Arapları Tayyip Erdoğan yönetsin
Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki sert çıkışı, Arapların gönlünde taht kurmaya devam ediyor
Arap dünyasının en nüfuzlu gazetelerinden Londra merkezli El Kuds El Arabi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, Vakit muhabiri Mehmet Nedim Aslan'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte o açıklamalar:
“MOSSAD, MISIR'DA SİNANOG YAKTI”
“Peki ya bombalama girişiminde bulunulan Detroit uçağındaki soru işaretleri.. Yemen'de El Kaide'den eğitim aldığı söylenen Nijeryalı Abdulmuttalib'in o uçağa İsrail istihbaratının yardımıyla bindiği söyleniyor. Tüm bunlar ABD ve İsrail'e karşı olan örgütlerin bu ülkeler tarafından kullanıldığı anlamına gelmiyor mu?” sorusunu şöyle cevaplıyor Atwan, “Nijeryalı Abdulmuttalib ile ayakkabı bombacısı (Richard Reid) arasında benzerlikler vardır. Ben komplo teorilerine inanmıyorum ama bu iki olayda bir sürü soru işareti bulunuyor. Mesela ayakkabı bombacısı neden uçaktaki koltuğunda herkesin gözü önünde ayakkabısındaki patlayıcıyı patlatmak istedi. Neden bunu daha gizli, mesela tuvalette yapmadı. Ya da o uçağa nasıl alındı. Yine aynı şekilde Nijeryalı Abdulmuttalib de öyle. Bu insanlar kullanılmış olabilirler. Geçmişte Mısır'da MOSSAD Yahudi sinagogunu yaktı. Mesela Irak'ta sinema salonunu bombaladı. Böylece Irak'taki Yahudilerin göçünü hızlandırdı. Yani İsrail ve ABD, sonuç alabilmek için bunları kullanmış olabilirler.”
“BATILILAR İSRAİL YÜKÜNDEN KURTULMAK İSTİYOR, ÇÜNKÜ BEDEL ÖDÜYORLAR”
Atwan, Filistin sorununda gelinen noktayı ve İsrail'in bundan sonra ne yapacağı üzerine de çarpıcı yorumlarda bulunuyor. Atwan'a göre, İsrail'in Filistin'deki işgal ve şiddeti nedeniyle Batılılar artık bedel ödemek istemediği için İsrail'i bir yük olarak görüyorlar: “İsrailliler büyük bir yanlışlık yapıyor. İsrail bu kibri başına bela olacak. Barış süreci ne kadar uzun sürerse, İsrail daha çok kaybedecek. Batılı yeni kuşaklar artık İsrail'i kendileri için bir siyasi ve güvenlik yükü olarak görüyor. Eskiden İsrailliler Arapları bombaladığında Batılılar bedel ödemiyordu ama şimdi ödüyorlar. Şimdi Londra'da, Madrid'de bombalar patlıyor. Batılılar bundan rahatsız ve bunun İsrail'in politikaları nedeniyle başlarına geldiğini biliyorlar. İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliam televizyonlarda canlı yayınlandı ve tüm dünya gördü. İsrail, Holokost'u artık bir şantaj aracı olarak kullanamaz. Yeni nesil Batılılar artık İsrail'i istemiyor.
“BARIŞ SÜRECİ UZADIKÇA
İSRAİL DAHA FAZLA KAYBEDECEK”
“İsrail, 1973'teki savaşı kazanmadı. ABD yardımına koştu. 1982'de İsrail Lübnan'a saldırdı Filistin Kurtuluş Örgütü'nü oradan temizledi ama bu sefer Hizbullah ortaya çıktı. 2006 yılında İsrail Lübnan'da yenildi. İlk defa Hizbullah savaşı İsrail'in içine taşıdı. Eskiden İsrail Arapları vururken, İsrailliler etkilenmezdi. Ama şimdi İsrailliler de savaşın içine girdi. Hizbullah'ın roketlerinden dolayı kuzeydeki İsrailliler tahliye edildi. Barış süreci ne kadar uzun sürerse, İsrail o kadar daha fazla kayıp verecek.”
