M. Mustafa Özdemir
Yürümesin de hakaret mi etsin?
Kemal Bey yürüyüşe başladı.
‘Yollar yürümekle aşınmaz’ sözünü de gündeme getiriverdi..
Masum bir yürüyüş mü?
Yoksa medyada yazıldığı çizildiği kadar oyun içinde oyun olan bir yürüyüş mü?
“-Kemal bey, bir yerlere mesaj veriyor”
“-Yürüyüş çok masum değil”
“-FETÖ’ye hizmet ediyor”
“-FETÖ’cülerin, darbecilerin umudu oldu, sesleri yükselmeye başladı”
türünde çokça değerlendirmeler ve eleştiriler yapılıyor…
İyi de bunlar şaşılacak bir şey değil ki;
Kemal beyin FETÖ’cüleri savunduğu bilinmedik bir şey mi?
Bu memleket CHP’lilerin hendek kazıp ‘Mehmetçik’e kurşun sıkan PKK’lıları, DHKP-C’lileri savunduğunu bile görmedi mi…
***
Öncelikle şunu belirtelim ki; yargı kararları eleştirilebilir, Enis Berberoğlu kararı da eleştirilebilir, tepki gösterilebilir… Kararı haklı bulan da olabilir bulmayan da… At izinin it izine karıştırıldığı, bu dönemde mahkemelerden çıkan kararlara iyi bakmak lazım. Nice kararların arkasından neler çıktı neler…. Ama yargı kararlarına karşı hak arama yolları bellidir.
***
Yürüyerek, olmadı koşarak, olmadı sürünerek hak aranır mı?
Bir kere yasalar çerçevesinde izin almak kaydıyla vs herkes bu hakkı kullanabilir…
Ama bunu koskoca Ana Muhalefet partisinin genel başkanı yapar mı?
Gelişmiş ülkelerde bir örneğini hatırlamıyorum…
Guatemala’da, Madagaskar’da falan oluyor mu onu da bilmiyorum...
Ama ben Kılıçdaroğlu’na saşırmıyorum…
Çünkü fikir ortaya koyma kapasitesinden yoksunsanız ya yürürsünüz, ya hoplarsınız, ya zıplarsınız, kesmezse de hakaretler savurursunuz…
Hem bakılınca Kemal beyde gelişme de var ayrıca…
Hakaret etmek yerine kanlı iç savaş tehditleri savurma yerine yürümeyi tercih etmiş…
***
Bu arada ben çok üzüldüm Kemal bey için!
Niçin?
Çok yalnız bıraktılar Kemal beyi…
Nerede Deniz Baykal, nerede Muharrem İnce?
“Parti içi muhalefet” yok!
Parti için muhalefet en son, referandumda Kılıçdaroğlu’nun yanında durdu.
Herhalde durduklarına duracaklarına pişman olmuşlardır…
***
Bir de benim gözlerim Aylin Nazlı Aka’yı aradı.
Kemal beyin, “Atatürk düşmanları” için bozuk para gibi harcadığı “cevval” kadın Aylin hanımı…
Hani kendini meclis kürsüsüne kelepçelemişti…
Hani, “çözmeyin kelepçelerimi, bırakın beni” diye haykırmıştı…
Atatürk’ün posterini çöpe atanı ihraç edeceğine şöyle cevval kadını partiden attın ya Kemal bey aşk olsun.
Seni koyu Kemalistlere havale ediyorum…
Nazlı hanım yürüyüşte olsa, çok farklı olurdu bu yürüyüşün seyri…
Düşünün Ankara-İstanbul otoyolunun korkuluklarına kalın zincirlerle zincirlediğini kendini…
Daha ötesi ‘Boğaz Köprüsü’ne gelince ayaklarını bağlayıp yüzüstü kendini aşağı sarkıttığını…
Ne ses getirirdi ama…
***
Bir de benim gözlerim CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’u çok aradı.
