Bir: Özgürlük Üzerine
Bugün Yazarı Ali Atıf Bir, hak ve özgürlük konusunu köşesine taşıdı
Kısa bir süre önce gazetedaşlarım Gülay Göktürk ve Ahmet Taşgetiren "liberal düşünce" üzerine seviyeli bir tartışma yaşadılar.
Tartışmada Gülay Göktürk AK Parti'nin daha liberal (özgürlükçü) olması gerektiğini savunurken, Taşgetiren liberallerin toplumda çok küçük bir yüzdeyi temsil ettiğini, özgürlükçü anlayışın AK Parti'nin genlerini bozacağını ifade ediyordu.
Tartışmadan çıkardığım sonuç iki yazarımızın da özgürlüklerden söz ettiği ama asla özgürlüğü aynı anlamda kullanmadıkları. O halde bize düşen önce şu özgürlük (liberty) denilen olguyla ilgili kafa karışıklığını gidermek.
Bildiğiniz üzere Batı'da özgürlük düşüncesinin babası John Stuart Mill. Ancak Mill'in tüm zamanların en düşünce etkileyici kitaplarından biri olan "Özgürlük Üzerine"deki düşüncelerini bugünün teknolojik, ekonomik, sosyal koşullarına uyguladığınızda birçok konunun açıkta kaldığını ya da açıklanamadığını görüyorsunuz.
Birçok felsefeci tüm siyasi bağlamlarda etkili olan bir özgürlük tanımı geliştirmeye çalışsa da özünde soyut olan özgürlüğü tam anlamıyla tanımlamaya çalışmak mümkün değil.
Hatta tarihçi Eric Forner soyut tanımların tamamının özgürlüğün önemli bir özelliğini gözden kaçırdığını ifade eder. Forner'a göre özgürlük "mitsel" bir kavramdır ve pratikte tartışmalar, farklı görüşler ve mücadelelerle kazanılır, daha sonra yine aynı şekilde değişikliğe uğrar.
Özgürlük konusunda anlatılan güzel öykülerden biri Amerika'daki bayrak yakma özgürlüğü ile ilgilidir.
1989 yılında Amerika Yüksek Mahkemesi bayrak yakmayı kendini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirince bir grup asker emeklisi televizyon programlarına katılarak Yüksek Mahkeme'nin kararını protesto etmişler "Bayrak bir ulusun sembolüdür ve devletler insanların bayrağa zarar vermesini önlemelidir" diye kendilerini savunmuşlar.
Spiker "Bayrağımız neyi sembolize eder, devlet niye bayrağı korumalı" diye sorunca asker emeklilerinden birinin yanıtı aynen şöyle: "Bayrağımız bu ülkenin istediğimiz her şeyi yapabileceğimiz bir ülke olduğunu ifade eder!"
Ne ironi ama? İronik olduğu kadar da özgürlük karşıtlarının bazen sadece karşıt olmak üzere bazı özgürlüklere karşı çıktıklarının ve kendi içlerinde çelişkiye düştüklerinin kanıtı.
Şimdi Türkiye'ye gelelim. Bayrağımızın kırmızısı neyi temsil ediyor? Şehit kanlarını... Böylesine kutsal sembolü bir bireye kendini ifade etmek üzere parçalattırır mısınız ya da yaktırır mısınız? Aynı şeyi bir BDP'li yapsa Türkiye birbirine girer mi? Devlet Bahçeli ve diğer MHP'liler bu işe ne der?
(Siz bu soruların yanıtlarını yarına kadar düşünün, ben yarın devam edeceğim.)
Çekirgelik
Hayat, insanın cesareti oranında daralır ya da genişler. Anais Nin