“ARAFAT ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLDÜ”
Peki ya Filistin liderliği..Yaser Arafat yaşasaydı, Filistin nasıl bir durumda olurdu? Atwan bu soruyu cevaplarken, Arafat'la yaptığı bir sohbetle başlıyor: “Yaser Arafat pragmatist bir liderdi ama bir vizyon sahibiydi. Arafat, kişisel olarak İsrail'in Kudüs'ü hiç bırakmayacağını biliyordu. 1991'de Arafat Saddam'ı desteklerken ben ona ‘Yanlış taraftasın. ABD yenilmeyecek Kuveyt'te' dedim. O da bana ‘Haklısın. Ama ben halkımın isteklerine karşı gelememem' dedi. Arafat, 1991'deki Irak işgali sırasında Saddam'a destek verdiği için büyük bir bedel ödedi. Arafat Oslo Anlaşması'yla zaman kazanmak istedi. İsrailliler de bunu biliyordu. Arafat hiçbir zaman halkına ihanet etmedi. Bu yüzden zehirlendi ve öldürüldü. Bugünkü Filistin otoritesine baktığımızda şöyle bir durumla karşı karşıyayız. İsrailler Abbas'a teslimiyet anlaşması imzalatmak istiyorlar. Oysa Abbas, kendisini feda ederek gelebileceği en son noktaya geldi. Abbas daha öteye gidemez. Çünkü onun yaptıkları ihanet olarak algılanıyor.”
“HAMAS FİLİSTİN DİRENİŞİNİ TEMSİL EDİYOR”
Atwan, Abbas'ın daha öteye gidemeyeceğini belirtirken bunu HAMAS'a bağlıyor. Filistin'in geleceği için HAMAS'ın önemini şu şekilde açıklıyor Atwan: “HAMAS gibi bir muhalefet olması Abbas ve El Fetih'i dizginliyor. Filistin'de HAMAS'a ihtiyacımız var. Abbas'ın taviz vermemesi için HAMAS gerekli. HAMAS bugün Filistin'in direnişini temsil ediyor ve o yüzden öldürmek istiyorlar. HAMAS'la aynı düşünmüyorsak bile, onu desteklemeliyiz çünkü HAMAS'ın ortadan kaldırılması Filistin direnişinin de yok olması olacaktır.”
“ORTADOĞULU OLMAK UTANÇ
DUYULACAK BİRŞEY DEĞİL”
Filistin, Mısır, ABD, İsrail, İran'dan sonra bu sefer Türkiye'yi soruyoruz Atwan'a. “Türkiye, Ortadoğu'daki komşu ülkeleriyle, Avrupa Birliği benzeri bir birlik kurabilir mi?” Atwan bu soruyu şu şekilde cevaplıyor: “Türkiye, Avrupalı olmadığını anladı. Şimdiye kadar kendisini kandırıyordu. 80 yıldır Avrupalı olacaksınız diye Avrupa kapısında beklediniz ama Türkiye bir Ortadoğu ülkesi. Ortadoğulu olmak suç değil, utanç duyulacak bir şey değil. Siz 600 yıl boyunca dünyayı yönettiniz. Neden kendinizi Avrupa'nın kapısında marjinalleştiriyorsunuz. Türkiye tüm Avrupa'dan daha büyük. Avrupa Türkiye'den korkuyor. Türkiye'nin geldiği medeniyetten, İslam'dan korkuyorlar. Ama Türkiye köklerine geri döndüğünde daha güçlü olacak. Bugün Türkiye'de işleyen bir demokrasi var. Güçlü ekonomisi, özgür medyası, demokratik bir hükümet ve farklı düşünceden partilerin yanı sıra güçlü bir ordusu var. Türkiye bu şekilde Müslüman dünyasına liderlik yapabilir.”
