Alkan: Fethullah Hoca'nın dediğini yaptım
Ünlü yönetmen, yapımcı ve oyuncu Hamdi Alkan Kehkeşan Dergi’nin Eylül sayısına verdiği röportajda oldukça ilginç açıklamalarda bulundu.
Televizyon dünyasına birbirinden başarılı ekran yüzleri kazandıran, özellikle Arka Sıradakiler dizisi ile 5 sezondur Türk halkının gönlünde taht kuran, birçok yapımda emeği bulunup hem oyunculuk hem de yönetmenlik tecrübesini aynı anda tadan ünlü komedyen Hamdi Alkan, özel yaşamı, koleksiyonerlik tutkusu, TV dünyası ile gündemdeki gelişmeler ve daha birçok önemli konuyla ilgili Samanyolu TV’nin dergisi Kehkeşan Dergi’ye verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu.
Tiyatroyla buluşmanızdan biraz bahsedebilir misiniz? Oyunculuk çocukluktan gelen bir tutku mu?
Liseye kadar haddinden fazla faal bir öğrenciydim. Kütüphane kolu, sınıf başkanlığı, müsamere kolu, basketbol takımı ki basketbol hayatımda çok önemliydi. Daha sonra liseyi bitirirsin ideallerin vardır. En büyük idealin nedir derler? Doktor ya da mühendis olmak. Ben de tercihlerimi öyle yaptım, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü kazandım. Üniversitede o kadar çok tiyatro aşkıyla yanıp tutuştum ki bir ara acaba oturduğum mühendislik sıralarını işgal ediyor muyum diye düşündüm? 12 yıl hiç atılmadan okudum. Üniversite 4.sınıfta konservatuvar sınavlarına girdim ve 3 kez kazandım ama “sen mühendislik 4.sınıftasın yapma” dediler! Bizi yeteneğimizle değerlendirmek yerine içinde bulunduğumuz eğitim seviyemizle değerlendirdiler. O zamanlar hakikaten çok üzüldüm. Hayatımda unutamadığım travmalardan biridir. Her şey kısmet kısmet. Nasip dedik “her işte bir hayır vardır” meselesine ve nasibe çok inanırım. Bir insanın akışında, yolunda, kısmetinde ne varsa o olur.
1990’lı yıllarda TRT’de başlayan “3 aşağı 5 yukarı” adlı programla TV dünyasına adım attım. Gafur Hüner ve Yalçın Menteş’le çalıştım. O dönemlerde spora büyük bir ilgi olduğu için sporun komedisi diye “Öz Ofsayt” projesi geliştirdim. Daha sonra “reyting reyting” sonrasında” Reyting Hamdi” ve “Hamdi Alkan TV” olarak bildiniz komedi programlarını en az 10 yıl yaptım. Daha sonra kendi dizilerimi çekmeye başladım. Sadece çocukların yer aldığı TV’deki ilk çocuk mizah programı olan “Yumurcak TV”yi ATV’ de 36-37 hafta yaptım. Çocuklarla çalışarak sabırlı olmayı öğrendim. Show TV’de ”Türkiye’nin Yıldızları” diye bir proje geliştirdik. Buradan işte Beren Saat ve Engin Akyürek ile birçok başrol oyuncusu kazandık. Turgut Özakman’la Dersimiz Atatürk’ü yaptık. Daha sonra Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım filmini çektik. Ben Fethullah Hoca’nın sözündeki gibi “hizmette ileri bütçe de geri işler” yaptım.
Türkçe Olimpiyatları’nda sizinle tanıştık. Organizasyonu nasıl buldunuz?
Türkçe Olimpiyatları bende heyecanlar yaratan müthiş bir domino etkisine sebep oldu. Aklımdan hiç çıkmıyor, hep aklımda. Seyredip çıkarım diye düşünmüştüm ama 3 buçuk saat yerime çakılı kaldım. Tek kelimeyle helal olsun.
