Başbuğ ya GEREĞİNİ YAP ya da İSTİFA ET

Başbuğ ya GEREĞİNİ YAP ya da İSTİFA ET

Genelkurmay Başkanı sürekli açıklama yapıyor, vurgu aynı: TSK'ya karşı asimetrik bir savaş var!

Habertürk Gazetesi yazarı Yiğit Bulut, bugünkü köşesinde gündemde yaşanan olaylara karşı Genelkurmay'ın tutumunu, tavrını eleştirdi.. Bulut, Başbuğ'u gereğini yapmaması halinde istifaya davet etti.

İşte Bulut'un o yazısı:

SEN NE YAPTIN DİYE ADAMA SORMAZLAR MI?
Artık ezberledik; var... Birileri "TSK'ya karşı inanılmaz bir savaş içinde"!!

Peki var da "Sen ne yaptın" diye adama sormazlar mı? Ne yapalım; vatandaş olarak elimize kazmayı, küreği alıp askere yardıma mı koşalım? Oturulan makam "ağlama" koltuğu mu? Amaç ne? Şu mesajı vermek mi: "Bize saldırıyorlar, bilin, sizler de bizimle birlikte ağlayın, bize yeter!"

TAVRINDAN SIKILDIM VE UMUTSUZLUĞA KAPILMAYA BAŞLADIM
Sevgili dostlar, Genelkurmay Başkanı kusura bakmasın ama tavrından bir vatandaş olarak hem sıkıldım, hem de umutsuzluğa kapılmaya başladım! Soruyorum; size kim saldırıyor? Nereden yönetiliyor? Bu adamlar kimlere hizmet ediyor? Açıkla Sayın Başbuğ, açıkla! Sonu kime giderse, gitsin. Üstündeki üniformanın hakkını vermenin günü bugün değilse ne zaman? Gerektiğinde "gereğini yapamama" durumu nasıl açıklanabilir?

ÇOK AMA ÇOK VAHİM
İşin bir de "anlaşılması gereken" başka tarafı var. Daha doğrusu benim anlayışım şöyle: İddialar doğruysa da "çok ama çok vahim", doğru değil ve asker kendini bu kadar "savunamama" konumundaysa da "çok ama çok vahim".

İSTİFA ETMELİ
Sevgili dostlar, lafı dolandırmadan, daha açık yazayım: İddialar "doğru" ve Başbuğ olaylardan bu kadar habersiz ve "kontrolü dışındaysa" da istifa etmelidir. Olaylar "komplo" ve iş bu kadar ileri gidebiliyor ve Başbuğ gereğini yapamıyorsa da istifa etmelidir.

İSİMLER VEREREK ANLAT
Uzun lafın kısası: Oturduğun koltuk "şikâyet" makamı değil Sayın Başbuğ, ya gereğini yap "başkalarını karargâhlarına sokmadan" sen "olanların cezasını" ver ve çık, "Evet, bunlar oldu, ortaya çıkardık, yakaladık" mesajını kamuoyuna aktar. Ya da ikide bir "Asimetrik savaş var" diyerek karşımıza çıkmak yerine "ucu kime giderse gitsin çık, Türk halkına isimler vererek" anlat. Şimdi yapılan en kötüsü; "8 ayım kaldı, aman radikal bir adım atmadan geçireyim" dersen, oturduğun koltuğa ve şanlı ordumuza büyük zarar verirsin.

KARARGAHA "HAKİM, SAVCI, POLİS" DEĞİL, TBMM İNCELEME KOMİSYONU GİRMELİYDİ
DEMOKRASİLERDE "demokratik denetim" dışında işleyen "çarklar" olamaz. Böyle yapılar varsa, mutlaka "ortaya çıkarılmalı" ve "işleyemez" hale getirilmelidir. Olaya bu açıdan bakınca "bir dönem kontrgerilla" diye bilinen gizli yapının da sorgulanması doğaldır. Doğal olmayan "devlet açısından kozmik bilgilerin" olduğu bir odaya "demokrasi algılaması" altında "hâkim, savcı ve polisin" girmesidir.

BİLMEYENLERE "YOL YORDAM" DUYURULUR!
Sevgili dostlar, yapılması gereken veya tam tabiriyle "doğrusu"; TBMM'de bir "araştırma komisyonu" kurulması ve incelemenin bu şekilde yapılmasıdır. ABD'de de, AB'de de aynı "çarklar" millet adına "gücü kullanan" seçilmişlerin irade ve idaresinde ortaya çıkarılmıştır. Aksini yaparsanız; devletin "kurumlarını" birbiriyle çatışır hale getirirsiniz. Bilmeyenlere "yol yordam" duyurulur!

Sonuç: TBMM'de çok ama çok acil bir şekilde "araştırma komisyonu" kurulmalı ve devam eden sürece el konmalıdır. Gecikilen her gün Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar verir!