“ERDOĞAN, ARAP LİDERLERDEN DAHA POPÜLER”
“Türkiye, ‘Demokrasi ve İslam bir arada olamaz' diyenleri yanılttı. Müslüman kimliğiyle işleyen demokrasisi Türkiye'yi güçlü kılıyor. Bizim Arap ülkelerinde olmayan şey demokrasi. Eğer Türkiye'nin liderliğinde bir birlik kurulursa, sizdeki demokrasi düşüncesi Araplara da sirayet eder. Bugün Erdoğan, Arap dünyasının en popüler, en sevilen lideri. Arap liderlerinden bile daha çok popüler. Çünkü Erdoğan, prensip ve ahlak sahibi. 20 yıl sonra Türkiye'yi geçen yıl ziyaret ettim ve çok şaşırdım. Türkiye'nin nasıl zenginleştiğini nasıl büyüdüğünü gördüm.”
“BİR ARAP OLARAK TÜRKİYE'NİN
ARAPLARI YÖNETMESİNİ İSTİYORUM”
“Peki ya ulusalcı Araplar Türkiye'nin liderliğine karşı çıkmaz mı? ‘Türkiye bizleri Osmanlı'daki gibi yönetmek istiyor' diye itiraz etmezler mi? Bazı Arap aydınlar Osmanlı'yı ‘kolonyal bir güç' olarak görüyordu” sorusunu şöyle cevaplıyor El Kuds El Arabi Genel Yayın Yönetmeni “Ben bir Arap olarak söylüyorum. Türkiye neden bizi yönetmesin ki! Demokrasi, insan hakları, özgürlükler konusunda Türkiye bize neden örnek olmasın. Biz Araplar olarak Türklere İslam'ı öğrettik. Türkler de bir Müslüman İmparatorluğu kurarak İslam'a hizmet ettiler.”
“TÜRKİYE'NİN ARAPLARI
YÖNETMESİNDEN GOCUNMAM”
Neden Türkler de Araplara demokrasi, insan haklarını öğretmesin ki! Ben bir Arap olarak Türkiye'nin Arapları yönetmesinden gocunmam. Bugün mesela Norveç, İsveç neden ‘Almanya ve Fransa bizi koloni haline getiriyor' demiyor. Türkiye'nin liderliğinde kurulacak bir birlik hem Türkiye'nin hem de Arapların hem de tüm Müslüman dünyasının lehine olur. Eğer Müslümanların ezilen onurunu, gururunu koruyacaksa neden böyle bir birlik olmasın. Bunun Türk, Arap ya da başka biri olması önemli değil. Ben özgürlük, barış, demokrasi, gelişmişlik getirecekse Türkiye'nin liderliğini şimdiden kabul ediyorum.”
“TÜRKİYE, SEKÜLER ARAPLARLA
DA İRTİBATA GEÇMELİ”
Atwan, Türkiye'nin dağınık durumdaki Arapları ancak halklarına seslenerek bir araya getirebileceğini düşünürken, Türkiye'nin sadece Ortadoğu'daki demokratik muhalefetin İslami kesimini değil, seküler kesimiyle de irtibata geçmesi gerektiğini söylüyor: “Türkiye, Arap rejimlerini bir araya getiremez. Çünkü bu diktatörlükler bir araya gelemez. Türkiye ancak Araplara, Arap halklarına demokrasi ve insan hakları vererek onlara örnek olabilir. Yoksa Türkiye, Arap diktatörlüklerini bir araya getirmeye çalışırsa bunları karşısına alabilir. Türkiye'nin bölgedeki mevcut politikası daha iyi. Direk olarak Arap halklarına hitap ediyor. İnsanlar, Türkiye'yi görüyor ve bundan etkileniyorlar. Ancak, Türkiye'nin bölgeyle ilişkilerini geliştirirken sadece demokratik muhalefetin Müslüman kanadıyla değil, seküler kanadıyla da ilişki kurabilmeli. Bunu yaparsa, Türkiye'ye karşı mesafeli duran seküler Arapları da etkileyecektir.” (VAKİT)