Haşim Akın
Yaz-Boz Olmamalı
Eğitim camiasının içinde olan birisi olarak bazen bir kısım sorulara cevap vermekte cidden zorlanıyoruz. Okullar açıldı. Derslere tam başlayacakken “TEOG kalkmalı sesi” çınladı. Derken, “bu yıl yapılmayacak” açıklaması sayın milli eğitim bakanımızın ağzından geldi. Yerine ne olacak? Sorusuna bakanlık müsteşarı bu konuda farklı alternatiflerin olduğunu, henüz bir karar verilmediğini ve önümüzdeki günlerde bunu halka da sorarak bir sistem belirleyeceklerini söyledi.
Bu konuda nasıl bir sistem ortaya konulacağını ilerleyen zamanda göreceğiz. İnşallah iyisi olur. Ama bu konuda sadece sınav sistemini değiştirmek yetmiyor. Zira bu toplumda her anne- baba kendi çocuğunu en az Albert Einstein kadar zeki görür. Kerata aslında çok zekidir… Ama bir türlü çalışmıyordur... O iyi bir doktor adayıdır. Olmazsa avukat, mühendis, vali… Hepsi olabilir. Sanayide ara eleman olarak çalışacak çocuklar, bizim bu ailelerin evlerine hiç uğramaz. Aileler; çocukları için elbette çok güzel şeyleri düşünür, hayal eder ve imkânını hazırlar. Buna itirazımız yok. Ama olmayan şeyi varmış gibi göstermek, aslında bizi yanlış noktalara yönlendiriyor.
Siz bırakın TEOG sonrası lise tercihlerini, lise 11. Sınıfa giden öğrenciye sordum: “Hangi bölümü tercih ettin.” “Sayısal…” dedi. “O zaman matematik dersin güzel olmalı…” dedim. “Hayır, zayıf…” dedi. “Matematik dersin zayıfsa niçin bu bölüm?” diye sorduğumda gelen cevap daha acıydı. “Annem öyle istiyor!” Annesine sordum. “Ben kızımın doktor veya diş hekimi olmasını istiyorum.” Dedi. Senin istediğini kızın da istemeli, bu da yetmiyor, onu başaracak kabiliyet ve donanım olmalı.
Şimdi kaldırılan TEOG sınavı sonucunda öğrencilerin kimi, istediği okula yerleşti. Kiminin de puanı istediği okul için yetmedi. Sonucunda da ya çok uzağa veya istemediği okula gitti. Ama hep suçu sisteme attı. Ben böylesi bir durumda bile yaklaşık 150 veliye kayıt kabulü konusunda bir yetkimin olmadığı anlatmaya çalıştım. Kimi anladı, kimi de anlamadan kızıp gitti. Düşünün ki böylesi bir sınav sistemi olmasa… Velilerin eğitime ve çocuklarının geleceğine bu bakışı olduktan sonra nasıl bir yerleştirme yapacağız?
Bazı yerlerde telaffuz edilen mülakat gibi ucube bir şartı inşallah koymazlar. Çocuk, böylesi bir ağır psikolojik baskıda adını bile unutur. Siz bir de onu bu sınava alacaksınız.
Tam biz TEOG tartışmalarına kafa yorarken, ders kitaplarıyla ilgili ilginç görüntüler düştü. Doğrusu bunlar asla hak etmediğimiz acı durumlardır. Başka bir dönemde bile kabulünde zorlanacağımız fahiş hatalarla çocuklarımızın zihni bulandırılmamalıdır. Devlet ücretsiz kitap bastırıp dağıtacak ama içinde bu denli gaflara yer alacak… İlginç doğrusu.
Taşradaki bir eğitimci kadar da olsa konu hakkında malumatım var. Bu yazılan kitaplar bakanlığa teslim edilir, sonra birbirinden bağımsız ve ayrı kurullar tarafından defalarca okunur, incelenir. Bu saldırılar her nereden başlıyorsa acilen çözüm bulunmalıdır.
Bu konuda şu istifa etsin, bu istifa etsin diye bir çağrıda bulanmayı ucuz iş yapmak olarak görürüm. Çözüm, ihmali olanı ve kaçağı bulmaktır. Önce yangın söndürülmeli, bu yangının büyümesine sebep olan amiller acilen kaldırılmalı, ama yangına sebep olan şahıslarında hesabı görülür elbette…
Tüm bu olaylara karşı sessiz kalınır ve hiçbir şey yokmuş gibi kayıtsızlık devam ederse, işte o zaman suyun başındakiler için vatandaş istifa ve çekilme tercihlerini gündeme taşıyacaktır.
Eğitim bu ülkede yaşayan yetmiş milyon insanın hepsini etkilemektedir. Tesadüfe bırakılmayacak kadar da önemlidir.