Alem buysa, feministim elhamdülillah!
Hakkın olanı almak Rabbin emrettiğinin hırsızı olmak değildir!
Hah ha hay!
Madem erkeğin yaka paça işlerine bakıp aynı zamanda evin ağırlıklı pinpon topu haline getirilen kadının hakkını kalemle açınca feminist yazar oluyoruz, hay-hay kabul ediyorum! Madem Doğu ve Batı kadını arasında ikircikli mekik dokuyan zaaflarına dolgun erkeğin hormonal hatalarını yazınca feminist kadın oluyoruz, kabul ediyorum!
Madem Allah’ın imam nikâhını umumun kahvaltılık aşklarına dönüştüren cinsiyetin kemirdiği kadınların boynunu göğe kaldırınca aykırı feminist oluyoruz, kabul ediyorum! Ve madem laik züppelerin görmek istediği başörtülü kadın tipini cilalayan aşk mühendisi adamları eleştirince feministliğin dibine vurmuş oluyoruz, onu da kabul ediyorum!
Yine bugün, laik züppelerin, temizlik şirketlerinin başı bağlı merdiven solisti olarak görmek istediği başörtülü kadınları evlerine terk eden muhafazakar tipleri kalemimle taşlayınca kağıdın feminist taşeron olarak anılacaksam ben böyle anılmayı şeref bilirim…
Dikkat ederseniz, zihniyetlerine kükrediğiniz laik erkeğin dışladığı kadın tipini siz de zaaflarınızın izbeliğine terk ettiniz… Hiçbir farkınız yok! Yine dikkat ederseniz, başörtülü kadını çekirdekten ilk dışlayanlar, zamanında meydanlarda yumruk açıp “başörtüsüne özgürlük” diye bağıranlardır! Ne oldu size?
Bakın kadın-erkek eşitliğini konuşmuyoruz! Bu damar çok şırınga yedi, bunu geçelim! Kadının uğradığı haksızlığın boyutlarını Müslüman’ca hesaplıyoruz. Bugün, “kız çocuğu doğuruyor^” diye üzerine kuma postu serilen kadının onurunu konuşuyoruz. Bugün, nefsini bastırmak için eşine ikinci eşi kendi elleriyle bulan gafil kadınların mobil evliyalığa soyunuşunu eleştiriyoruz.
Bugün, başına taktığı örtüyü sadece beyin tokası olarak gören aynası kırık kadınların onursuzca dağıttıkları evliliklerin hesabını soruyoruz! Muhafazakâr kadının da erkeğin de din sarmalında fire veren cinsiyetler olduklarını yazıyoruz!
Allah’ın erkeğin fıtratı üzerine bize bağışladığı ayetlere ters köşe fetvalar vermek ne haddimize yakışır ne de kalemimize! Lakin bunu söylemem, beş dakikalık bile olsa haksızlığa uğrayan kadının saniyelik paratoneri olmayacağım, anlamına da gelmez..
Erkek uğradığı haksızlığın hesabını, omuzlarını duvarlara vura vura soruyor da niye kadın boynunu göğe eğimli kaldırınca “kadınlığını bil” yaftasından bir duvar örülüyor bunu sorguluyoruz!
Kadınlar da bir tuhaf vakar kavramıyla başı boş sessizliği karıştırıp kendilerine fazlalık rol biçerek gereksiz bir mazbutluğun çobanı oluyorlar. İyi de neden? Hakkın olanı almak Rabbin emrettiğinin hırsızı olmak değildir!
Eğer feministliğin raconu erkeğin hakkından gelmekse, bu erkeğin uğrattığı haksızlığın hakkından gelmek demektir Feride için tabii! Duygusal laflar edip gözyaşıyla ense ıslatacak kadar romantik olamadık şükür!
Esra Elönü - Haber 7