Başörtülü muhabiri kim istemedi?
Cüneyt Özdemir hem kendini hem medyayı anlattı. Bu arada satır aralarında çok önemli bir itirafta da bulundu.
Cüneyt Özdemir, medyada kapıların başörtülü muhabirlere kapalı olmasını eleştiriyor. "CNN Türk'te başörtülü muhabir çalıştırmak istedim ama yönetim kabul etmedi." diyor. Özdemir isim vermiyor ama 'söylesem şaşırırsınız" diye konuşuyor.
Özdemir'in bu sözleriyle CNN Türk'ü kuran ekip içindeki herkes töhmet altında kalmış oldu.
Zaman Gazetesi'nden Murat Tokay'a konuşan Özdemir ilginç sözler sarf etti.
BAŞÖRTÜLÜ MUHABİR ALALIM DEDİM YÖNETİM KABUL ETMEDİ
- 5 N 1K'yı herkesin gelip konuşabileceği bir yer olarak planlamıştık. O çizgide programlar yaptık. 5N 1K, zaman zaman CNN Türk çizgisinin bile dışında kalan özel bir yeri oldu. Mesela One Minute olayında biz o çıkışın arkasında durmuştuk oysa o dönem CNN bayağı bir eleştirel yaklaşıyordu. Toplumsal olarak ertelenen başörtüsü sorunumuza gelince CNN Türk ilk kurulurken ben yönetime gelin başörtülü bir muhabir alalım demiştim. Ama kabul etmediler. Kimin kabul etmediğini söylesem, şaşırırsınız. Başörtülü birini CNN Türk'te haber için koşarken görmek o dönem benim açımdan ve değişen Türkiye'deki gerilimi yumaşatması anlamında çok önemliydi.
- Bugün bile birçok televizyon ve gazetede başörtülü muhabir yok?
Bunda karşılıklı iki cephenin başörtüsüne yüklediği anlam var sanırım. Burada olumlu ya da olumsuz düşünen ideoloji o kadar ön planda ki geriye hiç birşey bırakmıyor. Mesela bir dönem Kanal7'den çalışan erkek bir muhabire işsiz kaldığında biz 5N 1K'nın kapısını açtığımızda hiçkimse bir şey demiyor ama aynı kanaldan ayrılan başörtülü muhabir olunca işler değişiyor. Tam bir çifte satandart. Utanç verici toplumsal iki yüzlülüğümüz.
TWİTTER'DAYIM ÇÜNKÜ BENİM İŞİM BU!
- "Senin twitterda işin ne?" diye bana soruyorlar. Ben de diyorum "Benim işim bu". Televizyonda ne işin var diye soruyor musun bana? Sormuyorsun. Çünkü işim bu. Ben gazeteciyim. Twitter, Facebook gibi alanları nasıl kullandığınız önemli. Ben twitterda özel hayatımla, ailemle, kız arkadaşımla ilgili hiçbir şey yazmadım. Ama başkaları ile ilgili ne düşündüğümü hep yazdım. Ben orada günlük tutmuyorum, kendimi anlatmıyorum, düşüncelerimi yazıyorum sadece.
YEŞİM SALKIM'IN YÜZÜNE DE SÖYLERDİM
- Ben gözünün içine bakarak bir insana söylemeyeceğim hiçbir şeyi yazmıyorum oraya. Ben Yeşim Salkım'a da aynı soruyu gözünün içine bakarak sorardım. Sonra da pişman olur muydum, olurdum. Ben orda kimsenin arkasından konuşmuyorum. İnternet sitemde de kimsenin arkasından konuşmuyorum. Ben biliyorum oraya yazdığım her şeyin haber olacağını. Orası benim dedikodu mekanım değil ki. İclal Aydın'ın programını beğenmiyorum. Oraya da yazıyorum beğenmiyorum diye. Yüzüne de söylüyorum. Okan Bayülgen'i görürsem derim mesela: Anket soruların çok sıkıcı diye. Dedikodu değil ki.
ERTUĞRUL ÖZKÖK ULUSALCI ÇİZGİYE EVRİLDİ!
- Ertuğrul Özkök son yıllarında inatçı bir yöneticiye dönüştü. Dünyayı bu kadar iyi algılayan bir insanın küçük bir çevreye sıkışıp herşeye sırtını dönmesi inatçı bir çocuğun oyun içinde küsmesine benziyordu. Bir zamanların ulusalcıları nasıl bugün liberal çizgiye kaydıysa Özkök'de liberal bir çizgiden ulusalcı bir çizgiye evrildi. Bir yazar olarak saygı duyabileceğim bir durumdu ancak kendi evriminde liberal düşünceye Hürriyet'in kapılarını kapaması ve yayın politikası onu bugünlere getirdi. Daha önemli bir nokta ise insani duruşuydu. Bunu da Dücane Cündioğlu şahane bir gözlemle geçtiğimiz haftalarda Yeni Şafak'da yazmıştı.
- Hürriyet'in eski havasını bulması için yeni adımlar atması şart. Üstelik bunu amiral gemisi bahanesi ile geçiştirmek de kolay değil. Yaş ile değil ama başla gençleştirmek gerekiyor. Çok muhafazakar ve ulusalcı bir yazar çizer kadrosuna sahip şu an. En azından kantarın topuzu çok ağır bir tarafa çekiyor. Enis Berberoğlu'nun Ankara'da kalması tüm bu gerçeği görmesini sağlamıştır kesin. Herkes Enis'in ne yapacağını merakla bekliyor. Kimsenin ise Enis'e yardımcı olduğu yok gibi gözüküyor. Kusura bakmayın ama ben Hürriyet'in başyazarı olsaydım yeni Genel Yayın Yönetmenine alan açmak için sırf centilmenlik ya da incelikler adına istifamı çoktan vermiştim ama, ama işte...