Bir koleksiyon çılgınlığınız var sanırım? Genellikle neler topluyorsunuz?
17 yaşımdan beri böyle eski belgelere, yaşanmış, dokunulmuş, mazisi olan objelere ilgi duymaya başladım. Bu eserlerin kokusunun, dokunulmuşluğun, yaşanılmışlığın her zaman enerjisinin geçtiğine inanırım. İşte böyleyken benim koleksiyonerlik tutkum başladı. Tiyatroyu o kadar severek yaptım ki tiyatro kitaplarıyla başladı kolleksiyonerliğim. Afişler, teneke oyuncaklar, eski jilet koleksiyonu, kibrit koleksiyonu, dürbün koleksiyonu, resim koleksiyonu, tesbih koleksiyonu, kalem koleksiyonu, çakı koleksiyonu, kartvizit koleksiyonu… Hatay’la ilgili geniş bir arşivim var memleketim olduğu için. Bizler bu tarih objelerini toplayarak bir anlamda tarih çöpçüleriyiz ama kötü anlamda değil. Tarihteki bazı boşlukları bu belgeler dolduruyor. Benim kolleksiyonerliğim bağımlılık derecesinde hatta bağımlılıktan daha da öte hastalık derecesinde!
Hayatınızda herhangi bir dönüm noktası oldu mu?
Evet, hayatımda bazı dönüm noktaları var. Bunlardan biri 22 yıldır beraber olduğum sevgili eşim Canan Hanım. Onun tiyatro hocasıydım sonra kocası oldum. Ve tabii ki hayata gelen iki tane evladım elif Zeynep ve Ayşe.
Bunun dışında hayatımda çok önemli insanlar oldu. Bunlardan biri Ahmet Aydın Bolat’tır. Ben Ahmet Abi’ye üniversite yıllarımda antika bir şeyler getirirdim. Kaç lira diye sorardı 3 lira derdim 5 lira verirdi. Hayatımın kilometre taşlarından biridir Ahmet Aydın Bolat. O kadar çok değer veririm ki ona, hala şunu söylerim: “Benim diğer Adım Hamdi Bolat” Ayrıca hayatımda babamın annemin ağabeylerimin yeri ayrı ama insan çocuğu olduğu zaman hayatı daha iyi anlayabiliyor daha iyi kavrayabiliyor.
Sizi en çok ne mutsuz eder Hamdi Bey?
Sağlığımın bozulması ya da etrafımdaki insanların sağlıklarının bozulması beni mutsuz eder. En basitinden höngür höngür öksüren çocuğumun geceleyin uyuyamamasından rahatsız olurum. Yani çaresiz kalmaktan mutsuz olurum. Ama hep bir çare vardır.
Yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?
Yüzmeyi çok seviyorum. Su ile bütünleşmek, yüzmek, suyun içinde yürümek ve yatağıma uzanıp film seyretmek.
Hayatta çok büyük bir pişmanlık yaşadınız mı?
Şişmanlık yaşadım. Geçmişte eşime dürüst davranmadığım için pişmanım.
Kitaplarla aranız nasıl? Hangi sıklıkta kitap okuyorsunuz?
Çok iyi. Ben kitap okumadan uyumam. Çok kitabı bir arada okuduğum için toplamda çok olur. Şuan Henry Benazus’un “Çanakkale’den Gelibolu’ya” adlı kitabını okumaktayım.
Gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı? Ya da hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz?
Arkeolog olmak gibi bir hayalim var. Su altında ya da su üstünde kazıya katılıp bir medeniyeti ortaya çıkarmanın hayalini kuruyorum. Bir de 3-4 sene sonra yasalar yine aynı kalırsa pilotluk dersi almak istiyorum. 2 motorlu uçakta Hazerfen Havaalanı’na gidip, kursunu alıp uçak kullanmak istiyorum.
TV ile aranız nasıl?
