Armağan Konya'da "1453" filmini eleştirdi

Armağan Konya'da "1453" filmini eleştirdi

Şehir Konferansları kapsamında Konya’ya gelen Araştırmacı-Yazar Mustafa Armağan, “Fetih 1453” filmini değerlendirerek, İstanbul’un Fethi hakkında önemli bilgiler verdi

Konferansa çok sayıda öğrenci katıldı. Araştırmacı-Yazar Mustafa Armağan, Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Üniversitesi ve Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanlığı tarafından organize edilen Şehir Konferansları kapsamında bir konferans verdi. Mevlana Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konferansa ağırlıklı olarak öğrenciler katıldı. Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Mücahit Sami Küçüktığlı ve Konya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün’ün hazır bulunduğu toplantıda Yazar Armağan, Fetih 1453 filmini yorumladı.

Filmin eksikliklerle ve çelişkilerle dolu olduğuna işaret eden Armağan, giriş sahnesinin umut verici devamının ise tam anlamıyla facia olduğunu belirtti.

ULUBATLI DAHA ÇOK AKILLARDA KALDI

“Önce ‘İstanbul mutlaka fetholunacaktır’ diye başlayan hadis-i şerifin ışığında Medine’ye odaklandık ve emri alan ashab-ı kiramın açtığı kapıdan çıkıp Şehzade Mehmed’in Edirne Sarayı’nda doğumuna tanıklık ettik” diyerek sözlerine başlayan Armağan şöyle devam etti: “Bu, nicedir yazıp durduğum, İstanbul’un fethinin sağlıklı bir tarihî zemine oturtulması adına son derece umut verici bir başlangıçtı. Zihnimizdeki ‘acaba’lar uçup gitmişti; koltuklarımıza daha rahat yerleşebilirdik. İlk kırılma, surlara sancağı dikmesi dışında tamamen meçhulümüz olan Ulubatlı Hasan’ı Fatih’in kılıç hocası olarak gördüğümüz sahnede başladı ve o andan itibaren bir Ulubatlı-Fatih rekabetidir başladı. Ne yalan söyleyelim, daha renkli bir karakter kazandırılan Ulubatlı’nın, ışıklar yanınca Fatih’ten daha fazla akıllarda kaldığını fark ettik”

HADİSLE HEYECANLANDIK, ZİNA SAHNESİYLE ŞAŞIRDIK

“Fetih 1453″ filmini genel anlamda olumlu ve etkileyici bulduğunu kaydeden Armağan, Fethin hadisle başlaması ve onu Fatih’in doğumuyla sıkı sıkıya ilişkilendirmiş olmasının, filme Asr-ı Saadet’e uzanan müthiş bir derinlik kazandırdığını ve şimdiye kadar yapılan Fetih filmlerinin üstüne çıkarttığını kaydeden Armağan, Ulubatlı Hasan karakterinin gerçekte var olduğunun net olmamasına karşın zina yapan biriymiş gibi canlandırılmasının bir çuval inciri berbat ettiğini vurguladı. Ayrıca Fatih’in hocası Akşemsettin’in filmdekinin aksine daha zayıf ve bilge olduğunu dile getiren Armağan, “Filmin eleştirilmesi gereken birçok yanı var. Mesela Ulubatlı Hasan’a aslında bir Müslüman kızı olduğu belirtilen Era’yla bir Hollywood filmindeymiş gibi gayri meşru cinsel ilişki yaşatılmış olması, ona biçilen “İslam kahramanı” tipiyle tezat teşkil ediyor. Fethi başından beri destekleyen, hatta morali bozuk olduğu sırada Fatih’e uyarı mektubu dahi yazan Akşemseddin’in, filmde misafir oyuncuymuş gibi epey geç ortaya çıkması da ciddi bir hata. Şişmanlığıyla Nasreddin Hoca’yı andıran Akşemseddin fazla rind kaçmıştı. Fatih’in Kürt hocası Molla Gürani ile Molla Hüsrev de yoktu ortada” dedi.

FATİH’İN BÜYÜK CİHATTAN KASTI EĞİTİMDİ

Fetihten 10 yıl sonra Fatih Sultan Mehmed’in “Küçük cihad bitti, büyük cihada başlıyoruz” diyen bir Fatih portresinin önemli olduğuna vurgu yapan Armağan, Medreseyi yaptırırken “cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere müracaat” ettiğini vakfiyesine yazdırdığını belirtti. Burada asıl vurgulanması gerekenin eğitime verilen önem olduğunu ifade eden Armağan, “İstanbul’un Fethi dahi, onun nazarında, yapılacak olan büyük ruh ve zihin açılımının yanında küçük kalır demesek bile asıl fethe basamak teşkil eder. Bunun için başına ulema sarığı takmış, bu yüzden alimler karşısında ayağa kalkmış, bu sebeple fırsat buldukça medreselere ders dinlemeye koşmuştu. İstanbul’un mekân olarak fethi, bu Büyük Fethin ‘fatiha’sı olacağı için önemliydi. Fatih bu Büyük Fetih hareketini başlattı ama bitiremedi. Lakin bize o taşlarda donmuş arzuyu miras bıraktı” diye konuştu.

İSTANBUL’U İSTANBUL, KONYA’YI KONYA YAPAN EFSANELERDİR

Kentlilik bilincinin dikkate alınması gereken önemli bir konu olduğunu kaydeden Armağan, bir İstanbul’un sadece İstanbul, bir Konya’nın da sadece bir Konya olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Şehirleri şehir yapan muhteşem olaylar olduğunu ve bunun en güzel örneğini İstanbul’un fethi’nin verdiğini belirten Armağan, “Mesela İstanbul’da Kadıköy semti var. Bu ismi oraya veren bir Konyalıdır. İstanbul’un fethinden sonraki yıllarda her taraf Türkler tarafından zapt edilmiş ve Kadıköy, Fatih’in ilk kadısı olan Konyalı Hıdır Bey’e makam ödeneği karşılığı verilmiştir. Rivayetlere göre Hıdır Bey’in bugün Kadıköy’ün bulunduğu yerde bir evi vardır. Ve İstanbul’un ilk kadısı olduğu için Hıdır Bey’den bahsedilirken kadının köyü denilirdi. Ve ilerleyen yıllarda ismi Kadıköy olarak kaldı. Konya’nın da bu anlamda ismini veren önemli kişiler ve olaylar vardır” şeklinde konuştu.

memleket.com.tr