Anam için...

Hayat başıma, sanki papatyalarla işlenmiş bir taç taktı… Papatyaların her birinde sevgi var, emek var, şefkat ve süt kokusu var anne…

Anne, bu tacın adı. Papatyalarla süslü, gülücüklerle birbirine tutunmuş, kollayan, koruyan en kıymetli hazine; anne…

 

Ben ilk doğduğumda kim bilir benim için neler hayal ettin? Önce mavi elbise mi giydirecektin, yoksa beyaz mı? Kimler beni görmeye geldiğinde önce maşallah demelerini isteyecektin? Acaba verdiğin sütle doyacak mıydım, 2.5 yıl emdiğim halde yoksa istemeden de olsa sütten kesmek zorunda mı kaldın?

 

Mutluydun. Artık altı kişi olmuştuk, beş kız ve bir oğlan Şşu koca dünyada. Benimle birlikte aile kavramı tamamlanmış oldu, neşe getirdim dünyana değil mi anam? Gündüzlerin benimdi de, gecelerinden de rüyalarını çaldım. Neydi artık senin için en önemlisi? Anne olmuştun artık. En kıymetli, en yüce sıfat… Daha da olgundun artık. Neredeyse 35 yaşındaydın değil mi anam. Başına kötü bir şey geldiğinde sadece kendini değil, yavrularını da düşünüyordun.

 

Hayattım ben anne, abllalarım. Hava, su, kaderin çizgisi, gözlerinin feriydim… Biricik oğlunum. Zamanı hiç durduramadık. Bir yandan, hadi büyü artık be yavrum derken, yüreğinin diğer yarısı hep çocuk kalayım istemedi mi? Kelimeleri hep yarım söylesem, 3.5 yaşında bile yeni konuşmaya başlamış, her anne dediğimde dünyalar senin olsa, hep böyle masum kalsa, hayat onu incitmese, demedin mi içinden?

 

Çocukluğum sadece o rengi atmış fotoğraflarda kaldı, daha 5-6 yaşlarındayken çekilmiş takım elbiseli fotoğraflarda kaldı artık anne. Bakıp bakıp, aman ne de tatlıymış, dediğin, her hareketimi o küçük karelere sığdırmaya çalıştığın fotoğraflarda kaldı çocukluğum… Büyüdüm ben anne. 40 yaşına geldim.

Zaman neye inat bu kadar hızlı ilerliyor ki? Alıp veremediği ne bizimle? Hayatı görür gibiyim artık önümde. Gözlerimi dört açmam gerekiyor, düşmemek, savrulmamak için. Bazen düşsem ne olur, diyorum; ben zaten en büyük güzelliği senden görmüşüm canım anam, hayat senin kollarında başlamış ya, başladığım yere geri dönerim, diyorum, kollarına, dizlerine…

 

Onca yıllık evliyim, halen senin gönderdiğin yemekleri yiyorum anam. Her Pazar kahvaltıya bıkmadan usanmadan bizleri çağırmanız var ya beni çok mutlu ediyor canım anam. ‘Yeter artık hanım yemek yapmayı unutacak’ diyorum ama anlatamıyorum sana. Laf aramızda kimse senin gibi içli köfte de yapamıyor, sarımsaklı köfteyi de Meryem ablama iyi öğretmişsin anam.

 

Aklıma en kötüsü de gelmiyor değil. Ya sen olmasan? O zaman dünya yıkılmış mı olur, ben olmamışım çok mu? Sen yoksan anne; hayat ne olur, gülümsemek ne demek, bilebilir miyim o zaman? Benim için acı olur hayatın diğer adı. Ama iyi ki Müslüman’ım anne Elhamdüllillah. İyi ki öbür dünya var ve iyi ki orda insanlar sevdikleriyle birlikte olacak inşaallah. Sen hep dersin ya ‘Allah (cc) sırayı şaşırtmasın’ diye, şimdi benim de evlatlarım olunca anladım ne demek istediğini.

Annem… İyi ki varsın. Zaman zaman bazı çocuklar annelerine karşı dünyanın en kötüsü bile ilan etse; ben sana, senden nefret ediyorum diye bağırıp seni hiç yaralamadım, iyi ki benim annemsin. Arkadaşım, sırdaşım, övünç kaynağım, akıl hocam. Bazen ne kadar da hoşuna gidiyor değil mi;  Dediklerin hep doğru çıktığında anne. Evet, sen her şeyin en iyisini bilirsin. Validem.

 

Bugün senin gününmüş anne, benim için hergün anaların evlatlarını düşündüğü gün. Acaba sorarım analara çocuklarını düşünmedikleri gün var mı? Bırak insanlar da bir gün analarını düşünsünler be ana.

Hayatımın anlamı, yaşam kaynağım, gün ışığım… Bugün tüm kanatsız meleklerin günüymüş validem. İyi ki sen varsın, iyi ki Ali’nin Ayşe’nin de anneleri var. Ellerimi tutardın minicikken ya… Sıkma yapar, bir de hıyar kırar bölerdin ortadan tutuştururdun ya elime. İşte şimdi o eller sana, seni anlatıyor valideeeem. Sevgiyi, hayatı anlatıyor bu satırları yazarken. Sana teşekkür ediyor…

Başkası bir şey yerken ben hiç imrenerek bakmadım annem, bu yaşıma geldim halen bakkaldan ne salça, ne turşu, ne reçel almadım ana, yeni yeni artık 72 yaşına geldin de (maşaallah) sana kıyamadığım için yaptırmıyorum.  En güzel oyuncakların, en güzel elbiselerin hepsi bende de vardı sağol, varol babam... Yemeklerimi hiç soğuk yemedim, okul yıllarımda hep kahvaltımı yaptırırdın, hastalanınca hep iyileşeceğimi bildim. Bir ton ot içirdin canım anam. Yorulduğumu fark ettiğimde, azıcık gerneşşe vucudum hiç korkmadım, çünkü sen varsın, sırtımı sana yasladım, nefes aldım, dinlendim.

 

Seni seviyorum anaamm. Duadan hiç eksik etmezsin ama yine dua buyur ana. Hem Fenere, hem bana, tüm kattıkların, öğrettiklerin, kazandırdıkların için… Yaşattıkların ve yaşatacakların, ayrıca gelinine bir günden bir güne ‘Gelinim’ demeyip, ‘Kızım Yavrum’ deyip iyi bir anne örneği olduğun için, sonsuz teşekkürler. Unutmadan anam. Kayın valideme de sonsuz teşekkürler böyle sorumluluk sahibi, anaç bir kız yetiştirdiği ve bana hiç ‘Damat’ demeyip ‘Evladım Oğlum’ dediği için, ondan da Allah razı olsun.

Allah sana ve sizler gibi tüm analara sağlıklı, hayırlı ömürler versin. Anammm dedim ya ben sana; en değerli hazine olsun, o da başımızın üstüne taç olsun.5 kızdan sonra doğan bir oğlun!

Hoşça, sağlıcakla kalın. Ama en önemlisi ananızın duasını alarak adam gibi adam kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum