Zeki Oğuz
YÖRÜKLER 3
İSKAN SORUNU
Ekili arazilerin artması, mera alanlarının daralması gibi nedenlerle hayli sıkıntı çeken göçerlerin başındaki en büyük bela ise orman bakanlığı. Bakanlık ormanlara zarar veriyorlar gerekçesiyle göçerlere büyük bir baskı uyguluyor. Ödemesi zor ağır para cezası kesiyor. Buna karşılık bazı ziraat mühendisleri keçi sürülerinin zararlı değil aksine yararlı olduğunu savunuyorlar.
Yıllar önce Gülnar civarında bir yangın çıkmış, geniş bir alan yanmıştı. Yaşlı bir yörük bu yangına karşı tepkisini şöyle göstermişti.
“Gülnar ormanını yörüğe yasakladılar, ormanı yaktılar.”
Devlet göçerleri iskan etmek istiyor ama bu konuda istikrarlı bir çalışma yürütemiyor. Yıllar önce 86 hane Karaman’a yerleştirildi ama bu göçerlerin aleyhine oldu. Sarıevler denilen mahalle göçerler için açık bir cezaevi oldu. Çünkü çoğu yaşlıların sosyal güvenceleri yok. Gençlere iş imkanı sağlanmadı.
Sarıevlerde görüştüğüm yaşlı yörük Mehmet Gök’ün 25O keçisi, 7 devesi varmış. İskan olunca hepsini satmış.
“Hazıra dağ dayanmıyor, yapabileceğim bir iş yok, sermesefil kaldık burda, diyor. Güvence olarak yeşil kartları varmış sadece. Eşi Helime ile fotoğraflarını çektim. Bütün yörük yaşlıları gibi saçlarına kına yakmış Helime. Yaylaları, konup göçtüğü yılları özleyip özlemediğini sordum ona. Bir mahsunluk çöktü yüzüne.
“Özlemez olur muyum, özledim ya teker kırık, diyerek ayaklarını gösterdi.
Aydıncık taraflarındaki obaları gezerken ilçe tarım müdürlüğünün elemanları göçerler arasında bir anket çalışması yapıyorlardı. Anketin temel sorusu, nereye iskan olmak istersinizdi.
Verilen cevaplar genellikle Karaman, Konya ve Mut’un tercih edildiğiydi. Bu tercihin nedeni bu üç bölgede akrabalarının olmasıydı.
Göçerlerin bir bölümü Karaman Kisecik’i tercih ediyorlar çünkü Kisecik halkının büyük bölümü onların akrabaları. Devlet onlara bu beldede bir yer göstermiş ama daha yerleşim olmadan mahkemelik olmuşlar, şimdi davanın sonucunu bekliyorlar.
Sarıoğlan beldesi civarında yayla alan Musa Yağal ile yaptığım görüşmede, Karaman sarıevlerdeki gibi bir iskanı kesinlikle düşünmediğini söyledi. Onun isteği evinin dışında küçükte olsa bir bahçesi ve hayvancılık yapabileceği bir damın olması. Bunları yapabilmesi için Kisecik uygun bir belde.
GÖÇERLİKTE KADIN OLMAK
Göçerlerde, ayağının üzerinde üzerinde durabilen herkese yapacak bir iş var. Sanırım çok çocuk istemelerinin bir nedeni de bu.
Büyükler sürüleri otlatmaya giderken kuzu ve oğlak sürülerini otlatma işi de çocuklara kalıyor. Küçücük kız çocukları bile bu işi yapabiliyor. Ayrıca çadırın çevresinde kekik toplamak, pınar ya da çeşmeden su doldurup gelmek çocukların işi.
Obada erkek ve kadın eşit konumda. Kaç-göç yok. Kadınlar renkli giysileri seviyorlar. Plastik renkli ayakkabı giyiyorlar. Düğün ve şenlik gibi özel günlerde bu renkli giyim daha da belirginleşiyor.
Göçerlerde yemek çeşitleri fazla değil. Yakın yerleşim yerlerinde pazar kuruluyorsa mevsimine göre çeşit artıyor. Temel yiyecekleri yufka ve değişik süt ürünleri.
Obadaki yaşlı kadınlar gerçek birer halk bilgesi durumundalar. Yaşadıkları ortam bunu gerektiriyor. Bir kadın yerine göre obanın yöneticisi, doktoru, veterineri durumundadır. Çocuk hastalansa ilk tedavisini o yapar. Koyuna, keçiye iğne vurulacaksa o vurur. Malın kırığını sarar, yarasına merhem olur.
Obada yükün büyüğü kadının sırtında. Çadırın temizliği, bakımı, yemek yapma, sağmalların sağımı,sürüyü otlatma, hastalıklı hayvanların bakımı vb.
Bütün bu işlerin dışında boş bir zaman bulunca, çadırın yanına kurduğu ıstarda kilim, çul, çuval dokuyarak obanın ekonomisine katkıda bulunmaya çalışır. Geçmiş yıllarda kara çadırlarını da kendileri dokuyorlarmış ama günümüzde çadır dokuyan pek kalmamış. Bunun yerine hazır almak daha kolaylarına geliyor ama bundan pek memnun değiller. Hazır çadırlar keçi kılından dokunmadığı için yağmuru geçiriyormuş. Kara kıl çadır yazın sıcağında serin olduğu halde bu tip çadırlar çok sıcak oluyormuş.
SONUÇ
Yörüklük etnik bir kimlik değil. Göçer oğuz boylarına verilen bir ad. Bu insanların zorla iskanı yerine kendi hallerine bırakılmaları görüşündeyim. Çağın gelişmeleri bunu onlara zorlayacaktır zaten. Bunun için bu güzel insanları kırmak, incitmek gerekmiyor.
Yörük yaşlıları alıştıkları hayat tarzından kopmak istemiyorlar. Gençler ise yapacakları başka bir iş olmaması nedeniyle iskandan ürküyorlar.
Genç bir yörük kızına sordum, yaşı I6-I7 civarındaydı. Üniversitede okumak ister miydin? dedim.
“Okumak isterdim ama yine bu hayatı yaşamak isterdim, dedi.
Bu isteğe saygıyla yaklaşmak gerekiyor.