Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Allah'ı yüceltmek
El-Azîm, Allah’ın en güzel isimlerinden olup, “büyük olmak” manasına gelen bir sıfattır. Yüceliğinde kamil olan ancak O’dur. Bu sebeple yegâne ‘ta’zîm’ edilmesi gereken zat, Allah’tır. Yerde ve gökte bulunan bütün bir varlık, kendilerine özgü dua, zikir ve ibadet biçimleriyle O’nu ta’zim eder, büyüklerler.
Kur’an-ı Kerîm’de Yüce Allah’ın kendisini el-Azîm ismiyle vasfetmiş olması, İlahi Zât’ını büyüklük ile nitelendirmiş anlamına gelir. Dolayısıyla bir mü’min sadece O’nun zatını değil, O’nun sıfat ve fiillerini de büyüklemelidir. Nitekim Kur’an’da; “Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse (yuazzım), bu Rabbinin katında onun iyiliğinedir” (Hacc, 30) buyrulmuştur. Bir başka âyette de Allah’a karşı sorumluluk şuuru taşıyan ve bu bağlamda dini sorumluluklarını yerine getiren kimselerin manevi mükafatının büyütülüp artırılacağı vurgulanmıştır. (Talak, 5).
Kur’an-ı Kerîm’de Yüce Allah, muhtelif âyetlerde kendisinin nasıl ta’zim edileceğini bize tarif etmiştir. Allah’ı ta’zim etmek nasıl olmalıdır? sorusunun cevabı şu âyette açıkça verilmiştir: “O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).”(Vakıa, 74). Bu ayetlerde tesbih, rab ve azîm kavramlarının yan yana gelmesi, hikmetlidir.
Tesbih, Yüce Allah’ı şanına yakışmayan söz, davranış ve yaratılmışlık alametlerinden soyutlamak anlamına gelir. Özellikle kulluk hayatımızda gerek sözlü, gerek fiili ve gerekse niyet bağlamında ibadeti sadece O’na has kılmak tesbih kavramının anlamlar dünyasını oluşturur. Bir başka ifade ile Allah’ı tesbih etmek; O’na ibadet edip, O’na şükretmek ve O’nu her an zikir bağlamında gönülde tutmak manasına gelir: “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah'ı tespih ederler. Her şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.” (İsra, 44).
Kim tesbih edilecek? “Bizi en güzel şekilde yetiştiren Rabbimizin Yüceler Yücesi Olan Adı” tesbih edilecektir. Burada ikinci anahtar kavram Rab’dır. Bu Kur’an sözcüğünün asıl anlamı, terbiye etmek/yetiştirmek demektir. Bu da, bir şeyi olgunluk derecesine ulaşıncaya kadar aşama aşama inşa etmektir. “Beni rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti” nebevi kavli bunu açıklar. Rab kelimesi, tek başına mutlak olarak sadece varlıkların maslahatını üstlenen Yüce Allah için kullanılır. (Sebe’ 15).
Rab, terbiyenin yanında, yağmur yağdıran, rızık veren ve yasa koyan anlamlarını da ihtiva eder. Yücelik anlamına gelen el-Azîm ise, Rabb ismine vasıf yapıldığı zaman bize, sadece Allah’ın tesbih ve tenzih edilmesi sorumluluğunu yükler. Bundan dolayı biz, her namazda rükûa eğildiğimiz zaman “Sübhane Rabbiye'l-Azîm” deriz. Bunun manası, “beni en güzel şekilde yetiştiren Rabbim! Sen Yüceler Yücesisin, bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve kemal sıfatlarınla muttasıfsın.” Eğer bu zikri; kalb ve beyin/akıl koordinatlarıyla birlikte buluşturursak, Yüce Allah’ın bizi yetiştirmek adına ilahi vahye muhatap kılmasının büyük bir lütuf olduğunu ikrar ve tasdik etmiş oluruz. İlmi açıdan O’nun yüceliğini benimseyen bir mü’min, sadece O’nun önünde eğilir, sadece O’na ta’zim ve hürmet gösterir. İşte Azîm olan Yüce Allah’ın önünde eğilmek, kulluğun zirvesidir.
Yine Kur’an okumayı bitirdiğimiz zaman “sadakallahü’l-azîm” deriz. “Yüceler Yücesi Olan Allah, doğru söylemiştir” anlamına gelen bu söz, bizim, bir iman konusu olan Kur’an’a bağlılığımızın da bir göstergesi ve nişanesidir. Çünkü o, Yüce Allah’ın sözüdür. O’nu okumak ve onun getirdiklerine hayat vermek, manen Yüce Allah’ı takdir etmenin bir başka ifade biçimidir.
Allah’ı Yüceltmek, dilimizde kalbe inen evrad ve ezkarla, O’nun en büyük oluşunu ibadetler bağlamında beden yoluyla, mal yoluyla hem mal ve hem beden yoluyla fiili olarak göstermektir.
Allah’ı Yüceltmek, zikir, fikir ve ibadet üçlüsüyle olur. Allah’a karşı sorumlulukları yerine getirmek olan takva, O’nu yüceltmenin ve ululamanın zirvesidir. Bunun temelinde yapılan bütün ibadetleri sadece ve sadece O’na has kılmak vardır. Bunun adı, ihlâstır.
Allah’ı yüceltmek, Allah’tan gelen ilahi öğretiyi hayata taşımak suretiyle ihtiramda bulunmaktır.
Allah’ı Yüceltmek, İslam’ı hayatımızın bütün alanlarında görünür kılmaktır.
Ne mutlu Allah’ın el-Azîm ismini ahlaki hayatlarında yaşayan ve yaşatanlara!.