Atilla Dorsay veda etti

Atilla Dorsay veda etti

Emek Sineması'nın protestosuna katılan ve biber gazından etkilenen Atilla Dorsay bugün okuyucularına veda etti

 

Emek Sineması'nın yıkılmasına karşı dün Taksim İstiklal Caddesi'nde yapılan protestoya katılan ve yıkıma karşı eylem yapan grubun içinde olan Sabah gazetesi yazarı Atilla Dorsay biber gazı ve tazyikli sudan etkilenmiş kendisini bir mağazaya atarak kurtulmuştu. Yıllardır 'Emek Yoksa Ben de Yokum' diyen Atilla Dorsay, bugün köşesinde okuyucularına veda mektubu yazdı.

İşte Dorsay'ın veda yazısından bir bölüm:

'VEDA ZAMANI'

"Evet, ayrılık zamanı geldi.

Deneyimim var, bilirim: yazdığınız gazeteden ayrılmak, sevgiliden ayrılmaktan daha zordur!.. Çünkü hemen hiçbirinin yüzünü görmemiş olsanız da, sizi yıllardır okumuş onbinlerce, yüzbinlerce insan söz konusudur: sevmiş veya kızmış, onaylamış veya söylenmiş, dinlemiş veya reddetmiş, ama yine de sizinle yakınlık kurmuş, akıl ve duygu yoluyla iletişim kurmuş bir kitle söz konusudur. Onların bir bölümü kendilerini öksüz kalmış gibi hissedecektir. Ama asıl öksüz kalan siz olursunuz!

Aslında talihli bir gazeteci sayılmalıyım. Ayrılık kararı hep benden geldi, hiç kovulmadım.

Bunu iftiharla söylüyorum sanmayın, sadece bir tespit yapıyorum.

Yoksa öyle kovulmalar vardır ki, çok daha fazla onur getirir.

Ama işte, buradan da ayrılıyorum.

Ne kadar büyük bir üzüntüyle olduğunu anlatamam.

Çünkü Sabah bir kitle gazetesiydi, hâlâ da öyle. Burada çok geniş, çok farklılıklar içeren, çok değişik dünya görüşlerine, ideolojilere, kültür ve yaşam düzeylerine sahip büyük bir kitleye seslenecektim.

Hem de ülkemizde gerçek birer kültür alanı oldukları hâlâ tartışmalı olan, sıradan insanın gündelik hayatına nüfuz edememiş iki alanda kalem oynatarak: sinema ve şehircilik. Şehircilikte de özellikle İstanbul.

Ama sanıyorum ki bunu başardım. Kimi zaman yaşanan krizlere, hatta kısa süreli ayrılmalara karşın, sonunda Sabah'ta 15 yıl yazdım. Bu basındaki belki en zor ve belalı, ama beni ayni ölçüde mutlu eden maceram oldu.

Ama ayrılma günü geldi.

Bunun temel nedenini biliyorsunuz: "Emek Yoksa Ben De Yokum" başlıklı yazımı hatırlarsınız. Bu sinemanın hem kendisi önemliydi, hem de temsil ettiği kültürel altyapı, tarihsel birikim ve yaşam biçimi. Bugün artık Emek yok.

Onun gerçek ve de simgesel önemini anlatamadık. Sabah bu ve Taksim Parkı, Çamlıca camii vb. konularda sütunlarını bana hep açtı, tüm eleştiri ve uyarılarımı kullandı. Sağ olsunlar...

Ama hiçbir girişimi değiştiremedik, hiçbir şeyi kurtaramadık.

Benim için artık ne sözün, ne de yazının önemi kaldı. Bu belki, artık sessiz kalmanın çığlık atmaktan daha önem kazandığı bir durumdu. Ve bırakmak kaçınılmaz oldu.

Bunca yıldır hep beni koruyup gözeten, uygar ilişkiler kurduğum tüm geçmiş ve bugünkü Sabah patronlarına, yöneticilere, yazar ve gazeteci dostlara, çalışanlara ve emekçilere gönül dolusu teşekkürler. Ayni biçimde, okur denen o büyük okyanusa da.. Yine bir yerlerde, en azından kitaplarda filan buluşmak umuduyla..''