Kasım Çakır
Allah Gücümüzü Azaltır
'Allah kulundan intikamını yine kul ile alır, Manevi ilimleri bilmeyenler, onu kul etti sanır.’
‘Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela vermez kul azmadıkça.’ Hz. Mevlana.
Allah Teala biz kullarına sayısız nimetler vermiştir. Verdiği nimetleri saymakla bitiremeyiz, gruplandırsak yine sayamayız. Allah (cc), bildiğimiz 99 yüce sıfatı ile kâinatı üç şey üzere yaratmıştır; Cemadat, Nebadat ve Hayvanat. Bunlar kendisine kulluk, emredildiği şekilde amel etmek şartıyla vermiş olduğu ücretsiz nimetleri:
- Güneş, toprak, su, hava, nefes, petrol, gaz gibi cansız nimetler vermiştir,
- Tüm bitkilerden, hayvanlardan istifade etme ve onlardan elde edilen ürünler,
- Bedenimiz, organlarımız, aklımız ve sağlığımız,
- Aile, eş, evlat, kardeş, akraba, komşu,
Bizler Allah’ın mülkünde kiracıyız. Hangi kiracı mülke zarar verir? Verirse ev sahibi ne ka dar bekler, ne kadar sabrederdi. Allah; zalimlere sınırlı güç verir, eğer sınırsız olsaydı dünyada insan bırakmaz öldürürlerdi. Allah, kullarını zalim bir toplumun insafına, zulmüne terk etmez. O; rahman, rahim, halim, hakim ve her şeye kadirdir. Kullarını en çok seven, acıyan ve merhamet eden, koruyandır. Allah ihmal etmez, imhal eder. Allah şükrün karşılığını bol bol verir, cezada ise acele etmez. Dünyada insanlar Allah’ın emirlerine karşı gelir, men ettiklerini yapmaya devam eder. Allah Teala o kulunun cezasını hemen vermez ve kulunun değişmesi, kendisini düzeltmesi için vereceği cezayı sürekli erteler. Kul kendisine, diğer insanlara, diğer yaratılmışlara zarar vermeye devam eder, kendisinde değişiklik emaresi görmez ise Allah kendi tayin ettiği zamanda o kuluna daha önce verdiği cuz-i iradede değişiklik yapar. Cuz-i irade kula verilmiş olan nimetler fırsat, imkan ve güçtür. Allah istediği zaman o kuluna daha önce verdiği bu gücü zayıflatır veya alabilir.
‘’Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah’tan başka yardımcıları da yoktur.” (Rad S./11) Allah bir millete başkalarına nazaran üstünlükler ve bazı nimetler verdiğinde o millet, şımarır ve ahlakını bozar da o liyakatini kaybederse, Allah nimetini onların elinden alır. Millet kendi üstün meziyetlerini bozmadığı müddetçe Allah verdiği nimetleri onların elinden almaz.
Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah da onların durumunu değiştirmez. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizi değiştirmez. Bu ilahî kanun her şeyden önce Allah’ın bize vereceği mükâfat veya cezaların davranışlarımıza göre değişeceği gerçeğini hatırlatıyor. Dolayısıyla da bize çok önemli bir sorumluluk yüklüyor. O da kendimizi sık sık kontrol edip gerektiğinde düşüncelerimizde ve hareketlerimizde birtakım değişiklikler yapmamız gerektiğidir. Sözünü ettiğimiz bu değişim, olumsuz yönde de olabilir. Yani, bir kimse kendinde bulunan güzel ahlak ve meziyetleri değiştirmedikçe Allah da bunun karşılığı olarak onlara verdiği hayırlı nimetleri değiştirmez. Bu noktada iyi hâlimizi muhafaza etmeli, istikametimizi korumaya çalışmalıyız.
