Bu nasıl gizlilik...

Perşembe günü sabah haberleri programı. CNN Türk’ü izliyorum. Haber TSK’nın Kuzey Irak’ta yapılmasını düşündüğü hareketle ilgili. Üç değişik alternatif var. Sadece hava saldırısı, sınırlı kara birlik hareketi ve hava saldırısı son ihtimal ise sadece karadan yapılacak bir hareket. Hepsinin kendine has sıkıntıları var ama muhtemelen hareket 30 Ağustos sonrası uygulanacak. Çünkü TAŞ kararları bekleniyor. Ordu kademelerinde değişiklik olacak. Haber ve sunuluşu inanın aklıma zarar verecekti. Bu ne biçim gizli hareket. Bu ne biçim medya. Bu ne biçim gizlilik. Sanki bu planlar yapılırken oradalar veya bir üst düzey yetkili bunu haber yapın diye ellerine tutuşturmuş. Bu kadar gayri ciddi bir haber verilemez ve devlet buna sessiz kalamaz. Kalırsa da devletliği kalamaz. Devlet devlet gibi davranmazsa kendini devlet sanan medya da böyle davranır. Aklım almıyor.

Bu hareketin temel ilkeleri içinde, gizlilik ve baskın faktörleri gelmelidir. Görüldüğü kadar, basına olayın aksediliş tarzından konuya ilişkin şekilde, gizliliğin ve de muhtemel bir operasyonun baskın niteliğinin daha şimdiden kalmamış olduğu anlaşılmaktadır. Hasım, mesajını aldığına göre büyük bir ihtimalle bulunduğu mevkileri boşaltmış olacaktır. Siz oralara daha öncede olduğu gibi boş sıcak çay bardaklarını toplamaya mı gideceksiniz ?

Medya böyle de siyaset farklı mı?. Son kullanma tarihi geçen siyasi kadro giderek batağa saplanıyor. Vaktinde düşünülmeden verilen sözlerin sonuçlarını almaya başladılar. Artık dış kapılarda karşılanma devri bitti. Bush ile karşılıklı ayak ayak üzerine atma görüntüleri yok, çünkü Bush randevu talebine cevap bile vermiyor. O ezeli düşmanı olan Almanya Başbakanının omuz masajı ile ilgileniyor. Biraz Condi ortalarda görülüyordu. Gece yarısı gelip sabah gidiyordu, o da gelmez oldu. Öyle olunca da söylemler rahatça sertleşe bilir. Ciddi devlet adamlığı tavırları takınılabilir. Bakın Başbakan ne diyor.

Erdoğan, BOP'çu olmanın dayanılmaz hafifliğiyle Artvin'de "pişmanlık sinyalleri" veriyor. Erdoğan, "Eğer biz Türkiye olarak Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika (GOP) girişimi içerisinde yer aldıysak bunun tek sebebi şuydu: Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya barış gelsin. Bunlar olacak diye biz eş başkan olarak kabul ettik. Ama gelişmeler onu göstermiyor. Öyleyse bize düşen, bu durumumuzu gözden geçirmektir. Zira buna saygı duymayanlar bizden de bu olanlar karşısında ne yazık ki bunun mukabilini görürler. Şu anda bu acı tabloların yaşanmasının sebebi, bugün gücü elinde bulunduranların, bizim medeniyetimizin tarih boyunca ortaya koyduğu barış ve vicdan perspektifinden uzak olmalarıdır." Bu başbakan alkışlanır da bunca hatadan sonra bu sözleri söylemeye halk arasında çevir kazı yanmasın denir di herhalde.

Ne oldu? Erdoğan, "Diyarbakır'ı BOP'un yıldızı yapmak"tan vaz mı geçti yoksa? Erdoğan, demokrasi getirmek için Irak’ı işgal edenlerle, BOP çerçevesinde Lübnan’ı işgal eden işgalcilerle "stratejik ortak"lıktan vaz mı geçti yoksa?. Şimdi baksanıza; Erdoğan, "durumumuzu gözden geçirme"ye karar verdim, diyor. Birden  "bizim medeniyetimiz"i hatırlıyor, güç sahiplerinin bundan nasipleri yok, buyuruyor. Tam da ABD ile "Stratejik Vizyon Belgesi"nde mutabık kalınıp deklare edildiği, imzalandığı hafta... " Olacak iş değil.

Ya artan terör karşısındaki çıkışlara ne denmeli? Demirel’in kendini aydın zanneden takıma, muhalefeti önlemek için Kürt realitesini tanımalıyız lafını takliden çırağı Mesut Yılmaz’ın, AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer hezeyanını takiben daha ileri bir hamle gerekti. Onu da Erdoğan yapmıştı. Kürt sorunu vardır demişti. Ne oldu birden de yeniden ilk noktaya geldik, sorunun terör olduğunu anladık.

Ben bunda da samimi olduklarına inanamıyorum. Giderek çıkmaza saplanan Amerikan yanlısı politikaların toplumda kaybettirdiği itibarı yeniden kazanmak için bu açıklamalar. Şehit kanları üzerinden politikalar. Bakmayın biz kararımızı kendimiz veririz, kimse karışamaz laflarına. Yapılan iş biz BOP’çular istemese de Irak’a gireriz kahramanlığı ile kaybedileni kazanma çabaları. Bu noktada da sıkıntılar var anlaşılan. The big brother izin vermiyor. Elçisi tehdit ediyor. İsrail eski başbakanı Erdoğan ile iyi ilişkiler içindeyiz diyor. Tam bir çelişkiler yumağı. Hangisi doğru söylüyor zaman gösterecek. Osmanlının son yılları gibi. Artık elçilerin bile tehdidi yeterli.

Şayet başbakan söylediklerinde samimi ise, stratejik vizyon belgesini lağvettiğini, stratejik ortaklıktan çekildiğini söylemeli. BOP’un taşeronu olmaktan vazgeçtiğini, eş başkanlıktan çekildiğinizi açıklamalı. Artık bir şeyler yapmalı. Yoksa yarın çok şeylere gebe toplantılarından doğan fareleri kovalamak zor olacak.

 

Hırsız dükkanın kapısında kilidi kesmek için eğelerken bekçi gelir. Bre melun der ne yapıyorsun. Hırsız gayet sakin hiç der keman çalıyorum. Bekçi gürler bu nasıl keman ki hiç sesi çıkmıyor. Hırsız gülerek merak etme ağam der. Bu kemanın sesi yarın çıkar.

Erdoğan’ın böyle keman çalışının sesi hiç merak etmeyin yarın sandıkta çıkacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.