Saffet Yurtsever
Altın vuruş!
Kendisini Allah(cc) için sevdiğimiz kadim dostumuz, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Muzaffer Şeker kardeşimizin muhterem babalarının “Her nefis ölümü tadacaktır” emr-i İlâhisi gereği Hakk(cc)’ın rahmetine kavuştuğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Rabb’imizden bağışlanma, geride kalanlara da sabr-ı cemil ve hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Cennet’te de tüm Müslümanlar olarak Peygamber Efendimiz(sav)’in komşuları olmayı can-ı gönülden arzu ediyoruz.
***
“Tarih tekerrürden ibarettir” demiş tecrübe.
Hiç kuşkusuz kardeş kanı dökme geleneği kıyamete kadar sürecektir.
Yeryüzü onlarca Kerbelâ’yı yaşıyor her dem.
Türkiye’de de yeni bir Kerbelâ’ya hazırlık mı var endişesindeyiz?
Acı olan, bugün Müslümanların düştüğü durum değil mi?
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurât; 10) uyarısı gereği kendini Müslüman addedenler, Kur’ân ve Sünnet ölçüleri içerisinde kendilerine bir çeki düzen vermek durumundadırlar.
Sapın samana karıştığı, ortalığın toz duman olduğu, netliğin kaybolduğu, berraklığın bulandığı, masumiyetin kirlendiği bir süreçten geçiyoruz.
Kimin Hüseynî, kimin de Yezidî olduğu konusunda ince eleyip sık dokumak durumundayız.
Yeni Kerbelâlar yaşamamak, yeni vahşetlere geçit vermemek için yeryüzü Müslümanlarının Kur’ân’a ve Sünnet’e sımsıkı sarılıp, tek yürek, tek yumruk, yek-vücut olması, birlikte hareket etmesi gerekirken bu fitne ve fücur kazanını kaynatmak isteyenlerin maşası durumuna düşmek kadar talihsizlik, ferasetsizlik ve iki yüzlülük olur mu?
Ülkemiz üzerinde kurulan komplolar tüm açıklığı ile birer birer ortaya çıkıyor ve daha da çıkacağa benziyor... TIR baskınını planlayan ve operasyonu gerçekleştiren malum çevreler, Suriye'de aynı zamanda El Kaide ile de mücadele eden meşru grupları engellemeye çalışıp El Kaide'nin elini güçlendirdiler. Uzantıları da tespit edildi. “Vatana ihanet” demeyeceksek ne diyeceğiz bu duruma?
Son on beş yirmi yıldır gelişen olaylara baktığımız zaman “Hukuk”un itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı türküsünü çığıranların, Recep Tayyip Erdoğan üzerinden bugüne kadar yaşananları özetle hatırlamaları gerekiyor. Hukuk’tan medet bekleyenler, hukuksuzluğun senaryolarından rol çalıyorlardı bir zamanlar. Hukuk’un kırbacı kendilerine değince kuyruğuna basılmışcasına feryad-ı figana başlıyorlar. Bunca yıldır siyasetle bu kadar içli dışlı olmuş yargıdan çıkan ideolojik bakışın beslediği tartışmalı kararlara, vicdanları sızlatan mahkûmiyetlere bıyık altından gülüp gık’ını çıkartmayanlar, ataların tecrübelerini edebîleştirdiği “rüzgar eken fırtına biçer”, “men dakka duka”, “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” sözlerini hatırlayıp bu vatanın öz sahibi olan halkımıza bir özür ve helâllik dileme sorumluluğundadırlar.
Hayatı, kendi tarihi köklerinize, inanç ve değerlerinize bağlı kalarak, evrensel değerlere göre dizayn edemiyorsanız esaret zilletinden hiçbir zaman kurtulamazsınız.
Bir iktidarın görevi, yönettiği toplumu kendi köklerinden besleyerek yeni medeniyet ufuklarına temel atmaktır. Zorla giydirilmiş medeniyet elbiseleriyle, günü kurtarma politikalarıyla, oy çalarak milletin sırtından gününü gün etme sevdasıyla Hakk’ın ve haklının yanında değil de güçlünün/otoritelerin yanında el ovuşturmalarla, başkalarının türküsünü çığırmalarla kayıp medeniyetinize ulaşamaz ve kadim medeniyetler kuramazsınız; kısa zamanda da tarih sahnesinden silinir gidersiniz.
Tarih göstermiştir ki; cemaat liderlerinden hiçbir zaman iktidar çıkmamıştır. Aralarına sızmış olan gizli örgüt elemanları tarafından sürüler halinde etkisiz bir şekilde bir o yana bir bu yana eğile büğüle sevk ve idare edilip gitmişlerdir. Aralarına sızan örgüt üyelerinin tabi oldukları global güçlerin, faiz lobilerinin direktifleri doğrultusunda, kirli menfaat pazarlıklarıyla, dinlerinden ve kişiliklerinden tavizler vererek mevcudiyetlerini sürdürebilme telaşı içindedirler. Bu cemaatler dinlerinden ve kişiliklerinden ne kadar çok taviz verirlerse o kadar büyütülmüşlerdir.
Yeryüzünde yaşanan Müslüman soykırımı ve kardeş kanı dökme sürecine Türkiye’de de bir kapı açıp yeni Kerbelâ senaryoları yazılmaktadır. Global güçler “Uzun Adam”ın şahsında millî iradeye ve dünya mazlumlarının umudu olan Türk milletine bir altın vuruşun hesabı içindedirler.
Aman dikkat!