“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir.” (NisaS./79)
İnsanlar umumiyetle elde ettikleri başarı ve iyi neticeleri kendilerine mal ederler. Felaket, kötülük ve başarısızlıkları ise yükleyecek birisini ararlar; kendilerini kınamak ve suçlamaktan kaçarlar. Halbuki her şeyi yaratan Allah’tır; her şey O’nun takdir ve kudreti ile var olur. Ancak Allah, hiçbir kimse için doğrudan doğruya felaket ve kötülüğe rıza göstermez; kulun işlediği her günah, suç ve kötülükle bizzat kendi iradesi devreye girer ve Allah, kulu öyle istediği için, iradesini o yolda sarf ettiği için öyle yaratır. Şu halde kul kasiptir; hak eder, murat eder, Allah Halıktır; kulun iradesine göre yaratır.
Kim birisine zulüm ediyorsa, Allah onun telaşını, sıkıntısını artırır, huzurunu alır, gücünü azaltır ve zulmünü devam ettirmesine mani olmuş olur. İnsanların bir kısmı diğerine haksızlık, fitne fesatlık, hasetlik, kıskançlık, zulüm ve kötülük etmektedir. Buna maruz kalan insan zor ve sıkıntılı günler yaşarlar. Kalan kişi sabreder, sabrı taşınca da yapana beddua edebilir. Allah bir süre sonra bu haksızlıkları yapan insanların gücünü zayıflatıyor, gücünü alıyor.
Allah bu toplumun aklını başından aldı ve gücünü azalttı. Çok unutkan hale geldik. İçinde yaşadığım toplumun 40 yıl önceki ve şimdiki gücünü karşılaştırdığımızda bunu açıkça görürüz. Her işimizde eskiden bir kişinin yaptığı işler bugün beş kişi ile yapılmaktadır. 30-40 yıl önce küçük yaşlarda tatillerde inşaatlarda çalışırken babamın Şevket isminde Yozgatlı bir amelesi vardı, akşama kadar bir kamyon kumu tek başına harç yapar ustalara dağıtırdı. Yıl 2020, bir kamyon kum beş amele ile karılmaktadır. 30-40 yıl önce bir remork gübreyi bir işçi hem boşaltır hem sererdi. Toplumun gücü azalınca belediyenin park ve bahçelerinde bir remork gübre boşaltılmasını ve serilmesini beş çalışanla yapılmaktadır. Bu toplumun insanları dünya telaşı nedeniyle çok çocuk yapmayı unuttu. Bundan 30-40 yıl önce her aile en az 3-5 çocuk yapardı. Toplumun gücü azalınca erkeklerin 3-5 çocuk yapacak, bayanlarında 3-5 çocuk büyütecek gücü ve cesareti kalmadı. Bunlara benzer yüzlerce örnek verebiliriz.
Aile, eş, evlat, kardeş, akraba, komşu Allah Teala’nın bize vermiş olduğu nimetleridir ve bize güç verir. Eğer biz Allah Teala’nın istediği şekilde yaşamazsak, bu nimetlerin değerini bilmezsek, şükretmezsek, insana zulüm edersek Allah Teala vermiş olduğu nimetleri azaltır ve alır. Aile içerisinde, kardeşle, akraba, komşu ile huzursuz ederek alır.
İnsanlar fenalıkları görüp de onu değiştirmeye çalışmazlarsa, çok geçmeden Allah Teala onların başına umumi bir bela verir. (İbni Mace, Fiten 20) İnsanlar ‘İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek!’ görevini yapmazsa, bu görevi yaparken haklıdan yana değil haksızdan yana olursa Allah o kişinin, o toplumun gücünü azaltır. Allah Teala’nın bize verdiği nimetleri, göz, kulak, sağlıklı beden, akıl sağlığı, zenginlik, aile huzuru, kardeş, akraba, evlat, anne, baba, v.s tüm bunların hepsi bize verilen güçtür. Bu vazifemizi terkedersek Allah Teala gücümüzü azaltarak bizi imtihan eder ve cezalandırabilir. Beden suyunu azaltır, gözünün suyunu, eklem suyunu, bir organın suyunu alır ve gücünü azaltır.
