yazar-50
Bu günü göremeyenler...
Tribündeki Gölge Adam
Değerli sporseverler; liglerin tatile girmesinden sonra biz de biraz nefes alalım, kim ne yapıyor bakalım, seyredelim derken duramadık, yine bir kaç satır karalayalım istedik.
Takımların transferleri, gelenler gidenler derken ara transferin başladığı bu günlerde beklenen hızlılıkta yok doğrusu. Sanki her takım kendini yenileyecekmiş gibi lanse edilen transfer söylentilerine, Konyaspor olarak, hani bizim de tuzumuz olsun dercesine yapılan işler gerçek manada gazete sütunlarına ve spor haberlerine konu olacak türden değil. Kesin olan şu ki giden üç futbolcumuz dışında gelişen bir şey de yok. Söylentiler ve fısıltılar ise inandırıcı gibi değil. Aklımın ermediği tek konu bizde altı yedi aydır antrenmana çıkan futbolcuların gönderilip yerlerine tekrar gençlerin alınması. Pişir pişir gönder… Gidenler yetersiz oldukları için mi gönderildiler? Yoksa bu takımda yer bulamadıkları için mi gönderildiler? Şayet böyle ise bu gelen genç arkadaşlarımızın da akıbeti böyle olmayacak mı? Aslında sorun o değil; bazılarının gönlü olacak, bazılarının da çalışmaları boşa çıkmasın, iş yapıldı, izlenildi görüldü diye düşünülüyorsa hem ayıp ediliyor hem de yazık ediliyor. Bazılarının gönlü hoş tutulsun diye zorla icraat yapılmamalı… İçeridekileri yok edip dışarıdakilere kapı açmayı ne zaman bırakacağız doğrusu bilemiyorum. Levent’in gidişine pek akıl erdiremedim, sanıyorum karşılıklı problemler ve Levent’in sakatlıktan sonra forma giyememesi diye düşünüyorum. Kaleci Vasilj konusunu hiç mi hiç anlamadım. Bize birinci kaleci lazım diye gönderildi ise doğru bir şey yapılmış, ama Özden’e bir yedek alınacak diye Vasilj gönderildi ise al sana bir yanlış daha.
Bu gelişmeler yıllar yılı devam edip geldiği için kamuoyunda fazla yadırganmıyor.
Bu mentalite devam ettiği sürece, dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi de yarınlar böyle devam edip gidecek. Bazen çok güvendiğimiz insanlarda hata yapabilirler diye düşünmedikçe yanlış yapmaya da devam ederiz.
Biraz ara verelim yazmayalım dedik ya… Ardı ardına sıralanır artık. Konuların biri bitmeden bir diğeri başlar. Transferi Konyasporumuz nerede bitirir bilmem ama ben noktalıyorum. Malum yeni menajerimiz var, banane biraz da onlar düşünsün. Takımın Transfer Komitesi var Futbol Şube Sorumlusu var… Anlaşılan o ki izlemeler güme gitti. Biz yine menajerlere teslim olduk…Venezuellalı, Simbabyalı olmadı Papua Yenigineli… Çevir gazı yanmasın.
Anlaşılan yurtdışı seyahatlerinden bir şey çıkmadı. Bu konuda transfer komitesi bir hayli emek sarfetmişti. Uçağı kaçıranlar, havaalanlarında bitap düşenler. Bin bir türlü çile çekenler… Bu kadar taramadan sonra yerli genç oyunculara yönelmek geleceğe yatırım mı, yoksa günü kurtarmak mı? Aslında zoraki transferlere gerek de yok. Hoca da istemediğini belirtmiş. Belki zorunlu bölgelere bir, bilemedin iki transfer. Çünkü gelen futbolcuya da yer açmak lazım. Geleni de oynatmak lazım. Nerede, kimin yerinde?
