Derviş Argun
28 Şubat Zulmü Devam Ediyor!
Benim de Konya Şube başkanlığını yaptığım MAZLUMDER olarak çok sayıda kişi ve kurumun desteğiyle 2018 yılı boyunca 28 Şubat mahpuslarının halen devam eden mağduriyetlerinin giderilmesi için Türkiye genelinde cezaevi ve adliye önlerinde, meydanlarda ve dernek binalarımızda haftalık ve aylık toplantılar düzenledik. 28 Şubat'ı ve açtığı hasarları anlatmaya çalıştık.
Bu süreçte mağdurları dinledik, basın açıklamaları yaptık. 2019 yılında da bu taleplerimizi dillendirmeye devam edeceğiz. Her bir eylemde, “28 Şubat siyasi yargı kararları iptal edilsin!” ve “28 Şubat mahpusları derhal serbest bırakılsın!” talebini dillendirerek halen devam eden zulmün sonlandırılması çağrısında bulunduk.
Yeni bir yıla girmemize rağmen bir takım istisnalar dışında bu konuda herhangi bir adım atılmadığı gibi, gündeme gelen af ya da şartlı tahliye indirimi mahiyetindeki düzenlemelerde de 28 Şubat mahpuslarının kapsam dışı bırakıldığını gözlemledik. Oysa bir af çıkma ihtimali varsa bu ihtimalin tek hizmet edeceği kesim paralel yargı kararlarıyla hukuksuz bir şekilde mahkum edilen 28 Şubat'ın İslamcı siyasi mahkumları olmalıydı.
Teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemimize oturan 28 Şubat Darbesi halen insan öğütürken, 20-25 yıllık mahpusların aileleri cezaevi yollarında süründürülürken, çocuklar babasız büyümek, anneler çocuklarına hasret bir ömür sürdürmek zorunda kalırken bir yılı daha geride bırakıyoruz. Acılar yıl yıl katmerleşmekte ve büyüyerek taşınamaz bir hal almaktadır. Buna rağmen hükümetin bu konudaki duyarsızlığı can acıtıcı boyuttadır.
90’lı yıllardan bugüne, Türkiye ve dünyada çok şey değişmiş, rejimler yıkılıp rejimler kurulmuş, heyecan uyandırıcı devrimler ve halk hareketleri yaşanmış, işgaller ve darbelerle toplumlarımız baskılanmaya ve son yaşadığımız darbe girişimi ile 28 Şubat tekrar hortlatılmaya çalışılmıştır. Bütün bu değişimler karşısında değişmeyen bir zulüm olarak yargıdan kaynaklanan zulümler devam etmiştir. Oysa 28 Şubat'ın en esaslı ayaklarından birisini yargı oluşturmaktaydı ve esas kıyım yargı üzerinden yapılmıştı.
Defalarca vurguladığımız üzere kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan bu insanların ve ailelerinin hak taleplerine kulak vermek ve gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta yargı, iktidar ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir. Bu görev insani olmanın ötesinde hukuki bir mecburiyet de taşımaktadır.
28 Şubat’ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi; 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi; brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerinin artık son bulması gerekmektedir.
Bir MAZLUMDER şube başkanı olarak, dahası bir insan olarak,
-28 Şubat siyasi yargı kararları iptal edilsin!
-28 Şubat mahpusları derhal serbest bırakılsın!
-28 Şubat sürecinde hukuksuz bir biçimde gasp edilen tüm haklar iade edilsin!
Talebimizi bir kez daha vurguluyor ve bu acının daha da büyütülmeden çözülmesi gerektiği gerçeğini hatırlatıyor, bu vesileyle 28 Şubat post modern darbesinin en özel mağduru olan, dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'ı da ölüm yıldönümü olan bu günlerde rahmet ve minnetle anıyorum.