Yazın genellikle televizyon seyretmiyorum. Kışın meslektaşlarımın yaptıkları dizilere bakar, takip etmeye çalışırım. Sektörü çok olumlu buluyorum. Yakın coğrafyamız bugün bizim dizilerimizi keşfediyorsa biz çok doğru işler yapıyoruz demektir. Konular aynı olsa da sunum biçimlerimiz çok başarılı.
Ekiple birlikte ya da tek başınıza “Arka Sıradakileri” izlediğinizde nasıl bir duyguya kapılıyorsunuz?
Alkışlar oluyor, birbirimize sarılıyoruz. Ekipçe izlemelerde telefonlar, mesajlar geliyor. Eğer o bölüm kötüyse, “bu bölüm böyle olmamış, şöyle olmamış hocam” diyorlar. Dediğim gibi 20 tane başrolü olan bir dizi yaptık. Onların başardığını, bir yerlere geldiğini görmek, hele milletin koşup onlarla fotoğraf çekinmek istemesi beni çok mutlu ediyor. Bizim de küçücükte olsa çorba da bir tuzumuz var.
Çorba demişken mutfakta nasılsınız? Güzel yemekler yapar mısınız? Eşinize yardımcı oluyor musunuz mutfakta?
Mutfakta gayet başarılıyım. Çok iyi kahvaltı hazırlar, makarnaların çok iyi çeşidini yaparım. Köfteyi iyi pişirir, güzel et sosları yaparım. Gözüm kapalı olarak yapamayacağım yemek yoktur diyebilirim. Elim yatkın. Enginar ve taze fasulye gibi zeytinyağlılar konusunda çok iddialı olmasam da her türlü yemeği yaparım. Yemek yapmak konusunda değil de yemeği yemek konusunda yardımcı oluyorum. Hiçbir şey kalmıyor mutfakta.
Genelde hangi semtlerde bulunursunuz?
Kapalıçarşı-Beyazıt, İstinye Park, Mahmut Paşa, Eminönü, Nişantaşı, Doğu Bank ve civarı.
Model aldığınız birileri var mı?
Ben iyi olan her şeyi model alırım. Kemal Sunal’dan tutun Şener Şen’e kadar insanların performansına, Ömer Vargın’ın filmlerinden Yavuz Turgul’un rahmetli Ertem Eğilmez’in filmlerine kadar birçok isimden ve yapımdan çok şey öğrendim. Yabancı direktörler de zaten say say bitmez. Steven Spielberg’ten Kusturica’ya kadar.
Sevgi sizin için ne ifade eder?
Sarılmaktır sevgi benim için. Ben sevgiyi sarılarak ve dokunarak ifade etmeyi çok severim. Aynı zamanda gülerek ve güldürerek. Sevgi dünyadaki en büyük enerjidir.
En çok kullandığınız kelimeler nelerdir?
Bunu hiç düşünmedim ama en çok kullandığım kelime 3-2-1 Kayıt! sanırım. Uzun süredir onu kullanıyorum. Kestik! Tamamdır! Olmadı! meslekle ilgili bunlardır. Onun dışında ‘hayat’ kelimesini çok kullanıyorum ‘tamam’ ve ‘seni seviyorum’u da çok kullanıyorum.
“Bülent Ersoy onun tiplemesini yaptığımda beni telefonla arayarak “süt banyosu yapıyordum, seni izlerken küvetten düştüm” demişti.”
Skeçlerinizde Süleyman Demirel gibi ünlü isimlerin tiplemelerini yaptınız. Olumlu ya da olumsuz hiç tepki aldınız mı?
Hayır, hiç olumsuz tepki almadım aksine beğeni aldım. Hatta Bülent Ersoy onun tiplemesini yaptığımda beni telefonla arayarak “süt banyosu yapıyordum, seni izlerken küvetten düştüm” demişti.
Oyuncuları seçerken daha çok neye dikkat ediyorsunuz? Oyuncularınızla set dışında da görüşüyor musunuz?
