Bu kadına haddini bildirin!

Türban bir simge midir?

“Evet, türban bir simgedir.”

“Türban, Müslüman kadının, sarık da, Müslüman erkeğin simgesidir” diye yazmak gerekir. Ancak bu sözü, birileri enine, birileri de boyuna çekeceği için yazmıyorum.

Peki, türban neyin simgesidir?

Türban tabi ki normalleşmenin simgesidir.

14 yıl önce günün başbakanı Bülent Ecevit, siyaset hayatının en saçma çıkışını yapıyor, "Bu kadına haddini bildirin!" diye bağırıyordu. O günün türbanlı milletvekili Merve Kavakçı, halkın bir tarihte “Karaoğlan” diye bağrına bastığı Ecevit in, kin ve nefret dolu haykırışı, milletin vekiliyim diyen zavallıların protestosu karşısında, salondan kaçar gibi ayrılmak zorunda kalıyordu. Ancak mecliste başlayan linç girişimi, mecliste bitmiyor, aynı anda korkunç bir medya kampanyasıyla yargısız infaz yapılıyordu.

O dönemde, “28 şubat paşaları” sadece Ecevit’i kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda devletin en tepesinde oturan Demirel’i de işin içine çekiyorlardı, hanımefendiyi iki gün içinde "ajan provokatör" ilan ettirip, vatandaşlıktan çıkardıktan sonra kendi öz vatanından ABD’ye gönderiyorlardı.

14 yılda meclis köprüsünün altından çok şeyler geçmiş.

Geçen hafta meclis'te üç başörtülü milletvekili vardı, ancak kavga dövüş yoktu. Mecliste eskiden dik duranlar aynen oradalardı, peki o yıllarda mecliste dik çıkanlar nerdeydi? Onu çok merak ettim. Mecliste ne kapaklara eller vuruldu ne de "Dışarı dışarı" diye tempo tutuldu…

Meclis, türbanlı milletvekillerini bağrına bastı, “hoş geldin tarihi gerçeğim” dedi. Böylelikle Türkiye normalleşme yönünde bir adım daha atmış oldu.

Bu adımla birlikte, 5 Aralık 1934 yılında kağıt üzerinde hak olarak kadınlara tanınan milletvekili seçilme hakkı, ancak 79 yıl sonra gerçek bir hakka dönüştü.

İşte, 14 yıl arayla ortaya çıkan bu iki tablo arasındaki fark, Türkiye'nin 14 yılda aldığı yolun tablosudur.

Selam olsun bu tabloyu bize yaşatanlara…

Selam olsun 79 yıl sonra bunu herkesin beklediği şekle getirenlere.

Aslında meclisteki başörtü meselesinin meclisin sorunu olmadığını 14 yıl önce rahmetli Erbakan söylemişti, ona göre başörtü meselesi CHP zihniyetinin sorunuydu.

Bu 14 yıl önce de böyleydi, bugün de böyleydi. Peki, bugün ne değişti, ona bakmak lazım.

Birincisi, o günkü cesaretsiz MHP’si dersini almış göründü, onun için teşekkürü hak etti. İkincisi, devletin en yüksek tepesinde artık Demirel yoktu.

Burada CHP ve MHP çok önemli bir sınav verdiler. Ancak tarihe bu yasağı kaldıran, AK Parti olarak yazılacak. Haberleri olsun.

Aslında CHP bu süreç içerisinde bir yerlere hep gidip geldi. Önce, genel başkanı "Kimsenin kıyafetini sorun etmeyiz" dedi, ancak hemen arkasından bir başka CHP yetkilisi "Türbana müsaade etmeyiz" diyordu

Herkes CHP'nin bugünkü tavrının, 1999'da Ecevit'in tavrının gerisinde kalmayacağını düşünüyordu. Birilerinin çıkıp "Bu kadınlara haddini bildirin!" demesini bekledi, ancak bekleyenler yanıldı.

Çünkü bu dönemde bunu söylemek yürek isterdi. Bir de 28 şubat paşalarını isterdi.

DSP'nin 1999'daki utanç verici tutumunun bedelini sandıkta ne kadar ağır ödediğini gören hiçbir siyasetçi aynı hatayı tekrarlamayı düşünemezdi ve düşmedi de.
Bu tablo karşısında hep beraber siyasetin dinozorlarından da kurtulmuş olduk. Meclis'te en çok tekrarlanan suçlamaya da değinmek istiyorum:

Neymiş efendim AK Parti mağduriyet istismarı yaparak buralara gelmiş.

Yaptırma efendim, biri yapıyorsa birileri de yaptırıyordur. Bu söyleme aklı selim olan herkes güler geçer, çünkü yıllardır bu söz, kırık plak gibi hep gündeme geldi, bir Allahın kulu da engelle yaptırma kardeşim, bu mağduru siz yaratmasaydınız onlarda istismar yapmazdı demedi.

Bugün bunu önlediniz…

İlk seçimlerde istismar edenler, istismar yapmadan sizden çok oy alırsa, bu defa ne diyeceksiniz?

Onu da hep beraber, yaşayıp göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum