Salih Sedat Ersöz
Bu karanlık gecenin yok mu sabahı?
İçinde yaşadığımız çağda dünyada tüm Müslümanlar ötekileştirilmiştir. Batı dünyası tarafından Müslümanların insan sınıfına dahi konmadığına şahit oluyoruz.
Dünyada yaşayan yaklaşık 2 milyar Müslümanın tamamına, bir batılı insana verilen önem kadar önem, ehemmiyet ve değer verilmemektedir.
Yıllardır Filistin Müslümanları, tüm dünyanın gözü önünde lanetli Yahudi tarafından en büyük zulümlere ve katliamlara uğramakta olduğu halde kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Son yıllarda Arakan ve Doğu Türkistan Müslümanları büyük işkenceler altında inim inim inlemekte olduğu halde kimsenin gıkı çıkmıyor.
Suriye’de 2,5 yıldır devam eden iç savaşta, zalim Beşar Esed, 100 bin civarında Müslüman katletmiş ve attığı kimyasal silahlarla binlerce masum yavrucağın kanına girmiş olduğu halde bugüne kadar hiç kimse dönüp bakmamıştır.
Mısır’da yapılan İsrail yanlısı askeri darbe sonrasında, Müslüman Kardeşleri yok etmek uğruna birkaç gün içinde binlerce silahsız sivil Müslüman katledilmiş, on binlercesi de yaralanmış olduğu halde zalim Sisi ve yandaşlarına sen ne yapıyorsun diyen olmamıştır.
Yakın geçmişte Avrupa’nın ortasında Bosna Müslümanlarına yapılan alçakça saldırı ve katliamlara karşı kalınan duyarsızlık unutulmamıştır.
Irak, Afganistan ve Çeçenistan’da şu anda bile Müslüman kanı akmaya devam ettiği halde buralar hiç kimsenin gündeminde bile değildir.
Müslümanlar üzerindeki bütün bu zulümler yetmiyormuşçasına güzelim Türkiye’mizi de karıştırmak ve ülkemizde de benzer sonuçlar ortaya çıkarmak için dış güçler ile onların içerideki uzantılarının hain emellerine ulaşma çaba ve gayretlerinin kimler tarafından desteklendiği de gözler önündedir.
Hıristiyan dünyasının duyarsızlığı ve kayıtsızlığı değil belki ama diğer Müslümanların bütün bu zulümlere duyarsız kalmaları öldürüyor o kardeşlerimizi…
Dünyanın neresinde olursa olsun, Allah tüm Müslümanları kardeş kılmıştır. Hepsi bir vücudun azaları gibidir.
Vücudumuzun azalarının birinde görülen hastalığa nasıl bana ne diyemezsek, kardeşlerimize reva görülen zulüm ve katliamlara da seyirci kalamayız.
Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan kardeşlerimiz acılar içinde kıvranırken bizim hiçbir şey yokmuş gibi yaşantımıza devam etmemiz reva mıdır?
Yaratıcımızın bizleri kardeş kıldığı insanların oluk oluk kanları akarken ve gözyaşları sel olup çağlarken bizlerin keyfimizden ve konforumuzdan fedakârlık yapmadan hayatımızı sürdürmemiz yakışık alan uygun bir durum mudur?
Onlar zalimlerin zulmü altında inlerken aldığımız nefes bize dar gelmiyorsa, yuttuğumuz lokmalar boğazımızda düğümlenip kalmıyorsa, o acıların çaresizliğini içimizde hissetmiyorsak nerede kaldı bizim kardeşliğimiz, nerede kaldı Müslümanlığımız?
Allah’ım; Müslümanlara yardım eyle, tüm Müslümanları zalimlerin zulmünden kurtar… Zalimleri, Müslümanları yok etmek isteyen güçleri ve onlarla beraber olan içimizdeki hainleri kahreyle…
Ey Rabbimiz; bize acı, bize merhamet eyle, bizi bağışla, bize gücümüzün üstünde yük yükleme, kaldıramayacağımız acılar gösterme, Müslümanları İslâm düşmanlarına karşı muzaffer eyle…
Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin ordusunu ve fillerini, gönderdiğin ebabil kuşları ile darmadağın ettiğin gibi, senin son dinini ve Müslümanları ortadan kaldırmak isteyen zalim çağdaş Firavun ordularını da zillete düşür, perişan eyle Allah’ım…
İçimizdeki bazı beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk etme Allah’ım…
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ülkemizin içine düştüğü o karanlık günlerdeki feryadını, Müslümanlar üzerindeki zulmün zirveye ulaştığı bugünlerde de hatırlamamak mümkün mü?
“Yâ Râb!.. Bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı, Mahşerde mi bîçârelerin yoksa felâhı?..”
Karanlık gecelerin sona erdiği nurlu sabahlarda buluşmak dileğiyle mutlu yarınlar efendim.