Salih Sedat Ersöz
27 Şubat’tan 5 Mart’a…
27 Şubat ile 5 Mart tarihleri arası, gerek ülkemiz gerekse Konya’mız açısından unutamayacağımız ve de unutmamamız gereken üç önemli olayın yaşandığı tarih aralığıdır.
Siyaset sahnesine atıldığı 1969 yılından vefat tarihine kadar, Türkiye’de “Önce Ahlâk ve Maneviyat” bayrağını dalgalandıran, şuurlu bir gençlik yetiştirmede birinci derecede rol oynayan, görev aldığı çeşitli hükümetlerde ve Başbakan olarak bulunduğu süre içinde ülkemize çok hayırlı hizmetlerde bulunan, Türkiye’nin yolunu batıcılık istikametinden tersine çevirerek ülkenin kaderini değiştiren büyük lider Necmettin Erbakan hocamızı anmak ona yapılacak en büyük vefa örneğidir.
Yine, Konya’mızda ahlâk ve maneviyat esasına dayalı dindar bir halk kitlesi ile şuurlu bir genç neslin yetişmesinde büyük emeği olan, gerek Kapu Camii vaazları gerekse özel sohbetleri ile dini hizmetini hayatı boyunca aralıksız sürdüren ve “Sultan’ül Vaizin” ünvanını almaya hak kazanan Tahir Büyükkörükçü hocamızı vefat tarihi olan 5 Mart’ın yıldönümünde hatırlamak da, ona yapılması gereken vefanın bir gereğidir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız; ülkemizin yetiştirdiği çok nadir şahsiyetlerden ve belki de 1 asır da bir ortaya çıkabilecek ender devlet adamlarından biridir. Türkiye’yi saran batıcılık hastalığı ve sömürü düzenine karşı adeta suyu tersine akıtma mücadelesi veren Erbakan hocamız; tek başına siyasete atıldığı 1969 yılında kendisi için söylenen, “tek çiçekle bahar olmaz, bir kişi tek başına ne yapabilir ki?” sözlerine “evet tek çiçekle bahar olmaz ama her bahar tek çiçekle başlar” diye cevap vererek yılmak bilmeyen mücadelesi, bitmez tükenmez azmi ve enerjisi sonunda, açtığı Milli Görüş Bayrağını zirveye dikmiş, bu uğurda canlarını vermeye hazır milyonlarla ifade edilen bir kadro yetiştirme başarısını göstermiştir. Bu durum dünya üzerinde çok az kişiye, ülkemizde de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra sadece merhum Erbakan hocamıza nasip olan müthiş bir olaydır.
Siyasi hayatında kurduğu 4 partisi kapatıldığı, hapishanelere atıldığı, çeşitli darbelere maruz kaldığı, ülkeye İslami bir düzen getirme suçlaması ile hakkında davalar açılarak yargılandığı, siyasi yasaklı hale getirildiği ve nice çileler çektiği halde bir türlü bitirilemeyen, yıldırılamayan, çökertilemeyen Erbakan’a son ve en büyük darbe 28 Şubat 1997 tarihinde vuruldu.
Başbakanlığı döneminde kısa sürede yaptığı efsane hizmetler, ülkemizin büyümesini ve gelişmesini istemeyen dış güçler ile onların içerideki uzantıları olan sömürücü güçleri harekete geçirmiş ve tarihe post modern darbe olarak geçen 28 Şubat tezgâhlanmıştır. Bu darbe sonunda hükümet düşürülmüş, Refah Partisi kapatılmış, Erbakan tekrar siyasi yasaklı hale getirilmiş, hakkında yine davalar açılmış ve böylece fiili olarak aktif siyasi hayatı sona ermişti.
Erbakan hocamız, Türkiye’de sadece siyaset alanına değil sosyal, ekonomik ve kültürel alanlara da damga vurmuş, ülkemizi her yandan saran bozuk sisteme karşı yıllarca mücadele etmiş ve İslami şuurda olan büyük ve kalıcı bir nesil yetiştirmede en büyük kazanımı sağlamış ve bu kazanımını yine kendisinin yetiştirdiği kadrolara emanet ederek 27 Şubat 2011 tarihinde Rabbine kavuşmuştur.
İslâm’ın tümüyle hayatımıza hâkim olması yolunda ömrünü harcayan Erbakan hocamızın vefatından 6 gün sonra, hayatını İslâm’a hizmet yolunda tüketen muhterem Tahir Büyükkörükçü hocamızı da ebedi âleme yolcu etmiştik.
Kendisini tamamen ilim ve irfana adayan, bu uğurda çilelere ve güçlüklere aldırmadan durup dinlenmeden büyük gayret gösteren, tebliğ ve irşad görevini hiçbir şartta terk etmeyen, gönüllere hitap eden etkili vaazları ile Konya’mızda bir yıldız gibi parlayan, ismi gibi cismi de Tahir olan muhterem hocamız; yüksek ilminin yanında ahlâkıyla, düzgün ve tavizsiz İslami yaşantısı ile, hâliyle, kâliyle ve cesareti ile Peygamberlerin varisi olduğunu bütün âleme ispat etmiş örnek bir kişiliktir.
Kendisini tamamen donattığı ilmini, vaaz ve konferanslar yolu ile yüksek hitabet gücü, fesahat ve belâğatı ile insanlara aktaran ve dinleyicilerini bazen cûşa getirerek kaynatıp coşturan bazen ruh ve gönül dünyalarına seslenerek binleri bir anda bambaşka âlemlere götüren, bazen de topluluğu gözyaşlarına boğan Tahir hocamız böylece gönülleri ilmek ilmek işleyerek tek amacı olan toplum hayatında İslam ahlâk ve faziletinin hâkim olması yolunda canla başla çalıştı ve bu uğurda dile kolay tam yarım asrını verdi.
Hedefleri ve gayeleri aynı olan bu iki muhterem hocamız, 1980 den önce bir dönem beraber siyasi faaliyette bulunmuşlar ve 1980 askeri darbesinden sonra da, İslami düzen kurma suçlaması ile hapishane arkadaşlığı yapmışlardı.
Bu iki muhterem merhum hocamızı yakından tanımak, ellerinden öpmek, konuşmalarını ve özel sohbetlerini dinlemek bendeniz için en büyük bahtiyarlık olmuştur. Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Rabbim cennetinde buluştursun İnşallah… Mutlu yarınlar efendim.