"Yeni Hayata Merhaba" paneli
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bayezid:"Türkiye'de 1 milyon 400 bin kalp yetmezliği hastası var. Bunların yüzde 10'u, son dönem kalp yetmezliğindedir. Kalp yetmezliği, çoğu kanser türünden daha hızlı ölüme götü
ANTALYA (AA) - Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bayezid, "Kalp yetmezliği, çoğu kanser türünden daha hızlı ölüme götüren bir hastalıktır." dedi.
Muratpaşa Belediyesi tarafından, "Organ ve Doku Bağışı Haftası" kapsamında "Yeni Hayata Merhaba" adlı panel düzenlendi.
Belediye Kültür Salonu'nda düzenlenen panelde, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bayezid, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ve Memorial Antalya Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, organ ve doku bağışıyla ilgili bilgi verdi ve yaptıkları nakilleri anlattı.
Prof. Dr. Bayezid, dünyada ilk nakil denemelerinin "köpekten köpeğe kalp nakli" şeklinde yapıldığını söyledi ve dünyada ilk kalp naklinin aya gitmek kadar ses getirdiğini kaydetti.
Türkiye'deki nakillerin de "köpekten köpeğe kalp nakli" şeklinde denendiğini hatırlatan Prof. Dr. Ömer Bayezid, şunları kaydetti:
"Dünya Sağlık Örgütünün rakamlarına göre dünyada hayatını kaybedenlerin yüzde 30'u kalp yetmezliğinden olmakta. Ülkelerin nüfusunun ortalama yüzde 2'si kalp yetmezliği hastası. Türkiye'de 1 milyon 400 bin kalp yetmezliği hastası var. Bunların yüzde 10'u, son dönem kalp yetmezliğindedir. Hayat kaybına en fazla neden olan hastalık olmakla birlikte kalp yetmezliği, çoğu kanser türünden daha hızlı ölüme götüren bir hastalıktır. Akciğer kanserinden sonra en ölümcül hastalıktır."
Bayezid, kalp yetmezliği hastalarına yardımcı dolaşım cihazları ve yapay kalp nakli uygulamalarına rağmen gerçek anlamda tedavinin kalp nakli olduğunu belirtti.
- Rahim nakli
Dünyada ilk kadavradan rahim, Türkiye'de ise ilk yüz naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan ise damarların birleştirilerek pıhtı atmadan kan akışının sağlanmasının büyük bir buluş olduğunu ve bundan sonra organ nakillerinin başladığını vurguladı.
Kompozit doku nakillerinin organ nakilleri kadar hayati olmasa da yaşam kalitesi bakımından önemli olduğuna dikkati çeken Özkan, kolları olmayan, yüzü tamamen yanmış, nakilden başka çaresi olmayan hastalar olduğunu dile getirdi.
Dünyada ilk yüz naklinin Fransa'da yapıldığını, ilk rahim naklini ise kendilerinin gerçekleştirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Özkan, "Bizim dünyada ilk gerçekleştirdiğimiz rahim naklinde 4 gebeliğimiz oldu ama maalesef bunları kaybettik. Bunları kaybetmemek için çalışmalarımız devam ediyor." diye konuştu.
Organ nakli alan ancak yakınını kaybettiği zaman organ bağışı yapmayan insanlar olduğunu dile getiren Özkan, şöyle konuştu:
"Beyin ölümü sadece ölüm olmakla kalmıyor, onu 1-2 gün yaşatmak için devletin verdiği paranın haddi hesabı yok. 1-2 gün daha hastanızı dayandırıyoruz, kalbini çalıştırıyoruz ama siz de eğer erdemli olursanız, ihtiyaç sahibi birisine bunun kalbini, organlarını bağışlayabilirsiniz diye imkan sağlanıyor. Dünyada beyin ölümü olup da daha sonra hayata dönen hasta yok, binlerce yıldır da olmamış. Zaten bunu döndürdüğünüz zaman tıpta her şey değişir. Öyle bir şey yok, beyin ölümü gerçekleşen hasta ölmüş demektir."
Prof. Dr. Alihan Gürkan ise Türkiye'de organ bağış oranlarının hala düşük olduğunu, canlı vericide insanların tereddüt etmeden yakınlarına böbreğini, karaciğerinin parçasını verebildiğini anlattı.
Nakillerde farklı hikayeler yaşadıklarını belirten Gürkan, unutamadığı bir hikayeyi ise şöyle anlattı:
"2008 yılında ekonomik durumu kötü olan bir baba, 2 kızı da karaciğer hastası bize başvurdu. Babanın da kan grubu uymuyor ama kızlarını yaşatmak için uğraşıyor. Tam kızının birine karaciğer doku nakli planladık, ameliyat günü Gaziantep'ten damdan düşen çocuğun organları bağışlandı. O babadan alacağımız karaciğeri iptal ettik, kadavradan nakil yaptık. 8 ay sonra diğer kızı da fenalaştı. Yine babadan nakil planladık, ameliyat günü belirledik. Bu sırada Kayseri'den 1'i beyin özürlü 3 çocuğu olan bir aile nakil için başvurdu. Anneyi ve özürlü çocuğunu ameliyat masasına aldık. Nakledeceğimiz parçayı anneden çıkardık, sonra özürlü çocuğun kalbi durdu. 45 dakika hayata döndürebilmek için mücadele ettik ama kaybettik. Ortada bir ciğer parçası ve ameliyat masasında bir anne var. Kadının eşine durumu anlattık, o da bağışladı. Küçük kız çocuğunu çağırdık ve anneden çıkardığımız parçayı ona naklettik."
AA
Kaynak: