Aklanması lazım

Aklanması lazım

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bir ülkenin başbakanı şaibeyle yola devam edemez, aklanması lazım" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samanyolu Haber Televizyonu'nun canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. 

"Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve birçok insan tahliye oldu. Dün eski istihbarat müdürü 'İlker Başbuğ'un, Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasını, Oda Tv soruşturmasını bizzat başbakan istedi' dedi. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Doğrudur. Gazetelere telefon ettirip yazarları attıran bu değil miydi? Televizyonlara telefon edip, 'şu programları kaldırın, 'Yaşar Nuri Öztürk'ün programı nedir, niye onu çıkardınız' diye kızan o değil miydi? Oydu. Ne olacak, İlker Başbuğ'u da almıştır, 'tutuklayın bunu' demiştir. Demiyor muydu ben bu davaların savcısıyım diye? O söylüyordu, ben söylemiyordum ki. 'Davaların savcısı benim.' Tutuklama isteğinde kim bulunur? Savcı bulunur. O da zaten kendisi söylüyordu, 'ben bu davaların savcısıyım' diye. Sonra kamuoyunun tepkisi üzerine timsah gözyaşları dökmeye başladı. 'İlker Başbuğ'un tutuklanması doğru değildir.' Peki doğru değilse neden tutuklanmasına izin verdin? Neden hemen bir yasa getirmedin, yasa çıkarmadın, Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmasını sağlamadın? Yapabilir miydi? Yapabilirdi. Ama yapmadı. Neden? Çünkü tutuklanmasını o istiyordu da ondan. Şimdi gerçekler ortaya çıktı. Kim bilir bizim daha bilmediğimiz daha ne gerçekler ortaya çıkacak."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığını açıklamasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Zaman zaman yurttaşların aklına şu soru geliyor: 'Bu hükümet gitti, CHP gelirse istikrar bozulur mu?' Niye bozulsun?" dedi.

Bağış'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları

Yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ettiğini, uluslararası anlaşmalara imza attığını, devletin çıkarlarını koruduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse benim hakkımda 'şu yolsuzluk yapmıştır' dememiştir. Cumhurbaşkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu'ndan tutun Başbakanlık Teftiş Kurulu'na kadar, TBMM KİT Komisyonu'ndan tutun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı teftiş kurullarına kadar hiçbir raporda, 'Kılıçdaroğlu yolsuzluk yaptı' dememiştir. Diyemez de zaten. Niye desin? Boğazdan aşağı haram lokma inmedikten sonra ne diyecekler?" ifadesini kullandı.

"Meydanlarda CHP ile ilgili 'dinle sorunu olan bir parti' imajı çiziliyor. Dün akşam da bir bakanla ilgili Kuran-ı Kerim ayetleri konusunda bir ses kaydı yayımlandı. Ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Bizim partimizin temel bir kuralı vardır; dinin siyasete alet edilmesini doğru bulmayız . Çünkü din Allah ile kul arasındaki manevi duygudur, o araya bir siyasetçinin girmesini doğru bulmayız. Herkesin inancına, kimliğine saygı gösteririz. İnancı, mezhebi ne olursa olsun bu ülkede yaşıyorsa yurttaşlar arasında ayrım yapmayız. İnanca saygının özünde insana saygı yatar. Dün akşamki ses kayıtlarını ben de dinledim. Kuran-ı Kerim'le alay ediliyor. Üzülerek söylüyorum ama böyle. Bakara Suresi, 'makara' olarak adlandırılıyor. 'Ben her cuma, Google'dan bulurum bir ayet, onu sallarım' diyor. Kim söylüyor bunu? Egemen Bağış. Allah aşkına ben merak ediyorum, herhangi bir CHP'nin ilçe başkanı bunu söyleseydi, şimdi Türkiye'de yer yerinden oynamıştı. Erdoğan, meydan meydan gezmişti, 'bunlar din düşmanıdır' demişti. Şimdi ben Erdoğan'a sormak istiyorum; Sen bu Egemen Bağış'ı ne yapacaksın? Hem rüşvetten yargılanacak, hem de bakın dini nasıl kullandıklarını hep beraber görüyoruz. İstismar ediyorlar. En temel, en manevi ki bir insanın hayatındaki en temiz alandır iman. İmanla yalan bir arada olmayacağına göre... Peygamberimiz, 'imanla yalan bir arada olmaz' diyor. O zaman bunları nereye koyacağız? Hangi sınıfa koyacağız bunları?"