Hani ‘evet’çileri denize dökecekti ya…
Bilmiyorum katıldı mı yürüyüşe? Katıldı da biz görmedik mi?
Mesela bir de Mehmet Turgay Bilge’yi de çok aradı gözlerim…
***
Malumunuz CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, referandum önce Millete hakaret etmişti. Hem de ne hakaret…
Bu zat, referandum sonuçlarına göre 25 milyon 157 bin 463 kişiyi de bir fiil ölümle tehdit etti.
Aralarında ben de varım…
Tabi bu açıklamasından sonra Hüsnü Bozkurt’un ne “alçak”lığı ne “şerefsiz”liği ne de “ebleh”liği kaldı…
Sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan, AK Partili vekiller, bakanlar, milletvekilleri, il başkanları, mahalle temsilcileri demediğini bırakmadı.
Vura vura boks torbasına çevirdiler adamı…
Bozkurt için ‘kesinlikle kripto AK Partili” diyenler bile oldu.
Oda iyi, ucuz kurtuldu,
25 milyon kişinin Bozkurt’a dava açmış olma ihtimalini düşünün…
1 dakikasını ayırsa 25 milyon dakika yapar!
***
Bozkurt, özür dilemek yerine emperyalizm memperyalizm deyip kıvırmaya çalışsa da olmadı.
Bir kere emperyalizm uymadı.
Türkiye’de “anti emperyalist” kişinin oy vermeyeceği yegane parti CHP’dir.
Emperyalizmden besleniyorsanız da gideceğin “yegane parti CHP”dir.
Zaten Millet de biliyor bunu…
Hele hele son yüzyıldır emperyalizme karşı çetin bir savaş veren bu millet, 1 paket margarine, 1 kilo şekere muhtaç oldu da bu CHP’yi tek başına iktidara getirmedi!
Hüsnü Bozkurt’un ki ağzında “Marllb…” sigarasıyla “Kahrolsun Amerika” şeklinde slogan atmaktan öte bir şey değil…
Bu arada Recep Tayyip Erdoğan düşmanı olmasına karşın Doğu Perinçek de Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşünü “emperyalizme hizmet yürüyüşü” olarak niteledi.
Aynı Perinçek, Erdoğan’ın emperyalizme karşı son kale olduğunu söylemişti.
Bozkurt’tan Perinçek’e haddini bildirmesini bekliyorum hala…
***
Bir de CHP’li Mehmet Turgay Bilge var…
Turgay Bilge, memleket.com.tr’de yer alan CHP’li bir belediye başkanın eşek heykeli açtığı haberin veriliş biçiminden rahatsız olmuş.
Sosyal medya üzerinden hakaret etmiş!
Eşeklerden özür dilemiş ve haberi bu şekliyle vermenin eşeklik mi, gazetecilik mi? olduğunu sormuş.
Yani olabilir haberin veriliş biçimini beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz…
Eyvallah, saygı duyarız…
Ama hakaret edemezsiniz…
Turgay Bilge, Hüsnü Bozkurt’a verdiği destekle gündeme gelmişti.
Yıllardır aday adayı olur bir türlü vekil olamadı. Sonra da Kılıçdaroğlu’na bayrak açtı…
Bilmiyorum bunun ezikliğinden mi kaynaklanıyor?
Yoksa Kılıçdaroğlu’nun CHP’den artık gitmeyeceğini anladı da dikkatini çekmek, gözüne girmek için mi böyle yapıyor?
***
Öncelikle şunu belirteyim ki; eşeklerden özür dileyen Mehmet Turgay Bilge’nin “Eşeklerle olan hukukuna, muhabbettine” biz bir şey diyemeyiz!
Şimdi ben de soruyorum;
Türk Milletini ‘Yunan’a benzetip denize dökmekten bahseden, ölümle tehdit eden Bozkurt’a destek vermek; siyasetçilik midir yoksa soytarı dalkavukluğu, soytarı şebekliği midir?