Mustafa Yiğit
Bir saniye sonra perde kapanabilir
Bir saniye sonra perde kapanabilir
Şu üç günlük dünyada neyimiz var da neyi paylaşamıyoruz?
Sahi kimler geldi kimler geçti, hiç unutulmaz dediğimiz kişiler bir gün bile aklımıza geliyor mu şimdilerde…
Şöyle herkesin kendi adı gibi bildiği, bir zamanlar gece gündüz seyrettiği, dinlediği kişileri bir hatırlayalım.
Aklıma geliveren birkaç isim: Barış Manço, Zeki Müren, Sadri Alışık…
Bunlar neredeyse her gün evimize konuk olurlardı…
Her gün adlarından söz ettirirlerdi bir şekilde…
Şimdi sadece senede bir ölüm yıldönümlerinde hatırlanıyorlar…
Evinde Zeki Müren, Barış Manço şarkılarını çalan kaç kişi kaldı…
Bir çok devlet başkanı, padişah, imparator geldi geçti….
Hepsi de çok kudretli insanlardı, makamın en doruklarındaydılar….
Ama öldün mü, bir şekilde unutulup gidiyorsun…
Ne kadar şöhretli, ne kadar paralı, ne kadar makam mevki sahibi olursan ol…
Sadece yaptıkları eserler, hayırlar, hasenatlar kalıyor geriye değil mi?
Ama nihayetinde göçüp gidiliyor bu fani dünyadan bir şekilde…
Aslında biz unutmamamız gereken tek bir şey var onu unutuyoruz.
Ölüm…
Ölüm sahiden çok ama çok yakın…
Bir saniye sonra hayat denen ışıltı kaybolabilir gözlerinden…
Nefesini alıp bir daha veremeyebilirsin….
Gözlerin kararır…
Elin sağ yana düşer…
Bunların hepsi birkaç saniye içinde olup bitecek şeyler…
Ve dünya denen misafirhanedeki biriktirdiğin, ölümüne çaba sarf ettiğin maddi şeylerin hiçbiri olmayacak öbür alemde.
Namazın kılınır, helvan dağıtılır, arkandan okunursa bir dua, ne mutlu sana…
Geride yalnızca arkandan gönderilen dualar kalacak…
Bir de iyi bir adamsan, seni sevenlerin varsa senede bir gün de belki mevlidin okutulacak..
Birkaç gün ardından ağlanacak, seni seven eşinin dostunun acısı daha uzun sürecek ama nihayetinde her şey yine akıp geçecek…
Yine insanlar yemek yiyecek, yine insanlar uyuyacak, yine insanlar çalışacak…
Peki nedir bu kadar çok para hırsı, bu kadar çok şan şöhret hırsı, bu kadar çok iktidar hırsı…
Aslında tek gerçek olan şey bize bu kadar yakınsa ne yapıyoruz Allah aşkına!
Neden kırıyoruz, döküyoruz, küstürüyoruz…
Neden hayatı zehir ediyor, yetimin hakkını yiyor, mazlumun gözyaşı akıtmasına seyirci kalıyoruz…
Neden, kul hakkının ölüm denen gerçekle dünyadan götüreceğimiz tek şey olduğunu unutuyoruz…
İnsan neden bu soruları sormaz, ya da bu soruları sorduktan birkaç dakika sonra neden hiç bir şey olmamış gibi aynı şeytanlıkları düşünür...
Evet bir saniye sonra perde kapanabilir…