Prof. Dr. Ali Akpınar
Allah’ın dinini Allah ve rasülünden öğrenmeli
Kur’ân’da Dininizi Allah’a siz mi öğretiyorsunuz? (49/16) ayeti yer alır. Bunun anlamı şudur: Dinin sahibi, koyucusu, koruyucusu Yüce Allah’tır. Allah’ın dini, doğru bir şekilde O’ndan alınır. Yüce Allah, dinini teorik olarak açıklamış, O’nun peygamberi de söz ve davranışlarıyla onun nasıl anlaşılıp yaşanacağını insanlara göstermiştir. Bundan sonra hiç kimsenin kendi keyfine göre, diğer insanların arzularına göre dini tanımlama, yorumlama hakkı olamaz. İnsanlar ya Allah’ın dinini olduğu gibi kabul eder, ona girer ve onun gereklerini yerine getirirler; yahu da başka dinlerin adamı olurlar. Ancak başka dinlerin adamı olup, Allah’ın dininin dünya ve ahiret kazanımını beklemek olmaz. Çünkü Yüce Allah’ın rızasını, O’nun vaat ettiği dünya ve ahiret kazanımını elde etmek ancak O’nun dinini bir bütün olarak kabullenip yaşamakla mümkündür.
Bu giriş cümlelerinden sonra şimdi toplumumuzdaki eksik ve yanlış din anlayışlarına dikkat çekelim. Kendilerini Müslüman olarak tanımlayan kimi kimseler şunları söyleyebilmektedirler:
Ben müslümanım ama Müslümanlık vicdan işidir, ben dinin hayata karıştırılmasına karşıyım!
Ben, Allah’a inanırım, darda kalınca O’na el açar dua ederim, O’na sığınırım, ancak O’nun hayatıma karışmasına müsaade etmem! Allah’ın hakka Allah’a, Sezar’ın hakkı Sezar’a!
Dini dünyaya karıştırmayalım! Bu işe dini karıştırmayalım! Allah’ı bu işe karıştırmayalım!
Her şeyin bir zamanı var, vakti gelince namaza da başlayacağım!
Hacca gitme imkanına sahibim ancak tutamam, gereklerini yerine getirememe diye hacca gitmiyorum. Hacca gidip gelince dünya işleriyle uğraşmayacaksın, terazinin-kasanın başına oturmayacaksın! Çünkü aldatamazsın, yalan söyleyemezsin!
Nasıl olsa Allah affeder, Allah huzuruma kul hakkıyla gelmeyin demiş, Allah’ın haklarını O affeder!
Namazımın kılarım, orucumu tutarım, içkimi içer, kumarımı oynarım! Camiye de giderim, meyhaneye de giderim!
Namazımı kılarım, namazda Kur’ân okurken, mezar ziyareti yaparken başımı örterim; ancak başörtüsünün kamusal hayatta olmasına karşıyım!
Önemli olan kalp temizliğidir, ben içki içerim ama kalbim temizdir!
Cumamı, bayram namazımı kılarım, Ramazan’da teravih namazlarımı da kaçırmam! Ama benden bu kadar! Çok yoğun işlerim var! Günlük namaza ayıracak çok vaktim yok!
(Erişkinlik çağını çoktan aşmış genç için) Çocuk gece yarılarına kadar test çözdü, sınava çalıştı. Sabah sabah uyandırmayalım, uykusunu bölmeyelim, daha küçük büyüyünce çok namazlar kılar!
Büyüyünce yaparım, evlenince yapacağım, emekli olunca yapacağım, hacca gidip geldikten sonra yapacağım!
Namaz kılmam ama nice namaz kılandan daha temiz kalpliyimdir!
Namaz kılmam ama namaz kılanlar gibi mürai de değilim!
Şimdi herkes böyle yapıyor! Kız arkadaşı olmayan mı var, aldatmayan mı var, alkol almayan mı var?
İslam, Kur’ân, artık günümüz insanların ihtiyaçlarını karşılayamıyor! Onlar eskilerde kaldı!
Bu Müslümanlardan bir şey olmaz!
Benzer cümleleri çoğaltabiliriz. Peki, hiç düşündük mü bu cümleleri sarf ederken dayanağımız ne, kime ve neye göre söylüyoruz bunları? Bu cümlelere din ne diyor?
Müslümanların ilk halifesi Hz. Ebubekir, biz namazı kılar, orucu tutarız ama zekat vermeyiz diyenlere vallahi Peygamber döneminde zekat olarak verdikleri bir deve yularını vermekten vazgeçenlerle savaşırım. Yüce Allah, kitabında namaz ile zekatı birlikte zikretmiştir. Namazla zekatın arasını ayıranlarla savaşırım diyerek gerçekten de böylelerine savaş açmıştır.
Öyleyse Allah’a din öğretmeye, O’na kendi takıntılarımızı din diye dayatmaya kalkmayalım. O’nun dinini O’ndan ve Rasülünden, Kitap ve Sünnetten öğrenelim. Bu konudaki takıntılarımızdan, saplantılarımızdan kurtulalım. Unutmayalım ki ilk insandan itibaren Allah’ın dini tektir ve İslam’dır. Yüce Allah kulları için hayat nizamı olarak İslam’ı seçmiş ve yalnızca ondan razı olmuştur. Yüce Allah, insanlardan İslam’dan başka bir din kabul etmeyecektir.