Seçimler aklanma aracı değil

"Her şeyi yapıyorlar iktidarda kalmak, keselerini doldurmak, köşeyi dönmek için" iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Emin olun yurt dışına kaçmaktan başka bunun başka çaresi yok. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz. Yargılanacak bu, bunun kurtuluşu yok. İhaleye fesat karıştıran bu. Bakın bir iş adamı için telefon açıyor; Adalet Bakanına 'onun mahkum olması lazım' diyor. Sen hakim misin? Bu söylenecek şey mi? Hani adalet? Adaleti o mu dağıtacak, mahkeme mi dağıtacak? İhale verdiği birisine, 'bana dilekçe ver' diyor, 'biz o ihaleyi iptal edelim' diyor. 'Biz başvurmadık' diyor, 'olsun, sen dilekçe ver' diyor ve iptal ediyor onu. Bunun adı ihaleye fesat karıştırmak ve çok ağır suçtur. Kendi sesinden, zaten inkar da etmiyor. Bir ülkenin Başbakanı ihaleye fesat karıştırır mı? Yazık, günah değil mi bu millete? Ama yapıyor. Onun için bunun kurtuluşu yok. 'Ben seçimlerde oy alacağım, aklanacağım.' Hayır efendim. Seçimler aklanma aracı değildir. Aklanacaksan mahkemeye gideceksin, adam gibi yargılanacaksın. 'Ben aklandım' diyeceksin." 

Kılıçdaroğlu, "AK Parti'nin üç dönem kuralı var. Bunun kaldırılacağı, Başbakan Erdoğan'ın devam edeceği, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir yol haritası oluşturulacağı konusunda... Bunu nasıl görüyorsunuz?" sorusuna karşılık, şöyle konuştu:

"Üç dönem kuralını değiştirebilirler, onun sinyallerini vermeye başladı. Bu, ne demektir? Cumhurbaşkanı olmaktan umudunu tümüyle kesti.  Zaten olamaz. Şaibeli bir adamdan cumhurbaşkanı olur mu Allah aşkına? Aklanmamış bir insandan cumhurbaşkanı olur mu? Şunu yapar, gider 'ben Yüce Divan'da yargılanmak istiyorum' der. Biz vereceğiz önümüzdeki günlerde, Erdoğan için de soruşturma komisyonu kurulmasını isteyeceğiz. Onun da aklanmasını isteyeceğiz. Bir ülkenin başbakanı şaibeyle yola devam edemez, aklanması lazım. Yüce Divan'da yargılanır, beraat eder, gelir, cumhurbaşkanı mı olacak, başımın üzerinde yeri var. Yeter ki aklansın. Hiç itirazım olmaz. Ama 'hayır ben bu halimle gideceğim.' Bu halinle sen bu ülkede cumhurbaşkanı olamazsın."

Cumhurbaşkanlığı makamı derin yara aldı

"Cumharbaşkanı Abdullah Gül hakkında ne düşünüyorsunuz, son dönemde bazı imzaladığı yasalar çok tartışıldı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu,  "Ben sayın Gül'ün cumhurbaşkanı olarak iyi bir performans çizdiğini kanısında değilim. HSYK'nın Anayasa'ya aykırı olduğunu o da çok iyi biliyordu. Ama imzaladı. Parlamentoda ettiği yemin neydi? 'Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' Bu yemini eden kişi o yasayı imzalayamaz. Bence büyük bir prestij kaybına uğradı, çok büyük ama. Cumhurbaşkanlığı makamı derin bir yara aldı. Doğru bir şey yapmadı" cevabını verdi.