Bir de yıllardır Konyaspor Kulübü’nde anlamadığım bekli de benim anlamakta zorlandığım bir durum var; “Futbol şube sorumluluğu’’. Bu görev ve ifade hiç mi hiç içime sinmiyor. Konyaspor Futbol takımından başka hangi takım şubeye sahip Allah aşkına, biri bunu anlatsın. Konya spor tek bir branşı olan futbol kulübü. Bunu şubeleştirerek şube zenginliği yaratmanın ne manası var bilmiyorum. Fazla uzatmadan bu şubenin üstüne bir arkadaşımız geliyor. Bu görevi veren neden veriyor bilmiyorum da, bu görevi kabul eden arkadaşımız neden kabul etti onu da bilmiyorum. Bu arkadaşımız yıllarca yönetim kurullarında çalışan bir arkadaşımız. Bana biraz uygun gelmedi kusura bakmasın. Sanki taraflar iyi düşünmeden hareket etmişler gibi geldi. Olan olmuş, artık fazla yorum yaparak kişileri yıpratmamak gerekir. Üç ay sonra genel kurulda biri gelir de arkadaş kusura bakma… derse diye düşünüyorum.
Futbolda son günlerin flaş ve hareketli gündem maddesi malumunuz olduğu gibi TFF seçimleri. Bu seçimlere nasıl gelindiğini hepimiz biliyoruz. Daha iki yılını bile dolduramayan federasyon kendi aralarında bile mutabakatı sağlayamamış, MHK seçimlerinde yanlış yapılmış, Federasyon yönetim kurulu ileTahkim Kurulu ters düşen yapısı ile düşe kalka devam ederken, kendi iplerini kendileri çekerek adeta intihar etmişti. İsviçre müsabakaları öncesi ve sonrası yapılan açıklamalar, verilen demeçler ve tavırlar bir sonun başlangıcı oluvermişti. Nihayet aklıselim bir karar alarak ‘’zarardan kurtulmanın ‘’ da kar olduğunu görüp seçim kararı almışlardı. Bu karar alınmıştı ama seçimler ne olacaktı… İşte burada biz Konya olarak ne yapacaktık. Erken karar verip bi taraf tamı duracaktık, yoksa apar topar Anayasa mahkemesinin öne alınan kararından sonramı hareket edecektik.Bu işten anlayanlar dediler ki karar verme tarihi öne alındı, bu Haluk Ulusoy un önünü açmaktır aman ha dediler… Biz ne yaptık Başbakanla yat gezisinde görünen Hasan Doğan safında yer aldık, veya bu kararı almaya zorlandık. Dışarıdaki etkenler Konya spor kulübünü yanlış yönlendirdiler. Kulüpler birliğinin toplantısında çekimser oy kullanarak sanki farklı bir tutum içerisine girilmiş oldu. Kulüpler birliği oyçokluğu ile Haluk Ulusoy’u destekleyeceği kararının ardından bir gün gecikmeli Haluk Ulusoy’u destekliyoruz deyiverdik. Bu tavırlar bize ne kazandırır bilemiyorum. Olayları sezmeden, süzmeden yapılan yanlışların faturasını kim ödeyecek.? Olayları bu kadar duygusal yaklaşarak çözemezsiniz. Kulupler doğru yönetilsin diye yöneticiler olur. Kişilere bağımlı kalınarak kulüp idare edilmez.
Kafamız sapmaya değmeden bu yanlışları yapmasak da herkesle beraber doğru karar versek daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Batarsak da hep beraber batardık. Nitekim hepimiz aynı gemide değil miyiz? Ulusoy’un kulağına üfleyen üfledi. Hasan Doğan’a yakın olan temsilcimiz sayın Baykan’ın da önü kesilmiş oldu. Keşke bu hatalar yapılmayıp doğru tercih kullanılmış olsaydı. Aslında hata yapma şansımızı da daha önce kullanmıştık. Tekrar hatayı neden yaptık bilemiyorum.
Ne yapıp ne edip bu oluşumda yer almalıyız. Siyaset mi yoksa riyaset mi hangisi etkili olacaksa bir an evvel devreye girip Konyamızda yıllardır eksik olan bu tür lobilerde boy göstermeliyiz. Bunlar içinde en uygun kişileri ön planda tutup hiçbir kesimin itirazı olmayan, Konya’yı kucaklayan kişi ve kişilerin buralarda bulunmasını sağlamalıyız.