yazar-28
Yeni Bir Sabah…
Cumartesi sabahı Türkiye yeni bir sabaha uyandı. Gece yarısı internetten yayınlanan bir bildiri memleketin kaderini yeniden şekillendirecek gibi.
Bu bildiride her kesimin kendisi için alabileceği bir mesaj, destek veya ihtar olacaktır. Beni en fazla etkileyen ve heyecanlandıran bildirinin sonundaki bölümdü. Ve şöyle diyordu. “Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir…”
Bu ülkede yaşayan ve kendini bu toprağa bağlı, bu vatana bağlı hisseden hiç kimsenin bu cümlelerden alınmaması lazım. Bu cümleler bu milletin uğrunda can verdiği duygulardır.
Bu bildirinin muhatabı bu bildiriye gerekçe hazırlayanlardır, yeni hükümettir. Nitekim Adalet Bakanı da bunu açıklayan sözler etti. Hükümet yanlış tavırlar sergiledi ki bu devleti korumak zorunda olanlarda rahatsızlıklarını belirttiler.
Şöyle geriye doğru bakın ve bu yanlışların neler olduğunu bir gözleyin, bir hesap yapın.
Bence bu bildiriye temel oluşturacak olay Başbakanın “Terör sorunu yoktur, Kürt sorunu vardır” sözüdür. Bu milletin son yirmi yıldır mücadele ettiği, şehitler verdiği terörün asılsız bir temel üzerine oturduğu, devletin sanki geçersiz bir savaş içinde imiş gibi olduğunu Erdoğan tarafından kabul ve ikrar ettiğini gösteriyordu. Bu cümle kabul edilemezdi. Nitekim Başbakanda uyarılınca yanlıştan döndü ama inadından dönmedi.
Kürt sorunu lafı arkasından alt üst kimlik tartışmaları ortaya çıktı. Türk olmak hakaret gerekçesiymiş gibi algılanmaya başladı. Otuz altı etnik gruptan biri Türk’tür lafı gerçekten inanılmaz bir cesaret örneğiydi. Hani adama bir tokat atmışlar. Adam ah sırtım demiş. Yahu demişler tokat attık, sırtına vurmadım. Adam gülmüş arkamda biri olsaydı sen o tokatı atamazdın. Bu ülkede, adı Türkiye olan, Türklerin yaşadığı ülke anlamına gelen tanımda Türk olmayı azınlık saymak, salyangoz satıcılarından daha da cesur olmayı gerektirir. Üstelik buradan sonuç çıkarmadığını veya ipleri gererek azalmaya başlayan toplumsal desteği arttırma yolunu seçtiğini göstermek için AKP son bir aydan beri Kurmayları vasıtasıyla hep bu durumu vurguladı. Türk bir alt kimliktir. Etnik yapılardan biridir.
Sürekli olarak meclis çoğunluklarının ellerinde olmasından dolayı adayı ben seçerim tavrı, mahallenin dayısı pozlarında alaycı ifadeler, balıkçılara sorularak sulandırılan Cumhurbaşkanı makamı artık birilerinin bir şeyler yapma zamanının geldiğini gösteriyordu. Meclis Başkanının “İslamcı cumhurbaşkanı” lafı üstüne tüy dikmek için bekleyenlerin kimler olduğunu gösteriyordu.
Sadece bu manzaraya bakmak, internette yayınlanan bildirinin malumu ilandan başka bir şey olmadığının göstergesidir. İpleri bu kadar germek için gereken cesaret nereden geliyordu bilmiyorum ama güvenilen dağlara karlar yağdığının göstergesi olan açıklamalara dikkatle bakmaları gerek. Rehn tarafından yapılan açıklamaya da fazla güvenmemek gerekir. Her an menfaatleri doğrultusunda çark edebilir.