"Cumhurbaşkanı Gül'ün adaylık için adı gündeme gelse ne düşünürsünüz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Başka birinin cumhurbaşkanı olmasını isterim. Herkesi kucaklayan, partizan kimliği öne çıkmamış, partici kimliği çok öne çıkmamış, bütün yurttaşları seven, sayan bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını isterim" değerlendirmesinde bulundu.

"Herhangi bir siyasi partide siyaset yapmamış, ya da bir partiyle ilişkisi olmamış biri mi olmalı diyorsunuz cumhurbaşkanı?" sorusuna karşılık ise Kılıçdaroğlu, "Evet, böyle birisinin olmasını ben çok arzu ederim" dedi. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir aday mı göstereceksiniz?" sorusuna, "Niçin olmasın?" cevabını verdi.

Türkiye'nin karanlık işlerde ne işi var?

Kılıçdaroğlu, "Başbakan danışmanı ve THY'de bir yetkili olduğu iddia edilen kişilerin ses kaydı çıktı. 'Nijerya'ya silah taşındığı' anlaşılıyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Vahim bir şey. Silahı gönderen hükümet. THY kendi kendine göndermez" diye konuştu. 

İstanbul'da açık minimize edildi

Gazetelerde, "Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne saldırı olacağı" yönünde haberlerin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Seçimlerden önce orduyu Suriye'ye sokmak isteyebilir. Buradan Genelkurmay Başkanına seslenmek isterim, Türkiye'yi maceraya sokmayın. Hele hele şaibeli bir başbakan varken. Hele hele bu ülkenin genelkurmay başkanını terörist olarak içeri atmış bir kişi varken. Oraya herhangi bir saldırı yok ama bir provokasyon olabilir. Erdoğan, orduyu oraya sokmak isteyebilir. Herkesin çok dikkatli olması lazım. Türkiye'nin maceraya ihtiyacı yoktur. Ortadoğu bataklığına Türkiye'nin girmeye hakkı da yoktur, yetkisi de" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Dinlemeleri, 'devlet içindeki paralel yapı yapıyor' deniyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna karşılık, "Zaten bir paralel yapı var devletin içinde. Başında Erdoğan, altında dört bakan, altında genel müdürler, altında yolsuzluk yapan iş adamları. Zaten bunlar paralel. Yasal mı bunlar? Hayır yasa dışı. Erdoğan da aile boyu" iddiasında bulundu.

Fezlekeler

"CHP'nin önderliğinde fezlekelerin parlamento gündemine gelmesi için bir girişim oldu. Ama fezlekelerin üst yazısının detayları okunmadı. Ne olacak şimdi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sanıyorlar ki bu fezlekeler orada okunmayınca halk bunları öğrenmeyecek. Onların bütün arzusu o. 'Fezlekelerin içeriğini en azından seçime kadar halk öğrenmesin.' Bunu istiyorlar. Ben merak ediyorum, parlamentonun görevi yolsuzlukları örtmek midir, yolsuzluklarla mücadele etmek midir? Biz bu parlamentoya 'Gazi Meclis' diyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşını veren Meclis'tir, bu Meclis. Yedi düvelle savaşırken parlamento kapanmadı. Gücünü milli iradeden aldı, şimdi Gazi Meclis'in içine yolsuzluk yapanların gelip oturmalarını biz içimize sindiremiyoruz. Kimse kusura bakmasın ama parlamentoda hırsız olmaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen olmaz, kul hakkı yiyenin parlamentoda ne işi var. Bunlardan milletvekili mi olur? Bunun için mücadele ediyoruz, AKP kapatmaya çalışıyor. 'Millet duymasın.' Sadece Türkiye'deki değil, emin olun, gidin Fransa'ya, İngiltere'ye, Japonya'ya, Papua Yeni Gine'ye... Türkiye'de ne olup bittiğini herkes biliyor. "

"Efendim, Bakanlar soruşturma komisyonu kurulması için dilekçe vermişler" diyen Kılıçdaroğlu, "Niye bugün Meclis'e gelmediler. Gelselerdi, kürsüye çıksalardı. 'Fezlekeleri açın, milletvekili öğrensin. Bizim alnımız ak...' diyebilirlerdi, ama demediler. Sadece dilekçe vermişler, onu da biz bilmiyoruz, verip vermediklerini. Öyle bir açıklama geldi" değerlendirmesini yaptı. 

