Yücel Kemendi
Yaz okulları ve şekilleri bozulmuş ağaçlar
Bugün; iki değişik konuda yazacağım.
İlk yazım yaz okulları, ikincisi de şekilleri bozulmuş ağaçlar ve parklar.
Ne alaka, bir yerde yaz okulu, diğer yerde ağaçlar.
Peki siz düşündünüz mü?
Ben bunları yazarken tek ve önemli bir benzerlikten yola çıktım.
İki konunun da geleceğimizle ilgili olması.
Önce yaz okulları,
Kendimi bildim bileli okullar tatil olunca öğrenci velileri “çocuğuma dini eğitimi nerede aldıracağım” arayışına girer. Annelerin ve babaların istediği, “çocuğum dinini öğrensin, Kuran-ı Kerim’i öğrensin, birazda sosyal olsun”
Yıllardır bu konuda en iyi eğitimi de sivil toplum kuruluşları verir.
Anne ve babalarda bu güne kadar, sivil toplum kuruluşlarının siyasi yönüne bakmadan, günün iktidar partisi hayır dese de, çocuklarının kayıtlarını bu tür kurumlara yaptırır ve çocuğuna istediği eğitimi aldırmak için çalışırdı.
Çünkü birçok sivil toplum kuruluşu o yıllarda tüm imkansızlıklara ve yasaklamalara rağmen yaz okulu açar, vatandaşın istediğinin en güzelini verirdi.
Sonra bu kurumlara bu kurumların uzantıları olan özel öğretim kurumları katıldı, onlarda tüm yasaklamalara rağmen çocuklarımızın yaz aylarını dolu dolu geçirmesini sağladı.
Sonra Ak Parti iktidarı geldi,
10 yıllık iktidarının sonunda yasaklar kalktı, Türkiye çağ atladı, her yerdeki değişikliklerden özel eğitim kurumları ve eğitime gönül veren tüm vakıflar ve derneklerde nasibini aldı.
Eskiden iktidar yasaklıyor, malum kurumlar yasaklara rağmen gençliğin yetişmesi için birbiriyle yarışıyordu. Bugün iktidar tüm faaliyetleri serbest bırakıyor, ancak malum kurumlar her şeyi devlete bırakmış sadece bakıyor.
Türkiye deki dejenerasyonu gören başbakan Dindar gençlik yetiştirmek için çırpınıyor ve tüm imkanları seferber ediyor. Ama bizim kurumlardan tık ses yok.
Bende buradan, eleştirileceğimi bile bile soruyorum,
Ne oldu da, çocuklarımızın yaz ayları aldığı o güzel eğitimden vazgeçtiniz, yada sadece sembolik yapıyorsunuz.
Hani bunları Allah rızası için bu ülkenin geleceği için yapıyordunuz.
Hani sizin maddi yönden hiçbir beklentiniz yoktu.
Hani laik devletin okullarında bu eğitim verilemezdi bunları sadece siz verirdiniz.
Bu soruları, hükümet darbelerinde ve 28 Şubat sürecinde bu eğitimden vazgeçmeyenlere soruyorum.
Bu soruları, kritik zamanlarda bile dik duran o günkü Milli Gençlik Vakfı’nın bugünkü temsilcilerine ve onun uzantıları olan özel eğitim kurumu yöneticilerine, adını 28 Şubatın mağdur partisinin logosundan alan özel öğretim kurumu yöneticilerine soruyorum.
Ne oldu da yaz okullarından vazgeçtiniz?
Bu iktidar sizin sinirlerinizi mi aldı? Yoksa Allah rızası yerini, para rızasına mı bıraktı.
Biraz ağır mı oldu? Yok, az bile oldu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük bozulmasını görünce içim kan ağlıyor. Gördüğüm eksikliklerin sadece bir bölümünü yazıyorum.
Bunları da, sorguda bende bir şeyler yaptım diyebilmek için yazıyorum.
Kimse alınganlık göstermesin.
Gelelim Konya’daki ağaçlara ve parklara
Belediyemiz Konya’yı ağaçlarla donattı. Konya içinde yeşil, yerini yeşil içinde Konya’ya bıraktı. Eski yapılan parklar elden geçiriliyor yeni yeni parklar yapılıyor. Şehrin birçok yerine dikilen ağaçlara yeni şekiller veriliyor.
Meram Yeni Yol’da her esen rüzgarda park ve bahçeler çalışanlarını yıkılacak diye seferber eden haftada bir tıraş edilen ağaçlar ve spiral ağaçlar.
Beyşehir yolunda Akyokuş’tan inerken görülen “Semazen ağaçlar”, Kozağaç Parkı’nda ve birçok yerde görülen tepesi kesilmiş “Güdük ağaçlar”, Otogar’da zevkten dört köşe olmuş bir suçlu gibi kafes içine alınmış “köşeli ağaçlar”.
Geçen hafta bu ağaçları ziyaret ettim.
Halinizden memnun musunuz diye sordum.
Hepsi bunları yapanlara dua ediyordu!
Suçunuz nedir dedim,
Hepsi bir ağızdan, GONYA’da yaşamak dediler.
Bunları yetkililere yüz yüze sormak isterdim, ancak “Lale bana, lale devrini hatırlatıyor, lale, zevki ve israfı hatırlatıyor, lütfen yılda 15 gün açan lale sayısını azaltalım yerine Gül dikelim” dediğim için, benim telefonlarıma bile çıkmayan yetkililere ancak buradan seslenebiliyorum.
Lütfen ağaçların şekilleriyle fazla oynamayın.
Lütfen parkları yenilerken üç ağaçtan ikisini yaralamayın.
Lütfen yeniden elden geçen parklara inşaat devam ederken oradaki insanlar ne yapıyor diye arada bir uğrayın.
Lütfen bu konuda uyarı görevi yapmaktan başka hiçbir düşüncesi olmayan bizleri suçlamakla günlerinizi geçirmeyin.
Çünkü çevremiz çehremizdir.