Kul günah işlemeye devam ederse Allah o kulunu yakalayıverir. Fravun Musa’ya isyan ettide Allah onu su ile yakalayıverdi. Allah Fravunu tutulmaz, sıkılmaz birşeyle, su ile yakaladı. İşte Allah günahkar kulunu yakaladımı böyle yakalar; bazen bitle yakalar, bazen pire ile yakalar, böcekle, sinekle yakalar, bazen ana ile baba ile yakalar, bazen hanımla, çolukla, çocukla yakalar, kardeşle yakalar. Bazen çekirgeyle, bazen kavurucu bir rüzgarla, suyla yakalar, hastalıkla yakalar, sağlığından yakalar, virüsle yakalar, depremle, zelzeleyle, sel ile bazen iflasla, darlıkla, hastalıkla, korku ile yakalar ve gücünü azaltır
İnsanı yoktan yaratan, mafsallarını ve azalarını kaslarla, damarlarla, derilerle birbirine bağlayarak onu sapasağlam yapan ilâhî kudret, elbette onun üzerinde istediği tasarrufa sahiptir. Dolayısıyla dilediği zaman onları helak etmeye, onların yerine aynı cinsten fakat karakterleri bunlardan farklı, mesela Kur’an’a ve Peygamber’e itaat edecek başka insanlar getirmeye; dilerse onları sıhhatliyken hasta etmeye, güzelken çirkinleştirmeye, şekil ve suretlerini değiştirmeye; dilediğinde de ölümlerinden sonra onları diriltmeye kadirdir.
Bir toplumda zalimler mazluma zulüm ederse, kıyametin alametleri yaygınlaşırsa, adalet ve güven ortadan kalkarsa, insanlar Allah’tan başka tanrılar edinirse, toplumda haya, vefa, merhamet, azalır, kibir, hasetlik, fitne artarsa, fakirin ve yetimin hakkı gözetilmezse, kötülük yapanların sayısı artar ve iyiler bunlara mani olmaz ise ekonomik kriz, huzursuzluk, hastalık, fakirlik, kuraklık, deprem, zelzele, savaş v.s ile Allah o toplumun gücünü azaltır. İnsanlık tarihinde bunun binlercesi yaşanmıştır. Nedenlerinden en başta geleni de toplumda ‘Emri bil maruf nehyi anil münker!’in terk edilmesidir.
Faiz yaygınlaşırsa Allah korusun; kişinin yaşamını, aileyi, toplumu çalkalar, yıkar. Eğer bunu bir kişi kendisi yapıyorsa Allah onun gücünü alır. Aile içerisinde bu hassasiyet yoksa ailede husursuzluğa, sağlık sorunlarına ve yıkılmaya neden olur. Eğer bir toplumda zina ve faiz yaygınlaşırsa ve diğer insanlar buna engel olmazsa Allah o toplumun gücünü alır; genel huzur, mutluluk, can ve mal güvenliği azalır.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Mazlumun ahı yerde kalmaz, ahı tutar. Mazlumun ahı titretir Arş-ı. Mazlumun ahı indirir şahı. Zulüm ile abad olunmaz, zulüm ile abad olanların akibeti er geç berbad olur. Şeytan vesvese veriyor; kötülük yapmak için kalbimizden çok şeyler geçiyor. Allah, zulme uğrayan insanın yaptığı bedduayı birgün kabul eder ve mazlumun hakkını zalim kimseden alır. Bundan dolayı kimseye zulüm etmemeli, ahı alınmamalıdır. Sonra yapılan kötülüğün cezası ömür boyu çekilir. Bu Dünyada her kim zerre kadar bir iyilik işlerse, her kim de zerre kadar bir kötülük, şer işlerse aynısını görecektir. Kişinin başkasına yaptığı haksızlıklar ettiği zulüm kendi başına gelmeden, aynılarını yaşamadan bu dünyadan göçmezmiş.