte…
İnşallah bu çeşitlilik, şehrin ruhuna dokunacak içeriklerde olur ve devam eder…
Nicelikle niteliğin buluştuğu işlere imza atanları, bir anlam ifade ediyorsa biz de alkışlarız.
‘Kültürümüz Kimliğimizdir’ sloganıyla başlatılan bu hareketliliğin takipçisi olacağız.