Işık ışık ışık… Ekran bakışları. Yani ben monitörden baktığımda oradan bana bir şey geçiyor mu, karşımdakinin enerjisi o camı aşabiliyor mu tamam benim için iş biter orada. Tabii ki biraz da konuşmasını ve durmasını bilecek bunlar çok önemli. İstinye Park bizim buluşma yerimiz, benim ofisim ortak alanımız.
Arka Sıradakilere yeni oyuncular katmışsınız bayağı bir değişikliğe gitmişsiniz anlaşılan? Senaryo ile ilgili nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Yeni sezon “Arka Sıradakiler Umut” şeklinde başlayacak. Evet, 3 ana karakter İbo, Oktay ve Gamze dışında tüm oyuncular değişti. Çünkü hikaye bitiyor yeni şeyler için değişiklik gerekiyor. Biz Arka Sıradakiler ile birçok mesajı vermeye çalıştık. Şiddetin şiddet doğuracağını, öğrenim hayatındaki çeşitli sıkıntıları karakterler üzerinden vermeye çalıştık. Genel olarak hikâyeye ve hikâyenin konseptine bu sezon sonu yardımcı yönetmen Ali Bilgin ve Deniz Yorulmazer’le birlikte yeni bir senaryo ekibi geldi. Birol Güven’e senaryonun ana gidişatını belirttim, onlar zaten çatışmayı kurduktan sonra gerisi kendiliğinden geliyor. Çok genç ve dinamik bir senaryo ekibi var şuanda iyi şeyler çıkarıyorlar.
Yönetmenlik mi oyunculuk mu sizi daha çok heyecanlandırıyor?
Yönetmenlik heyecanlandırıyor. 5 yıl sonra oyunculuk diyebilirim ama biraz daha yüzüm otursun! Kilo vereyim.
Son dönemde yaşananlarla ilgili ne söylemek istersiniz?
Kaç gündür Afrika’da yaşanan olaylarla açlıktan ölen o çocuklar, bebeklerle ilgili bir şeyler düşünüyorum. Gitmesem de görmesem de sıtma ilacı bulamayan o bebekleri, su bulamayanları düşünüyorum. Bunla ilgili ne yapabilirim diye düşünüyorum. Yapılan yardımlardan dolayı Allah razı olsun yardım edenlerden.
Terör olayları ile ilgili olarak ta, terör ilk öğretmenleri, doktorları öldürdü. Bu iş sabırla sevgiyle temizlenir. Ben ne istendiğini bilmiyorum. Devlet her şeyi yapmaya çalışıyor. 10 sene önce Kürtçe şarkı söylendiğinde yuhalanılırdı. Bugün Kürtçe kanal var, Kürt dili ve edebiyatı var. Aslında onlarda ’’BİZ’’ ama kendilerini ‘’Öteki”leştiriyorlar.
Yeni projeleriniz var mı?
Şuan bir proje üzerinde çalışıyorum fakat biraz ertelenmesi ve ötelenmesi gerekti. 17 Agustus 1999 depreminde başlayan bir ailenin 1999-2000-2001-2003… diye devam edecek yaşamını ele alan yakın dönem dizisi diyebiliriz. Kod adı “Günay”. Günay bir kadının adı. Onla ilgili çalışıyorum. Sinopsisleri, senaryoları çıktı. Bir iki küçük tatminsizliğimiz oldu ondan dolayı erteledik. Sağlam hareket etmek istiyorum. İyi olduğuna inandığım her şeyi olmayacak yerlerde yeşertmeyi başaran bir adamım. Çalışmaya ve üretmeye devam ederek daha keyifli ve yeni işler yapacağım. Dolayısıyla benim için daha yol uzun. Samanyolu TV ile de görüşmelerim var. Bu arada Antakya ile ilgili kitap çalışmalarım var. “Osmanlı’dan günümüze demir yolları” diye bir kitap var onun basımını hazırlıyoruz.