Ses kayıtları

"Ses kayıtları montaj mı? Kafanızda çekince var mı?" sorusuna  Kılıçdaroğlu, "Hiç bir çekince yok" yanıtını verdi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ın görüşmeye ilişkin TİB kayıtlarını açıkladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, bu kayıtların Türkiye ve yurt dışı dahil en az 5 yerde olduğunu söyledi.

Başbakan'a bu sesleri incelenmesi için "Uluslararası bir kuruluşa gönder"çağrısı da yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gönderdi mi? Göndermedi. Bir ülkenin başbakanı böyle bir töhmeti taşıyamaz" görüşünü dile getirdi.  

Kendi ağzından itiraf etti

Başbakan Erdoğan'ın, "Kriptolu telefonları da dinliyorlar" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, bunu söylerken, "Oğluyla yaptığı görüşmeleri kriptolu telefonlarla yaptığını ve bunların dinlendiğini" kendi ağzından itiraf ettiğini ileri sürdü. 

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın da "Ses kayıtlarını sızdıranları tespit ettik" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Demek ki doğru. Bakın ayrı ayrı gerekçe söylüyorum, bunların tamamı doğru. Erdoğan, bu yükün altında kalamaz, ayrılması lazım. İstifa etmesi lazım" ifadesini kullandı.  

Türkiye'de bugüne kadar çok sayıda yolsuzluk operasyonu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ancak "Türkiye'nin ilk kez devletini soyan bir hükümetle tanıştığını" savundu. 

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Yurt dışından TÜRGEV'e 100 milyon dolar para geliyor, bunu da sordum. Erdoğan'a sordum, bu parayı senin oğlunun vakfına kim gönderdi arkadaş? Niye gönderdi. Çocuk Esirgeme Kurumu var, göndereceksen oraya gönder, ÇYDD var oraya gönder. Neden bu hükümetten ihale alanlar senin oğlunun vakfına gidip mecburen bağış yapıyorlar. Bu ülkede başka bir kuruluş yok mu? Neden Bilal? Ve aile boyu. Devletin aile boyu soyulduğu bir sistemi gördük biz. Hiç alışık olmadığımız bir sistem. Emin olun önümüzdeki süreçte göreceksiniz Hollywood bunun filmini yapacaktır. 'Bir hükümet, bir devleti nasıl soyar.' Bunu yapacaktır. Biz buna tanık olduk çünkü."

Kılıçdaroğlu, nereden gelirse gelsin darbelere karşı olduğunu da söyledi. Kılıçdaroğlu, bazı gazetecilerin işten atılmasıyla ilgili ses kayıtları iddialarına ilişkin ise "İnsan vicdan taşıyorsa bir başka kişinin ekmeği ile oynamaz" yorumunu yaptı.

Üç beş fayans kırıldı, ona üzüldü

Gezi Parkı odaklı gelişmelere ve buradaki can kayıplarına değinen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın burada hayatını kaybeden gençlerin ailesine başsağlığı dilemediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Üç beş fayans kırıldı ona üzüldü, hayatı para üzerine. Anlamakta güçlük çekiyorum" dedi.

"Ekmek almaya giden Berkin Elvan'ın başına isabet eden gaz fişeği ile hayatını kaybettiğini" dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hükümetin görevi o çocuğu öldürenleri bulup, mahkemenin önüne çıkarmak. O çocuğu terörist ilan etti, meydanlarda da yuhalattı. Ölen kişinin arkasından kötü söz söylemek Müslümanlığa yakışır mı?" ifadesini kullandı.

Burak Can'ın babasıyla telefonda konuştuğunu ve üzüntüsü dile getirdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde aileye taziye ziyaretinde bulunacağını da kaydetti.

Kaynak:Haber Kaynağı