yazar-3
Bozkır altınlarına devlet ruhsatı
Acemi yazarınız “Bozkır Altınları”na
devlet ruhsatı aldırdı
“Er kişi haddini ve hattını bilir.” Ben de haddimi bilirim. Bizi sevenlerin "Altyapısı sağlam. Kalemi kuvvetli" dolduruşlarına kapılıp, "Ben yazar oldum" havalarına girmeyecek kadar akıl sahibiyimdir. Bu yazı işinde yolun başında ve “kıdemsiz” olduğumun da farkındayım. “Şehr-i Konya”daki kalem ustası ağabeylerimin arasında 2 yılı bile bulmayan yazı deneyimimin lafı mı olur? Kendimi Rıdvan Bülbül, İbrahim Sur, Uğur Özteke, Ahmet Sevgi, Tuncer Mengeç, Nail Bülbül, Mustafa Arslan ve M. Ali Köseoğlu gibi hissetmemi sağlayacak en küçük bir dayanağım bile yok. Ama, haberciliğimi kimseye tartıştırmam. 1982-2001 yılları arasında binlerce habere imza atan, onbinlerce fotoğrafı arşivlere taşıyan fakiri,yazı yazmaya şartlar zorladı. Menfaat gruplarına, oda başkanlarına, patronların adamlarına rant sağlayacak yazılar falan çıkaramam ben. Ama, konu “Şehr-i Konya” olunca, dünlerde yaptığım ve yarınlarda sürdüreceğim gibi aç ve açıkta kalma pahasına yazmaya çalışırım. Yani, acemi yazarınız, Bozkır’ın Sesi, Türkiye’de İleri, Bozkır Postası ve Memleket gazeteleri, Konya Kent Dergisi ile “bozkirhaber.com” ve “bozkirnet.com” internet portallerinde, Bozkır’ımdaki altın yatağı ile ağıtlar yakmıştı.
Niye yakmıştı?
Siyasetçilerimizin ve bürokratlarımızın dikkatini çekmek için. Affınıza sığınarak geçen yıl eylül ayı içerisinde Memleket Gazetesi’ndeki yazımı aynen aktarıyorum.
Buyurun:
Memleket Gazetesi’nde 5 Temmuz 2005 tarihinde kamuoyuna duyurduğum ‘Bozkır altınları’ konusunda sürpriz gelişmeler meydana geldi. Onun için yazımın başlığını ‘Atın göz kamaştıracak’ koydum. 2002 yılının son aylarından bu yana bu konuyu yirminin üzerinde yazı konusu yaptık. Yazılarımız ulusal basına da taşındı. Kişisel çabalarım sonunda yüzünden gülümseme eksik olmayan MTA Bölge Müdürü Nurettin Mıhçı, Bozkır’ın Üçpınar ve Çat Yaylaları arasındaki bölgede altın arama çalışmalarını başlattı. Bölgeden alınan 50’inin üzerinde numuneden binde 12.5 oranında altın varlığına saptadı… Kaynaklarımın aktardığı bilgilere göre bu oran ülkemizde altın üretimi yapılan bölgelerinin en yükseği. Sizin bu gelişmelere ilginiz olmayabilir. Yaşananlardan ve ortaya çıkan gerçeklerden yazıların sahibi olarak duyduğum mutluluğu kelimelerle anlatmak çok zor. Şimdiden 2006 yılında yapılacak modern arama ve üretim çalışmalarının heyecanını yaşıyorum. Amacımın “un” ya da “ün” kazanmak olmadığını şahsımı tanıyanlar iyi bilir. “Şehr-i Konya”nın gündemine bu konuyu bir bilimsel tarih makalesinden yola çıkarak getirmiştik. Başlangıçta çoğu meslektaşım gülüp geçti. Bazıları bendenizi alaya almıştı. Son gelişmelerin ışığında bu kendini bilmez mamacı gazetecilerle mesleğimizin tutarlılığı anlamında hesaplaşma ortamına gelmek üzereyiz. Tam bu aşamada, Bozkır’ın kanaat önderleri bizim yaktığımız “altın ateşi”ni körüklemek, alevini güçlü tutmak mecburiyetindedir. Üçpınar Belediye Başkanı Ziya Kuz, bölgeye yönlendirilen ekiplere altı aylık süre içerisinde gereken ilgiyi gösterdi. MTA Genel Müdürü Nurettin Mıhçı bölgeden alınan nume örneklerini ve devam eden çalısmaları yakın takip altında tuttu. Geçtigimiz günlerde Konya’da uzmanlardan brifing bile aldı. MTA Bölge Müdürü Nurettin Mıhçı’ya, ekiplerine ve İHL’den dönem arkadaşım sayın Ziya Kuz’a yürekten teşekkür ederken, Türkiye genelinde yaşamlarını sürdüren 1 milyona yakın Bozkırlı’nın konuyu sürekli gündemde tutmasını istiyoruz. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan kurtulması için topraklarımızda bulunan madenlerin yerli sermaye eliyle işletilmemesi sürekli tartışma konusu yapılıyor. Altınlarının ekonomimize kazandırılması için MTA’nın proje yapması vicdanımdaki baskıyı biraz olsun azalttı. Ölüm meleği Azrail’le bir sözleşmemiz yok. Bu gelişmelerin sonundaki mutlu sonu, yorgun, by-paslı ve üç ilaç kaplı stent takviyeli kalbimle göremeyebilirim. Önemli olan Bozkır’da yüzlerin çok yakın bir zamanda gülecek olması. Sözü daha fazla uzatmayacağım. Cennet ülkemde, yaşamaktan şeref duyduğum “Şehr-i Konya” ve soy köklerimin bulunduğu suyu sert ve mert oğlu mert insanların yaşadığı Bozkır’da da haklı olana hakkı verilsin. Kendilerine gazeteci diyen bazı mamacılara da bır çift sözüm daha var. ‘Şehr-i Konya’da şunu kimse unutmasın: “Sel gidecek, kum kalacak!” 20 Eylül 2005 Memleket Gazetesi…
***
Maden Tetkik Arama (M.T.A.) Genel Müdürü Mehmet Üzer’i yüz yüze hiç görmedim. Ama Beyşehirimiz’den yetişen bu kardeşimiz ile M.T.A. Orta Anadolu 2. Bölge Müdürü Nurettin Mıhçı ağabeyin, çalışma arkadaşlarıyla birlikte yoğun mesaisi, ülke ve Konya sevgisi yazdıklarımızın hayal olmadığını ortaya çıkardı. Hatta, bazı uyanıkların bölgeyi rantlarına kapatmaması için Türkiye Cumhuriyeti adına arama ve üretme ruhsatına bağladı. Ben, maden veya jeoloji mühendisi değilim. Ama, Osmanlı kaynaklarından elde ettiğim verilere göre iddia ediyorum ki, ülkenin en yüksek rezervlerine sahip olan “Bozkır Altınları” üretime başlandığı zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin ufkunu açacaktır. Bozkır’ın altınları, MTA’nın 2006 yılı çalışma proğramına alındı. “Konya Ovası Metalik Maden Aramaları Projesi” adı altında dağlardaki karların erimesiyle birlikte yeniden “start” alıyor. 10 ayrı ekibin görev alacağı ödenek sorunu olmayan proje Akşehir, Hüyük, Bozkır, Hadim, Taşkent, Sarıveliler, Göktepe, Ermenek, Silifke ve Anamur’un vahşi ve bir o kadar güzel olan dağlarında yürütülecek... Tarihin derinliklerinde Bozkır’ın ilçe olmasının alt yapısını sağlayan “Bozkır Altınları”nın rüya olmadığını tekrar günışığına çıkartan M.T.A. Genel Müdürü Mehmet Üzer’e, M.T.A. Orta Anadolu 2. Bölge Müdürü Nurettin Mıhçı’ya ve tüm çalışma arkadaşlarına teşekkürü borç bilirim. Özellikle Türkiye’yi güçsüz bırakmak için dışardan beslenen çevrecilik adına don-gömlek eylem yapmaya hazırlananları da Bozkır’ın sağduyusuna havale edeceğimizin bilinmesini isteriz. Bu arada, AK Parti iktidarında yeniden yapılandırılan Konya İl Genel Meclisi bünyesinde Madencilik Daire Başkanlığı’nın kurulmasının zorunluluğunu TBMM’de Konya’yı temsil eden ve yerel vekillerimizin bilgilerine sunarım.
Etimiz ne, budumuz ne?
Gelinen bu aşamada, acemi yazarınız görevini yaptığına inanıyor.
Konuyu 17 Şubat Cuma günü yapılacak olan İl Koordinasyon Kurulu toplantısından sonra gündeme taşıma sözü verdiğim kaynaklarımdan kamuoyunu bilgilendirme heyecanı içerisinde gelişmeleri erken sütunlarıma taşıdığım için fakiri hoş görmelerini istiyorum.
Bozkır, Konya ve ülkem adına gülümsemeye başladım. Habercilikle bileğimizi bükemeyen, sevdiklerimize arkamızdan gammazlık yapmayı sürdüren yerel matbuat dünyasındaki Saman çöplerinin suyun akışı içerisinde kaybolup gideceğini iyi biliyorum. Onların karşısında “Son gülen, iyi güler” özdeyişinde olduğu gibi günü geldiğinde kahkahalar atarak iyi güleceğim günlerin özlemini çekiyorum.